Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '11

 
Kategori
İnançlar
 

Çocuk; Biz anne-babaların aynasıdır! Haydi, hep birlikte aynalarımızı temizleyelim...

Çocuk; Biz anne-babaların aynasıdır! Haydi, hep birlikte aynalarımızı temizleyelim...
 

Rabbim, herkese böyle temiz aynalar nasip etsin İnşaallah...


Bizler yani anne babalar, çocuklarımızı çok sever ve onları gönül bahçemizin çiçekleri olarak görürüz. Hiçbir anne baba da bu kıymetli çiçekleri kurutmak istemez. Bilakis, yeşermelerini, büyüyüp serpilmelerini ve yeni tomurcuklar açmasını isteriz. Her anne-babanın niha-i amacı budur. 

Allah-u Teala'da Ayet-i Kerimesinde; "...çocuklar, dünya hayatının süsüdür" (1) buyurmaktadır. 

Merhum Üstad Necip Fazıl da; "Tomurcuk derdi olmayan ağaç, odundur" demiş bir sözünde. Çocuklarımız, bizler için birer tomurcukturlar. Onların yeşermesi ve sağlıklı birer fidan ve sonrasında sağlıklı birer beyine sahip, bir birey olması bizlerin nihai hedefi olmalıdır. 

Ardımızdan topluma bırakacağımız en değerli miras, iyi ahlaklı, ülkesini seven, dinine diyanetine bağlı, doğru ve haktan ayrılmayan bir nesildir. Arkamızdan içtenlikle ve samimiyetle dua edecek olan çocuklarımızdır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde “Çocuklara ikramda bulununuz ve onların terbiyelerini güzel yapınız" (2) buyurmuştur. 

Çocuğa verilecek ilk ve en iyi eğitim; Aile ocağında başlar. Sonrasında okulda gelişir ve toplumda olgunlaşır, iyi ve kötü alışkanlıklar çoğunlukla çocukluk ve gençlik yıllarında edinilir. Çocukların yetiştirilip topluma faydalı bir insan haline gelmelerinde ki en önemli faktör; Ailedir.

Öyleyse bizde çocuklarımıza güzel bir örnek olmak için sözlerimizle ve davranışlarımızla bir bütünlük arz etmeliyiz. Çocuklarımızı yetiştirirken kendimizin de örnek alacağımız, göz önünde bulunduracağımız, örnek kişi Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmalıdır. Onun ibadetleri, çocuklara olan sevgisi, ahlakı, kısacası, bütün yaşayışı bizim örneğimiz olmalı ve biz de çocuklarımızı bu örnek yaşam üzerine yetiştirmeliyiz.

Ne yazık ki; çocuklarımızın okul ve mahallede arkadaşları ile aralarındaki ilişkilerini düzenlemede şiddete başvurması, kötü söz ve davranışlar sergilemelerinin temelinde de aile içi ilgisizlik ve gerekli dini eğitimin yeteri kadar verilememesinden kaynaklanmaktadır. 

Özellikle de günümüz biz babaları, yoğun iş temposunu ve günlük koşuşturmaca bahanesine sığınarak çocuklarımızla gerekli diyaloğu kurmakta eksik kalmaktayız. Birçoklarımız iş, ev ve kendimizce sosyal çevrelerimiz arasında koşuştururken evde bizleri örnek alan, bizlerin sevgi ve ilgisine muhtaç çocuklarımızı unutmaktayız. 

Peki, hiç kendimize soruyor muyuz? Biz, bizim en değerli hazinemiz olan çocuklarımızı kurtarabilmek için ne yapıyoruz? Ne kadarını yapıyoruz? 

Daha da elzem bir soru soralım kendimize, çocuklarımızı ideal birer fert yetiştirmemiz için bizler gerekli donanıma sahip miyiz? 

Kısacası, bizler bu anlamda önce kendimizi kurtarmalı yani önce kendimizi yetiştirmeliyiz. Kendi donanımızı tamamlamalıyız. İlk önce kendimizi muhakeme ederek eksiklerimizi giderme ve aynı zamanda bizleri örnek alan çocuklarımıza iyi birer örnek olma gayretinde olmalıyız. 

“Çocuklarımız neden sokağa meyil ediyor” bunu merak etmeliyiz. Acaba “sokakta bulup da, bizde bulamadığı nedir” diye merak etmeli ve bu soruların cevaplarını bulmamıza müteakip var olan eksikliklerimizi gidermeliyiz. 

Birçoklarımız bir araya geldiğinde, kendilerince dünyayı, ülkeyi, tuttuğu spor takımını veya sempatizanı olduğu siyasi partiyi kurtarma planları üzerine saatlerce konuşur ve bir bilen edasıyla toplumdaki yerini almaya çalışır. 

Bir baba olarak soruyor muyuz kendimize, kendimizi ve kendi soyumuzdan gelen çocuklarımızı kurtarmak için ne yapıyoruz? 

