Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '12

 
Kategori
Eğitim
 

Kurtarılmacaya muhtaç

Kurtarılmacaya muhtaç biri, başkasını kurtaramaz.
 
Bu sözün hakiki manasını anlamak için geniş yorum yapabilicek bir yeterlilikte olmalıyız.
 
Bir kişi; az veya çok bir şey yazsa, söylese açık manasının ardı sıra yorumsal manası da olabilir.
 
Atasözleri, özdeyişler, maniler, şiirler böyle özelliklerdir.
 
Fakat burada "kişi ne yazmıştır, karşısındaki kişi ne anlamıştır?" Yorum yapmak serbesttir, ancak bu yorum, yorumcuya özgüdür. Bunu bilmeliyiz. Yani yorum, sözü söyleyici veya yazıcı kişinin değildir. Bunları anlamakta, bilmekte yarar vardır. Bunu fark edemezsek yanılırız, yanıltırız.
 
Bu gibi işçeler; sadeLEŞtirme, inceleme, araştırma, meâl, tefsir, vb. adlar altında yapılmaktadır.
 
Bu kişiler; körü körüne salt ideolojisi, salt çıkarı doğrultusunda genelde kendi nefsî görüşleri, duyguları düşünceleri, arzuları, ihtiyaçları için çalıştığından başkalarını sağlığını, huzurunu, rahatını, güvenliğini, başarısını düşünmezler. Fakat sözde düşünür gibiler.
 
Oysa bu kişiler, kurtarılmacaya muhtaç kişilerdir.
 
Çünkü gaflet ve dalâlet içindedirler. Fakat fark etmezler. Çabalayıp dururlar. Bu haraket sırasında başkalarını kurtaracaklarını sanırlar. Kendileri ise; gittikçe hem kendilerini hem başkalarını dahada tehlikeye atacaklarını bilemezler.
 
Nasıl bilsinler ki?
 
Kişi; helâl-haram, sevap-günah dememişse;
 
Sarf ettiği sözceleri kulağı işitmiyorsa, kalbi hissetmiyorsa, beyni algılamıyorsa;
 
Ön yargılı, zancı, inatçı, bencil, cimri, kötü niyetli, samimiyetsiz, sağlıksız, kibirli, duyarsız, sevgisiz, saygısız, kuşkucu, şirkçi, korkak, yalancı, nankör, hain, kör, iftiracı, tembel, kıskanç, hazırcı vb.biri ise;
 
Hakikatleri elbette görmemiştir, görmedi, göremez, göremeyecektir, başkalarına da kılavuz olamayacaktır.
 
Bu durum, sahip olduğu diğer özelliklere göre de değişebilir.
 
Eğer "doğru bildiğimiz yanlış" gibi şeylerin olumsuz etkisi altında kalıyorsak; bu durum daha da acıdır. Çünkü beynimiz, kalbimiz, gözlerimiz, körelmiş, uyuşmuş gibidir. Böylece doğrulara kuşku ile bakarız, elimizde olmadan.
 
Bu; son senelerde dinsel, yücelsel, insansal, konularda çeşitli aydın(!)ların, "gerekli mi, yararlı mı?" gibi soruları sormadan ve cevaplamadan sorumsuzca yaptıkları eserlerin sonucudur.
 
Bunları kişiler; kendileri kontrol etmiyor, edemiyor, edemeyecek. Kontrol edecek birileri de yok.
 
Nasıl olsun ki?
 
Kaynak aynı. Zihniyet, karakter, kişilik; bu kaynağın olumsuz etkisi altında.
 
Kişiler; bilinici-bilinmeyici, görünücü-görünmeyici, işitilici-işitilmeyici, hissedilici-hissedilmeyici, somut, soyut birçok varlığın olumlu veya olumsuz etkisi altındadır.
Bu varlıklar; duygular, düşünceler, arzular, niyetler, erekler, sözceler, isimler, bilgiler, eylemler, kararlar, olaylar, örnekler, simgeler, sorular, şıklar, cevaplar, vb. olabilir mi? Aydınlar(?)
 
*Doğru bildiğimiz yanlışların,
 
*Bilgi kirliliğinin sebebi kimdir, nedir?
 
Ne öğrendiğimizi, ne öğretildiğimizi, ne öğrettiğimizi fark edemedikçe "doğruların, güzelliklerin, iyilerin, yararların, hayatın, insanın, insancıllığın vb. şeylerin" uzağında kalacağız; olumsuz özellikli şeylerinde tuzağında yaşayacağız. Bu yaşamaca dünyada da Cennet veya Cehennem, ahirette de Cennet veya Cehennem gibi olacaktır. Bazılarımız bunu hissedeceğiz, bazılarımız şahid olacağız. Memnun olmadığımız şeylerden çaresizce şikâyetçi olacağız, o kadar.
 
Oysa insanlar için dünya; Cennet gibi olabilir mi? Olabilir! Fakat dünya, Cennet, Cehennem niçin yaratıldı.
 
Bu sırra erebilirsek; şeçimimizi yapabiliriz.
 
Seçim yapabilmek için ise; doğru bilgiye, şuura, imana, ahlâka, niyete, samimiyete, ilgiye, eyleme, karara, arzuya, sağlığa, sözceye, isme, sıfata, zihniyete, kişiliğe, karaktere, ereğe, duyguya, düşünceye, saygıya, sevgiye, âlime, eğitimciye, öğretimciye, şaire, yarara, kılavuza, dostcana, algılayışa, anlayışa, kurala, kuraca, kanuna, uyarıya, öneriye, övgüye, ihlâsa vb. ihtiyacımız olabilir (mi?).
 
Benim görevim; yücelsel, insansal, kişisel, dinsel, evrensel boyutta gerekli ve yararlı uyarılar, öneriler vermektedir.
 
Gerisi kişilerin; olumsuz şeylerin etkisinde kalmadan yapacağı yorumlara bağlıdır, bazıları için.
 
Kurtarılmacaya nuhtaç biri, önce kendisini kurtarsın.
 
Neden, kimden mi?
 
Olumsuz çağrışımlı tüm şeylerden.
 
Yoksa kendini âlim, aydın sanıp insanları peşinden sürükleye sürükleye uçuruma getirebilir. Son anda da Allah'ın yardımı erişmezse insanları uçuruma düşürebilir.
Ne demek istediğimi anlamak için şiirlerimi, yazılarımı, kitaplarımı okumalısınız. Çünkü sözceler, bir defa da birçok şeyi anlatmacaya yetmez; özellikle bazı kişilere.
Ayni sözceleri tekrar tekrar yazacağım; fakat değişik boyutta, konularda. Bunlar kişilerin bilgisine, kültürüne vb. göre değer kazanacaktır.
 
Ben de kurtarılmacaya muhtaç biriyim, ya siz?
 
Arzu ediverirseniz, biz bizi kurtarabiliriz, henüz geç kalmadık.Ne dersiniz?
 
Unutmayın insan ve hayattır dersimiz. 
 
Toplam blog
: 205
: 266
Kayıt tarihi
: 10.06.12
 
 

Tekirdağ, 02.01.1961 doğumluyum. İstanbul'da yaşıyorum. Evli, 3 çocuk bâbâcânıyım. Türkçeci, muha..