Çocuklarımız mı gitsin Avrupa Birliği' nde çalışsınlar

Mevcut cari açığın bu denli olumsuz bir yapıda, yatırım değil tüketim cari açığı olduğu ve sürdürülemez büyüklükde olduğu dikkate alındığında, ülke çıkarlarını dikkate alan akılcı tedbirlerin en önemlilerinden birisi gerçekci kur politikası ile YTLnin değerindeki sahte şişkinliğin giderilmesi olmalıdır.

Ancak yaklaşan yerel seçim çıkarlarının ülke çıkarlarının önüne geçerek yüksek faiz-düşük kur uygulamasına devam edileceğini tahmin ediyorum. Yanılmış olmayı tercih ederim. Bunu nasıl sürdürebileceklerinin ipuçları yetkililerin demeçlerinde görülmektedir.

Maliye Bakanı birkaç ay önce cari açık problem değil finanse edebiliyoruz demişti. Arkasından da nasıl finanse edilebileceğine ışık tutarcasına yine bir yetkilimiz biz ormanları iyi idare edemiyoruz özelleştirip yabancılara satalım demişti. Ekonomi Bakanı da bir televizyon programında cari açık hükümetin başarısıdır demişti ve cari açığı iyi anlamak gerekir diyerek neredeyse övmüştü. Başka bir Bakan Sn. Ekren de açığın finansman yollarını (yani belayı besleyip büyütme yollarını) araştırmak üzere komisyon kuracağını söyledi.

Yerel seçimler den sonra genel seçimler yakalaşacak o vakte kadar nasıl sürdürülecek derseniz, meraklanmayalım, göllerimiz, sahillerimiz, limanlarımız, yollarımız, köprülerimiz hala yabancıları bekliyor satılmak için. Pardon limanları daha önce sattık mı yoksa? Olsun, Türkiyede satacak çok şey var daha. .....

Niye derd ediyorsunuz yüksek reel faiz-düşük kur politikasının cari açığı, borçlarımızı artırdığını, servetlerimizi yabancılara transfer ettiğini.

Çocuklarımızmı? Onlarda gitsin Avrupa Birliği ülkelerinde çalışsınlar. Bizde zaten buna ihtiyacımız olacak diye, şimdiden tedbir olsun diye Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz ya.

Dr. Hamit Bozkurt