Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '08

 
Kategori
Anılar
 

Çocukluk anıları

Çocukluk anıları
 

kargaliçe


Efendim bu blogumda sizinle çocukluk anılarımdan birkaçını paylaşmak istiyorum.

Bizim zamanımızda çocuklar oyunlarını evlerinde değil sokaklarda, parklarda oynardı. Şimdi nerede tabi bunlar. Çok lüks kaldı. Sabahtan akşama kadar hep beraberdik. Çok güzel oyunlar oynardık. Ama şimdi hepimiz dağıldık tabi. Sanıyorum bu ayrı bir blog yazısı olur.

Bir gün sokakta arkadaşlarımla beraber top oynamıştık. Daha 6–7 yaşındayım sanıyorum. Biz o zaman 4 katlı bir evin 4. katında oturuyoruz. Her oyunun sonunda eve çıkıp su içmek tam bir işkence -şişko olduğum için değil elbette oyunda çok yoruluyoruz o yüzden- olduğundan, ben de karşı komşumuz Zekiye teyzeden istiyorum suyu. Sağ olsun o da hiç kırmıyor ve bize su veriyor. Bir gün yine su istedim kendisinden o da yine beni kırmadı. Biz su içerken o da içeri girmiş ve pencereyi kapatmış. Eee bardakları nereye koyacağız? Tabi benim tam bu anda aklıma muhteşem bir fikir geldi. Şööööyleee bir gerildim ve cama doğru elimdeki bardağı fırlattım. Tabi camın tuz buz olması o kadar sorun değil benim için. Emaneti teslim ettim çünkü. Zekiye teyze cama çıktı bir hışımla. Yine de bana hiç bir şey demedi. Anneme şikâyet etmiş. Ben anca annemin terliği ile baş başa kalınca anladım ne kadar yanlış yaptığımı.

Annem bununla kalmayıp, utanmadan beni bir de babama şikayet etti. Babam da; 'kızımın canı sağolsun. Camı taktırırız demişti'.

Zekiye teyze öpüyorum seni. :)

Ben paradan puldan hiç anlayan biri değilim. Fakat hayata iş başka arkadaşlık başka sloganıyla yaklaştım bir dönem. İşte o dönemlerden bir örnek.

Benim için bisiklet çocukluğumun olmazsa olmazlarındandı. Kırmızı BMX marka bir bisikletim vardı. Çok severdim bisikletimi. Tatil günleri benim için -her çocuk gibi- bisikletime doyasıya binme günleriydi. Bisikleti olan arkadaşlarımla gezer dururdum. Ama bisikleti olmayan arkadaşlarımla da paylaşırdım bisikletimi. İsteyene kullanması için verirdim. Bisikletim bir zaman sonra çok talep görmeye başladı. E ben de bu durumu kendi lehime çevirmeye karar verdim. Binmek isteyenlerden cüzi bir miktar para alıp, bisikletimi kiralamaya başladım. Çok iyi para kazandığımı biliyorum bu yolla. O dönem hiç geçim sıkıntısı çekmedim. Ama aile arasında adım paragöze çıktı. Çok param olunca bıraktım bu işleri. Herkes kendine bisiklet aldı. Sonra biz büyüdük ve kirlendi dünya.

Bizim evimizin arkasında eskiden incir ağaçları vardı. Bir sürü. O ağaçların ortasında da bir ev, Hediye ablaların evi. Evin bir özelliği yok bizim için. Evin önündeki teknenin özelliği var.

Çok güzel bir tekneydi. Mavi ve beyaz renklerden oluşuyordu. Hiç kimse bakmıyordu o tekneye. Neden orada olduğunu da hiç bilmiyorduk. Merak da etmemiştik. O sadece bizim oyunlarımızın kahramanı bazen de saklanmak istediğimizde gizli evimiz oluyordu.

Şimdi bunları yazarken aklıma geldi. Hiç hatırlamıyorum oradan nasıl çıktığını o teknenin. Anılarım silinmiş anlaşılan. Ama o tekneden en çok hafızamda kalan bir sürü mutlu çocuk yüzü var. Yeterli mi bilmiyorum?

Bu arada şimdi o incir ağaçlarının yerinde büyük bir fabrika var. Ne zaman o fabrikaya baksam teknenin içinde kayıtsız oyun oynayan çocukluğum aklıma geliyor.

 
Toplam blog
: 2
: 2512
Kayıt tarihi
: 15.06.08
 
 

Hafif şımarık ( sadece sevdiklerine), çabuk sinirlenen fakat daha sonra pişmanlıklar duyan, bir insa..