Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklarımızı seviyorsak

Çocuklarınızı seviyor musunuz?
"Böyle de soru mu olur? Elbette seviyoruz" diyorsunuz.
Ben de "Elbette seviyorsunuz" diyorum.
Fakat benim demek istediğim, sevdiğimiz çocuklarımıza acaba bilmeden bir kötülük yapıyor
muyuz?
Peki, bu soru ne demek?
Ağaç yaş iken eğilir.
Çocuk ilk yaşta iken eğitilir.
Çocuğu eğitmek için; önce bizim iyice eğitilmemiz gerekiyor.
Çocuk sahibi olduysak olgun bir yaştayız ve eğitilmiş bir durumdayız.
Ancak bu olgunluk ve eğitilmişlik hakikatten yeterli mi?
Biz öğrendiklerimizi, öğretildiklerimizi, öğreteceklerimizi sorguladık mı, yargıladık mı?
Bunlar gerekli mi, yararlı mı, yeterli mi?
*Çocuklarımıza ne öğretiyoruz?
*Okulda ne öğretiliyor?
*Sokakta ne öğretiliyor?
*Camide ne öğretiliyor?
Tüm bu bilgiler; doğru mu, gerekli mi, yararlı mı, yeterli mi, olumlu mu, uyumlu mu, uygun mu,
tam mı?
Bunlara cevap vermek kolay mı?
Doğru bildiğimiz yanlışlar var mı?
Bilgi kirliliği var mı?
Biz bunların farkında mıyız?
Bu sorulara doğru cevap veremezsek, çocuklarımızı sevdiğimiz doğru değildir.
Sevgi, sorumluluk ister. Fakat bu yeterli değildir. Sorumluluğun ardı sıra bilgi, uyarıklık, dikkat,
şuur, inanç, samimiyet, iyi niyet, tedbir, sağlık, ihlâs da gerekiyor.
Siz çocuğunuza bir şey öğretirken, onunla konuşurken ağzınızdan çıkıcı sözleri kulağınız işitiyor
mu, kalbiniz hissediyor mu, beyniniz algılıyor mu?
Aynı şeyleri okulda, camide, sokakta da yaşıyoruz.
Çocuklarımızı seviyorsak onlara doğru, güzel, olumlu, uygun Türkçe sözceler öğretmeliyiz.
Bunu kavramak için; yalnızca ne dediğime değil, ne demek istediğime de bakmalısınız. Ayrıca
ben ne demek istiyorum, siz ne algılıyorsunuz? Yorum gücünüz yeterli mi?
Eğer yanlış bilgileri kolayca, sorgulamadan, yargılamadan benimsemişsek, bunlara iyice alışmış-
sak, bunlardan nasıl vazgeçebiliriz?
Şimdiye kadar rahatsız oldunuz mu? Hayır. Çünkü gerektiği kadar doğru bir bilgiye, şuura, du-
yarlılığa, anlayışa, algılayışa, mantığa, duyguya, düşünceye, saygıya, sevgiye, sahip değildiniz.
Rahatsız olucu kişiler ise çaresizdir.
Fakat çaresizliğin çaresi vardır.
Çocuklarımızı seviyorsak onların teşekkür almacası, takdir almacası bizi sevindirmesin. Çünkü
bu olay, bizim ve çocuğumuzun aldanmacası, aldatılmacası demek olabilir.
Çocuklarımızın ne öğrendiğini, muâllimlerin ne öğrettiğini sorgulayıp yargılamak için bizim ne öğ-
rendiğimizin, ne öğretildiğimizin, ne öğrettiğimizin farkına varmak gerekiyor.
Eğer aynı şeyleri öğrenmişsek, benimsemişsek, uyguluyorsak bunlardan rahatsız olmayız ve fark
etmeyiz.Tüm olumsuzlukları da normal karşılarız. İşte bu, bizim ne kadar uyuştuğumuzun, uyuşturul-
duğumuzun, uyutulduğumuzun delilidir.
Çaresizliğin çaresi; yazılarım, şiirlerim, önerilerimdir.
Çocuklarımızı seviyorsak, Türkçe'yi seviyorsak; yücelsel, dinsel, insansal, kişisel, evrensel değer-
lere sahip çıkmak istiyorsak önerilerimi, uyarılarımı, dikkate almalıyız.
Unutmayın ki, çocuklarımızın beyni, kalbi, dili sözcelerle (ki birçoğu zehirdir) olumsuz etki altında
kalabilir. Olumsuz sözcelerle suistimâl de söz konusu olabilir.