Pek çok öğretmen arkadaşım var. Ara sıra aile meclislerinde bir araya gelir, sohbet ederiz. Bir rehber öğretmen arkadaşımızın sitayişini hayatım boyunca unutamam. Şöyle demişti; “Veliler geliyor, çocuklarının notları ile alakalı sorular soruyorlar, düşük notlarını nasıl yükseltebiliriz vs.. diye. 13 yıllık öğretmenlik hayatımda, bu güne kadar hiçbir veli gelip de bana: ‘hocam benim çocuğum yalan söylüyor, bu alışkanlığını nasıl düzeltebiliriz, çocuğum evde kardeşleriyle çevresinde arkadaşlarıyla çok uyumsuz davranıyor, bununla nasıl baş edebiliriz, çevrede gördüğü kedi, köpek vb... hayvanlara karşı çok acımasız davranışlarda bulunuyor, bunu nasıl önleyebiliriz vs...’ gibi bir çocuğun yetişmesinde ve geleceğinde asli özellikleri kapsayan işin ahlaki boyutuyla ilgili bir soruyla karşılaşmadım” ne kadar acı değil mi? 

Evet, biz ebeveynler olarak kolay olana kaçıyoruz. Gece demiyor, gündüz demiyor çalışıyoruz, belki de evimizin, arabamızın, çocuklarımızın dershane taksitlerini düzenli olarak ödüyoruz. 

Maddi olanaklarla sağlanabilecek hemen hemen her şeyi temin ederek çocuklarımızın kullanımına sunuyoruz. Peki, çocuklarımıza karşı sorumluklarımız bu kadar mı? “Fedakarlık, sevginin remzidir” demiş Hz. Mevlana. Bir başka beytinde ise; “İnsan sevdiğine sabretmez. Zira, yaptığı sabretmekse kişi onu sevmiyordur” demiş. 

Bizler çocuklarımıza sabretmeli miyiz? Yoksa fedakarlık mı yapmalıyız? Kendimize bir ayna olalım ilk önce, "hane-i saadetimiz" dediğimiz evimizdeki fertlere karşı, sabrederek mi yoksa fedakarlık yaparak mı bir hayat idame ediyoruz. 

Peki, biz çocuklarımıza karşı yaptığımızı iddia ettiğimiz, maddi fedakarlığın ne kadarını manevi anlamda yapabiliyoruz? Onlara yeteri kadar zamanımızı ayırıp, sevgimizi ve ilgimizi gösterebiliyor muyuz? Onlarla dertleşip, sırdaşı olabiliyor muyuz?
Acaba, çocuklarımızın sokağa, sokaktaki arkadaşlarına veyahut da sanal alemdeki sanal arkadaşlarına iten sebepler, biz ebeveynlerin çocuklarımıza yeterli ve kaliteli vakit ayırmadığımızdan olmasın sakın.

Bu nedenle, çocuklarımızı sağlıklı, bilgili, kültürlü, çalışkan, dürüst, örf ve adetlerimize bağlı, dini ve milli duygularla dopdolu yetiştirmeliyiz. Özellikle küçük yaşlardan itibaren dini ve ahlaki eğitimini verip, ibadetlere alıştırmak, Allah, Peygamber, Vatan, Millet sevgisini zihinlerine ve kalplerine yerleştirmek, her türlü kötü alışkanlıklardan, zararlı fikir ve davranışlardan korumak ve kollamak mecburiyetindeyiz.

Allah (C.C.) Kuran-ı Kerimin de buyuruyor ki; “Ey İman edenler, kendinizi ve aile fertlerinizi ateşten koruyun " (3).

Çocuklarımızı her türlü tehlikelerden korumak, en güzel şekilde terbiye etmek, biz anne ve babaların öncelikli görevlerindendir. Ne mutlu bu görevi hakkı ile yapanlara, hayırlı ve güzel ahlaklı nesiller yetiştirenlere. 

Fahri Kainat Önderimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifin de; "Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiye ve edepten daha üstün bir miras bırakmış olmaz" (4) buyurmaktadır.

Gerçekçi düşündüğümüzde, bugünün yaşlılarının bizlerden bekledikleri, bizler yaşlandığımızda bugünün çocukları olan evlatlarımızdan bekleyeceklerimizden fazlası da değildir. 

Çocuklarımızın iyi ve güzel bir çocukluk evresi geçirmesi, biz ebeveynlerin onlara vereceği sevgi dolu iyi eğitim ile direkt alakalı olduğunu bilmekle beraber, sevgiyle büyüyen çocukların, sevmeyi öğreneceğini hiç unutmamamız gerekmektedir. Bir örnek okumak için tıklayınız... 

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza sağlık, sıhhat ve mutluluk dolu günler hayırlı bir ömür dileğiyle. 

Sağlıcakla Kalın...  


DİPNOTLAR:
1- Kur'an-ı Kerim, Kehf Suresi, Ayet No: 46.
2- İbn-i Mace, Edeb, 3.
3- Tahrim Suresi, Ayet No: 6.
4- 250 Hadis, Hadis No: 204,  

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..