Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '12

 
Kategori
Futbol
 

Çıplak gözle Barcelona

Çarşamba akşamı bizim için en önemli karşılama Old Trafford'daydı ama aynı saatlerde ben Barcelona-S.Moskova maçındaydım ve dünya gözüyle Barcelona'yı kendi stadında izleme şansı bulduğum için son derece mutluyum.

Naçizane, yurt icinde ve dışında birçok statta birçok takım seyrettim ama hiç şüphem yok ki Barcelona gibi, oynadığının farkında olarak oynayan bir takım görmedim; kolay kolay göreceğimi de sanmıyorum.

Her şeyden önce Katalan ekibini izlerken başınız dönüyor. Futbolcuların topu son derece hızlı ve izleyenlerde adeta o hareketleri bilinçsizce yapıyorlarmış hissi uyandıran doğallıkla birbirlerine teslim etmeleri, hiç bir zaman paniğe kapılmamaları ve hem pasları hem de koşularıyla sahanın her santimetrekaresini kullanmaları onları izleyenleri kelimenin tam anlamıyla yoruyor; buna rakip futbolcular da dahil.

Abartıyor olabilirim ama eğer devrelerde yarı sahalar değişmese maç sonunda sahadaki çimlerin aşınmasından Barcelona'nın hangi kaleye atak yaptığı pekala anlaşılabilir. Zira rakibin kim olduğundan bağımsız olarak topun oyunda kaldığı sürelerin çoğunda top bordo lacivertlilerin ayağında oluyor ve oyun rakip yarı sahada cereyan ediyor.

Barcelona'ya bu pas alışkanlığını, akışkanlığını, disiplinini ve sabrını tam olarak kim aşıladı bilmiyorum ama bu anlayışın Valdes'ten David Villa'ya kadar tüm oyuncuların adeta DNA'sina işlediği bir gerçek ki zaten sistemin kusursuza yakın bir şekilde işlemesi bunun en büyük kanıtı.

Bilindiği gibi "goal" sözcüğünün Türkçedeki anlamı amaç fakat Barcelonalı futbolcular için gol bir amaç değil, rakiplerine önde baskı yaparak, oyunu kanatlara yayarak ve tıpkı bir basketbol takımı gibi doğru kişiyi bulana kadar sıkılmadan paslaşarak sürdürdükleri oyunun sadece doğal bir sonucu. Durum böyle olunca onların gol atmasını engellemek için onları gol pozisyonuna sokmamak değil onların topa sahip olmasını engellemek gerekiyor; tabi bu mümkünse.

Barcelona'da beklerin kanat bindirmeleri muazzam, orta sahanın hücuma desteği ve ileri üçlünün rakibi hataya zorlayan baskısı müthiş. Tüm bunların yanısıra normal bir doksan dakikada ancak birkaç kez gerçekleşen ve her seferinde tribünlerden büyük alkış alan uzun mesafeli, isabetli paslar veya diğer bir ifadeyle oyunu açma işi Barcelona maçlarında onlarca kez oluyor. Dolayısıyla bordo lacivertliler oyunu bir bölgeye sıkıştırmadıkları gibi rakiplerine de asla savunma gücünü bir bölgede yoğunlaştırma fırsatı tanımıyor.

Sonuç olarak her futbol takımı futbol oynuyor ama Katalan ekibi adı aynı olan bu oyunu diğer tüm takımlardan farklı bir şekilde oynuyor, bu da onları benzersiz kılıyor.

Barcelona'dan bahsederken isimlerden söz etmekten özellikle kaçındım çünkü bu takımda adından bahsedilmeyecek derecede etkisiz bir oyuncu olmadığı gibi eksikler veya giren çıkanlar neredeyse hiç sırıtmıyor. Elbette takımda öne çıkanlar var ama gerçekte her bir oyuncu saat gibi çalışan bir makinenin çok önemli bir parçası.

Bugün bize düşen bu yetenekli ve çalışkan ayakları, sadece kendilerinin değil dünya futbolunun da ilerlemesine katkıda bulunan bu futbol aklını mümkün olan her fırsatta doya doya izlemek ve onların keyfini çıkarmak. Zira ama statta ama ekran karşısında onları izleyebildiğimiz için son derece şanslıyız.                        

can.nizamoglu@gmail.com
twitter: _acn_

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..