Çocuklarımızı seviyorsak yalnızca herhangi bir kitabı körü körüne önermekten vazgeçmeliyiz.
Demek istediğim tarzda bir kitap ise henüz piyasada yok.
Fakat bilgi aşkına okumak zorundayız. Öyleyse bunların olumsuz etkilerinden de korumalıyız.
Bunun için de; "gerekli mi, yararlı mı?" deyip sorgularsak, yargılarsak zararlarını en aza indirmeceyi
başarabiliriz.
Çocuklarımızı seviyorsak, böyle bir zahmete girmeliyiz. Yoksa "sevgi" sözcesi yalnızca dilimizde
kalır.
Çocuklarımızı seviyorsak, Türkçe'yi doğru öğretmeliyiz. Yoksa "Dilinizi eşek arısı soksun" sözü
lafta kalabilir, fakat mahcup oluruz, çocuklarımızı da mahcup ederiz.
Çocuklar en çok çocuk kitapları ile, "okuma parçaları" ile, çaresizce dil bakımından aldatılmakta-
dır. Burada salt ideoloji ve salt çıkar ön sıradadır. Böyle bir durumda birileri "çocuklarımızı sevecek,
maddiyatı mı?
Sevgi nedir ki?
Zihniyet, karakter, kişilik, iyi niyet, samimiyet, bilgi, ilgi, tedbir, dikkat çerçevesinde cevap verebi-
liriz; salt çıkarlar doğrultusunda kalbimiz, beynimiz gözümüz köreltilmemişse.
Çocuklarımızı seviyorsak, artık hakikati fark etmeliyiz.
Birileri önerilerimi henüz dikkate almadı.
Birileri önerilerimi dikkate alıyor gibi yaptı.
Birileri önerilerimi açıkça bildiği hâlde sinsice düşmanlık, kıskançlık yaptı.
Bunlar insan(!), bunlar Türk(!), bunlar Müslüman(!).
Bunlar cahil, okumuş cahil, kör, salt çıkarcı, kıskanç, kibirli, nankör, kötü niyetli, iki yüzlü, cimri.
sorumsuz, iftiracı, yalancı, bilgisiz, sevgisiz, ilgisiz, saygısız, ahlâksız,korkak, yetersiz,
"öküz altında buzağı arayıcı" kişilerdir.
Bu kişiler; ite kaka göstermelik faaliyetlerde bulunurlar. Millî, dini, insanî, bireysel, evrensel ko-
nularda yardımcı olmazlar. Fakat kendilerinin hakkıymış gibi de her türlü imkânlardan yarar bekler-
ler. Çıkarcılar yarar beklememelidir. Onların kafalarının tek çalıştığı şey "salt çıkarlar-menfaatlerdir."
Fakat birileri de önerilerimi açıkça bilmediği hâlde sezinleyip, güvenip dikkate aldı. Sıra sizde.
Çocuklarınızı seviyorsanız, geleceğinizi düşünüyorsanız önerilerimi, yazılarımı ciddiye alırsınız.Zor-
la güzellik, iyilik, yardım olmaz. Elimden bu kadar gelir. Gerisi sizin zihniyetinize, kişiliğinize , karakte-
rinize, samimiyetinize, ilginize, bilginize, güveninize bağlıdır.
Beni sizin sağlığınız, huzurunuz, mutluluğunuz, rahatınız, güvenliğiniz, başarınız, geleceğiniz, alâka-
dar ediyor. Ya sizi?
Sizinki de sevgi, benimki de sevgi. Fakat çocukları, özünde insanları kim daha çok seviyor? Bu
uğurda gerekli, yararlı hizmetleri kim öneriyor?
Doğruları fark edin artık! Herşey ap açık ortada değil mi? Üstünüze "Bir Güneş Doğuyor" siz
uyumak, uyutulmak, uyutmak mı istiyorsunuz?
Son sözüm "Dilinizde değil, kalbinizde bir sevgi varsa; bile bile veya bilmeden haksız yere bir
kötülük yapmayın ve Türkçe'ye de bir sevgi ayırıp, beni kayırıp sahip çıkınız"
Dün umursamadınız, bugün umursamazsanız, yarın siz de umursanmazsınız.
 
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 205
: 266
Kayıt tarihi
: 10.06.12
 
 

Tekirdağ, 02.01.1961 doğumluyum. İstanbul'da yaşıyorum. Evli, 3 çocuk bâbâcânıyım. Türkçeci, muha..