Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çiviler- Güvercinler- Kanallar ve köprülerle Venedik

Çiviler- Güvercinler- Kanallar ve köprülerle Venedik
 

kendi penceremden


Masal şehri denilmiş bu şehre. Gözlerinizi kapayıp kurun diye düşünüzü bir köprü üstünde. Güneşin karanlık sularda yansımasını izlersiniz Rivalto’dan büyük kanala bakarken. Yüzlerce insanın resim çekmek ve çektirmek için köprü üstünde gülümseyen yüzlerini görüntülemeye çalışan fotoğraf karelerinin birinde; belki de hiç tanımadığınız, bilmediğiniz birinin yanında kalır gülen gözleriniz.

Balkonlarında, cam kenarlarında, şehri daha da büyülü hale getiren rengarenk çiçeklerle göz göze gelirsiniz gondolların kuğu gibi kanallarda süzülüşünü izlerken. St. Marco Meydanında durup dururken güvercinlerin istilasına neden uğradığınıza şaşırmayın : İnsan arsızı olduklarını hemen öğrenirsiniz. Gözünüze çiviler çarpar binaların, pencere kenarlarının üstünde. Güvercinler için onlar. Durmadan sizden kaptıkları yiyecek parçalarını mideye indirdiklerinden, asitten korumak için alınmış önlemler onlar da.

Her yerinde başka bir şaşırtıcılığın tadını çıkarır insan Venedik’te gün boyu. Daracık sokaklarında maskeler, kuklalar ve bin bir çeşit figürden oluşan küçücük ya da insan boyu cam eşyaların albenisine kapılıp yolunu şaşırsanız da; her yer Roma’ya çıkmaz, San Marco’ya çıkar eninde sonunda. Yeter ki ayaklarınızda yürüyecek derman bulun siz. Dünya Kültür Mirası olarak korumaya alınmış bu şehrin her yerini karış karış gezmeniz için arada soluklanmanız yeter. Bir köprü üstünden gondolların geçişini izlemek, bir sokak arasında merdivene ilişmek ve bir dondurmayla susuzluğunuzu gidermek de olabilir dinlence anı. Seçin yüzonsekiz adayı birbirine bağlayan dörtyüz köprüden birini, basın fotoğraf makinasına işte keyif anı.

Bir açık hava müzesi gibi İtalya’nın her yanı. Korunmuş ve kollanmış bugüne kadar. Ne isim yazılmış kenarlarına, ne de duvarlarına yazılar. Zamanı durdurup ilk günkü gibi saklamışlar kalanları. Hepsinde başka bir tarih, hepsinde başka anlatı. Venedik’te Dükler Sarayı ve Hasret Köprüsü ya da başka bir söylemle Ah Köprüsü : Belki de bir daha geri dönmeyeceklerin, son kez içini çekip, hapishanenin karanlık zindanlarına giderken baktıkları yer. Dükler Sarayından geçip gidenlerden ve kaçmayı başaran Kazanovanın öyküsünü anlatır, bizim rehbere düşerseniz eğer. Her yıl şubat ayında yapılan karnavalda özel maskelerle dolananları görmek isterdim. Oysa küçüklü büyüklü maskeler arasından ancak buzdolabına takılanı almakla yetindik. İsteyene duvara asılanı, yüze takılabilecek olanları da var. Karnaval, Comedia del’Art ın utangaç oyuncularından bugüne sürdürülen gelenek Venedik’te. Belki de bir söylence oyuncuların utangaçlığı. Ve gondollar, simsiyah süzülürler kanallar arasında. Gondolcular, bir sağa bir sola çevirir uzun küreklerini. Bazen arkalı önlü, bazen yan yana, sırayla geçişirler. Kanallar arasında şimdi turist taşıyan bu gondollarla cesetler taşınmıştır bir zaman. Veba salgınından önce rengarenk olan gondolların renk cümbüşü işte o zamandan sonra siyaha terkedilmiştir. Bugünkü gondolların rengi yaşanılmışlığın, acıların göstergesidir.

Ve San Marco, bir günde yüzbinlerce turisti aynı anda toplayan alan. İşte katedral, gotik mi barok mu artık ayırt edebileceğimizi söyleyen rehberimizin işaret ettiği yerler. Onikinci yüzyılda İstanbul’daki Oniki Havariler Kilisesi örnek alınarak yapılmış, satır arasında belirtmeliyim. Bir gün sonunda güneş batmak üzere. Ayaklarınıza kara sular inmiştir. Artık buluşma vakti, ayrılık zamanı. Vaperotta uzaklaşıyor bu masal şehirden otobüse doğru. Kapıları suya açılan evler birer birer görüş alanından çıkıyor. Şehrin su seviyesini kontrol edebilmek için başlatılan Musa Projesinin biraz ötesinden geçiyoruz…

 
Toplam blog
: 38
: 1200
Kayıt tarihi
: 05.01.07
 
 

Belki de yazacak çok şeyim olmadığından üye olup sonra bıraktığım bu blog sevdasına yeniden başla..