Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '12

 
Kategori
Aile
 

Çocuklara kıymayınız! Hiçbir makam, şöhret bir çocuğun iki damla gözyaşının karşılığı değildir.

Çocuklara kıymayınız! Hiçbir makam, şöhret bir çocuğun iki damla gözyaşının karşılığı değildir.
 

Hiçbir ideoloji bir çocuğun gözyaşlarına değmez. Albert Camus


Mutsuz bir çocuk, kurak, verimsiz toprak gibidir. Orada kendi yaşamını başarması, yeşertmesi mümkün değildir. Mutsuz bir çocuk kafasının karışıklığından, yaşamında duyguları ile davranışlarını asla eşleştiremeyecek; ne huzur bulacak, ne de çok istemesine rağmen karşısındakine huzur verebilecektir.

Ailenin önemi, çocuğa yaşamında gerekli olabilecek tüm ihtiyaçlarına kaynaklık etmesinden gelmektedir.

Bu nedenle bir çocuğun başarısının temelinde ailede huzur ortamı vardır.

Çocuk, maddi başarısının yanında, insan tarafının oluşmasını da kurulacak bu huzur ortamı ile tanıyacak geliştirecek ve “insan” olacaktır.

Bizler genelde başarıyı; makam, şöhret, servet vb ile eşleştiririz.

Bunlar hiçbir zaman bir başarı ölçüsü değildir. Belki kazanımların ölçüsü olabilecektir.

Dünya, nice makam, şöhret, servet sahipleri ile doludur. Bir köşede uyuşturucu, alkol, kumar ve ilaç bağımlısı olarak yaşayan...

Başarının tek bir ölçüsü vardır; kişinin kendi yaşamını başarması ve huzur içerisinde olabilmesidir.

Akşam başını yastığa rahat koyan, sabah baktığı aynada kendisi ile keyif alan bir insandan kimse daha başarılı ve huzurlu değildir.

**

Bir danışmanlık şirketinin bekleme salonunda bir baba ve oğlu oturuyorlar.

Üzgün, ümitsiz… Psikolog hanımla görüşme sıraları geldiğinde, önce baba görüşmeye alınıyor. Ve ıstırapla söze başlıyor.

“Oğlum,  okulunda çok başarısız. Hiç öğrenemiyor. Birçok uzmanla görüştük, en sonunda yüzde yetmiş (% 70) öğrenmeye kapalı olduğu tespit edildi. Son çare size geldik. Zihninde büyük bir problem var. Ne olur yardımcı olun.”

Psikolog, babayı ayrıntılı olarak dinledikten sonra öğrenciyle görüşüyor. Pek çok uygulamalar yaptırdıktan sonra, anlıyor ki çocuğun zihnî kapasitesi aslında çok yüksek. Şaşılacak bir durum.

Biraz aile ile görüştükten sonra, öğrencinin zihnini öğrenmeye neden kapatmış olduğunu anlıyor.

Zihni bloke eden sebep; Huzursuzluk.

Öğrenciyi bir kenara bırakıp tamamen  aile üzerinden danışmanlığını sürdürüyor. Gerçekten aile huzursuzluğu oldukça ilerlemiş boyutta olduğundan, huzur tesis edici tavsiyelerde bulunuyor.

Baba önce ne ilgisi var o diyerek itiraz etse de, stresin zihin üzerindeki olumsuz etkisi kendisine açıklandığında ikna oluyor. Ailece “huzur” ortamı oluşturmaya çalışıyorlar. Daha o dönem bitmeden oğulları okulda derece öğrencisi oluyor.

Aile sistemi, gerçekten çok büyük bir kıymettir. Aile sisteminin hedeflerinden biri de olumlu ve yüksek duyguları tesis etmektir. Sanki kişinin en büyük ihtiyaç duyduğu güzel duyguların üretim merkezidir aile. Sevgi, değerlilik, huzur, adalet, şefkat, güven… Gibi.

Bunlardan zihin dünyamızın tetiklenmesinde, etkin olarak çalışabilmesinde huzurun ayrı bir yeri  vardır.

Huzur, öyle ilginç bir duygu ki; aile ortamında otomatik olarak yaratılır.

Aile fertlerine düşen görevse, sadece onu bozmamak. Huzur yıkıcılarından uzak kalmak.

Huzurun Sırları

-Sesinizi yükseltmeyinl

-Öfke patlamalarından uzak durun!

-Yüksek sesle tartışmayın.

-Tebessümü yüzünüzden eksik etmeyin.

-Aile fertlerini kapıda gülümseyerek karşılayın ve uğurlayın

-Olumlu ve motive edici hitaplar kullanın.

-Ev yanmadıkça birbirinize bağırmayın!

-Kapıları asla çarpıp çıkmayın!

-Geçmişteki hataları bugüne çağırmayın!

-Hata yaptığınızda konuşun, özür dileyin!

-İşyerinizin sorunlarını taşımayın.

-Evinize girerken gözlerinizi kapayın, derin derin nefes alın ve biricik ailenizle buluşacağınızı düşünün. Günün bütün yükünü kapıda bırakın.

-Hayatınızda memnuniyet hazinesini elden bırakmayın. Şükredin.

-Şikâyet kavramını tamamen sözlüklerinizden atın. (1)

**

Bir de küçük bir hikâyemiz var...

Kelebeğin Uçuşu

Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenarına oturduğu otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etti. Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi.

Adam, bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat kolay ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi. Dakikalar dakikaları kovaladı, saatler geçmeye başladı, ama henüz kelebek küçük bedeni o delikten çıkmadı.

Sanki, kelebek dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi adama.

Kelebeğin elinden gelen her şeyi yaptığını ama kozadan dışarı çıkmayı başaramadığını düşündü. Bu yüzden, kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi. Cebindeki küçük çakıyı çıkarıp, kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı. Böylece, bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi.

Fakat bedeni kuru ve küçücük. Kanatları buruş buruştu.

Adam kozadan çıkmış kelebeği izlemeye devam etti. Çünkü kelebeğin kanatlarının az sonra açılıp genişleyeceğini, böylece narin bedenini havada taşıyabileceğini umuyordu.

Ama bunlardan hiçbiri olmadı.

Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar çabalarsa çabalasın, asla açılamadı.

Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şey şuydu:

Kozanın kısıtlayacağı ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için göstermesi gereken çaba, kelebeğin uçuşu için lazım olan şeylerdi. (2)

**

Yaşamımızı kolaylaştıran iki de sokak lambası!

-Çocuklar dudaklarımıza değil, ayaklarımıza bakarlar. Onlar için söylediklerimiz değil, yaptıklarımız örnek ve ölçüdür.

-Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.Hz. Muhammed (sav).

Çünkü bir insanın ahlak ve karakteri, diğerleri ile kurulacak bir ilişkinin kalitesini belirlemektedir. Bu nedenle “terbiye” güzel huy önemlidir.

...

Lütfen çocuklarımızdan sevgi ve huzur ortamlarını esirgemeyelim.

Sevgisiz ve huzursuz bir ortam, onlar için havası bitmiş bir oda misalidir ve kısa sürede yüreklerindeki insan taraflarını yoketmektedir.

Lütfen...

Hiçbir şey bir çocuğun mutsuzluğunun karşılığı değildir.

“Onların geleceklerini kurtarıyoruz!” bahanesinin arkasına sığınarak onları ve kendimizi bir ömür mutsuz etmeyelim.

Son pişmanlık fayda etmemektedir.

www.canmehmet.com

Resim;simsekpaylasim.bloggum.com

(1-2) Süper Beyin dergisi, sayı 26, Ağustos-Eylül 2012.

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..