Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
Tarih
 

Coğrafya bir kaderdir

Coğrafya bir kaderdir
 

Zülfü’nün ‘Serenad’ ını gece üçte gözlerimden yaşlar dökülerek bitiriyorum. 

Tarih derslerini çok da sevmezdim okuldayken. Öğretmen tahtaya kocaman bir çarpı çizer, üste kalan üçgene savaşın sebeplerini, alta kalan tarafa sonuçlarını, sağ ve sol üçgenlere savaşın taraflarını yazardı. Bu resmi hatırlamak sınava girmek için yeterliydi. Bunun ötesindekileri veya derinindekileri düşünmek aklıma gelmezdi. 

Şimdi Zülfü’nün kaleminden Struma Gemisi Felaketini ilk kez duyuyor olmamdı belki beni dehşete düşüren. Çünkü benim tarih geçmişimde, her zaman geçerli bir neden vardı üst üçgende savaşa neden olan. Bu savaş da değildi! Yediyüz küsür kişiyi göz göre göre havaya uçurmuşlardı. Farklı dilde konuştukları için, farklı dine mensup oldukları için...Ya da sadece o tarihte, o coğrafyada bulundukları için! Eğer Nadia benimle aynı yıl doğmuş olsaydı, o gemiye hiç binmeyecekti. 

Coğrafya gerçekten bir kader miydi? Önceden otobüslerin içinde sigara içildiğini duyunca, şimdi bunu nasıl şaşkınlıkla karşılıyor ve ‘ama imkansız, nasıl olur’ tepkisini veriyoruz.! Nasıl bir değişim içindeysek, her geçen gün arkamıza dönüp baktığımızda gülecek, şaşıracak bir dolu hikaye bırakıyoruz. Ya da nasıl bir cahillik içindeysek, 3 gün sonra güleceğimiz şeyi, o gün, öylece yapabiliyoruz! 

Şimdi Nadia’nın Alman asıllı sevdiğiyle, eşiyle İstanbul’ a gelen trende olması ve birkaç istasyon sonra birileri tarafından alıkonup, trenden indirilmesi, sonra bir Papaz tarafından uydurma, şekilsel bir vaftiz kağıdıyla Nazi kampından çıkmayı başarması, İstanbul’a Rusya üzerinden gelen gemide bulunup, günler aylarca eşi tarafından izi sürülen Nadianın hikayesi! Tam İstanbul sularına geldiği anda, eşine kavuşamadan geminin tuhaf bi şekilde patlaması bir aşk hikayesi mi? Bir insan ayıbı mı? Hiçbir iktidar masum değildir! Ama hiçbir insan topluluğu böyle bir felaketi hazmetmemelidir. 

Şu dönemde İnternetin bizlere sağladığı imkânlar sayesinde, uçakla dahi saatler sonra ulaşacağımız topraklardaki insanlarla saniyede iletişime geçebiliyoruz. Hemen her ülkeden, her ırktan arkadaş edinebiliyoruz. Onlarla hayat hakkında sohbetler edip, kültürümüzü, dilimizi, yemeklerimizi tartışabiliyoruz. Ben onlara bir şeyler aktarırken, onlardan da birçok şey öğrenebiliyorum. 

Aynılaşmaya başlıyoruz. Yakınlaşıyoruz. Birbirimiz olabiliyoruz. Belki artık birimizin siyah, diğerinin Hıristiyan, ötekinin Yahudi olmasıyla ilgilenmiyoruz. Tarihi öğrendiğimiz sürece günümüzü iyileştirebiliyoruz. 

Zülfüler oldukça bilinçleniyor, çağlar ötesini şimdiden gören aydınlarımızla ufkumuz açılıyor,  

Nadia’ları hürmetle anıyoruz… 

 
Toplam blog
: 33
: 2445
Kayıt tarihi
: 08.08.08
 
 

    ..