Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Yunus Emre Öztopaloğlu

http://blog.milliyet.com.tr/yunusoz

22 Temmuz '11

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Çocukluk - Büyüklük

Çocukluk - Büyüklük
 

masum çocuk


Hepimizin sarf ettiği bir cümle vardır. “keşke hep çocuk kalsam...”. Peki ne gibi durumlarda bu cümleyi sarf ederiz? Hangi olaylar bize çocukluğumuzu özletir? Dertler, acılar, tasalar… Ve bunun gibi daha birçok şey... 

Çocukken hayal dünyamız çok genişti… Büyüdükçe hayal dünyamız küçüldü... Mesela çocukken “sen büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna doktor, mühendis gibi cevaplar verirdik. Ama büyüdükçe bu sorunun cevapları daha makulleşir ve en sonunda “yahu ben ne olacağım?” olur. Büyüdükçe hayata dair öğrenilen şeyler… Artık o çocukken bize oyun gelen her şeyin daha da ciddileşmesiyle birlikte hayalciliğin yerini gerçekçiliğin alması... İşte bütün bunlar çocukluğa olan özlemimizin giderek artmasına sebep olur. Çocukken dünya rengârenk, cıvıl cıvıldır. İçinize hiç karamsarlık oturmaz. Dünyadan o kadar bihabersinizdir ki hayatın yükü henüz omuzlarınıza binmemiştir. Hiçbir şeyi dert edinmezsiniz. En büyük üzüntünüz, yere düştüğünüzde dizinizde kanayan yaradır. Büyüyünce o kanayan yaranıza bile hasret kalırsınız. 

Çocukken henüz çok saf ve masumsunuzdur. Hayat size henüz acı yanını göstermediğinden yahut siz daha görmediğinizden hiç kötü düşüncelere sahip olmamışsınızdır. İçinizden hiç hırs ve ihtiras geçmez. Öyle pamuk gibidir ki o küçücük kalbiniz, hiç kötülük düşünmezsiniz. O kadar azdır ki hayattan beklentileriniz; tek mutluluğunuz bir avuç dolusu şeker, bir oda dolusu oyuncak ve bir damlacık sevgidir. Öyle “ben daha fazlasına sahip olacağım” dediğiniz hırstan eser yoktur. Her çocuğun en fazlasına sahip olmak istediği tek şey oyuncaklardır. İşte böyledir çocukların dünyası... Çocuk; oyuncaklar kadar sevimlidir, şekerler kadar tatlıdır ve kalbi bembeyaz bir sayfa kadar temizdir. Üstelik şairin de dediği gibi “bebeklerin ulusu yok”tur. Gerçekten de yoktur… Çıkarları da yoktur. Küçücük çocuğun ne gibi bir çıkarı olabilir ki hayattan? 

İnsan adım adım büyüdükçe bu özelliklerini de yavaş yavaş kaybeder. Şeker gibi tatlı hayatı yavaş yavaş tadını yitirmeye başlar, oyuncaklar kadar sevimli hayatı giderek sevimliliğini yitirir, bembeyaz bir sayfa kadar tertemiz kalbi giderek kirlenmeye başlar…Ve pembe gözlükleri çıkararak kara gözlüklerle görmeye başlar hayatı. Eskiden bir oyuncakta bulduğu mutluluğu artık daha fazlasında bulmak için hırs yapar, kendini hayatın ihtirasına kaptırır... Mutluluğu ararken oyuncak olur onun bunun elinde. Kalbinin temizliği ve saflığı yok olur kirli ellerde. Küçükken güllük gülistanlık gördüğü hayatı artık onun için kapkara bir zindandan farksızdır. Çocukken dertsiz olan başı dertlidir, omuzlarına tonlarca yük binmiştir. Çocukluktaki narinliği yerini hırçınlığa bırakmıştır. Eskiden o hayat karşısında savunmasızken şimdi hayat onun karşısında savunmasız kalmıştır. Çocukluk hevesi elinden alınmıştır artık. Ansızın hayatın acımasız yüzüyle karşı karşıya bırakılmıştır. Tüm o tatlı dünyası yıkılmıştır çocuğun. 

Çocuk büyürken hayalleri küçülmüştür. Artık dünyayla şakalaşırcasına yaşayan o çocuk yoktur. Dünyanın ona en büyük ve acımasız şakalar yaptığı büyük bir insan vardır. İşte o büyük insan hayata karşı dimdik durmasını öğrenecektir. Hayatla şaka olmayacağını artık anlayacaktır. Şimdi o şımarık çocuklar gibi ayaklarını yere vura vura değil büyük bir insan olarak başını taşlara vura vura hayatına devam edecektir. Hep o kaybettiği çocukluğunu arayacaktır. “Keşke hep çocuk kalsam” cümlesini her saat her dakika belki de her an dillendirecektir. Ama ne kadar dillendirirse dillendirsin çocukluğunu geri getiremeyeceğini er geç anlayacaktır. Ve o artık bir köşeye çekilip sessizce ölümü bekleyecektir. Her canlı gibi… İşte bütün bunların yaşanmaması için insanın her yaşını doyasıya yaşanması gerekir. 

Ve siz siz olun kimsenin çocukluğunu elinden almayın ve içinizdeki çocuğu hiç öldürmeyin. Keşkelerin az olduğu bir yaşam dileğiyle… 

 

 
Toplam blog
: 13
: 748
Kayıt tarihi
: 04.07.11
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi.....