Çok ders az başarı-Türkiye, Az ders yüksek başarı-Finlandiya

Okullarımızdaki ders sayısı arttıkça öğrenci başarısı da artıyor mu diye düşündüm. Basit olarak düşündüğümüzde ne kadar ders o kadar başarı olması gerekir. Bu çocuklar dini olarak zayıflar öyleyse din derslerini artıralım, bu çocuklar ceddini tanımıyorlar öyleyse derslerin başına "milli" sözcüğü ekleyip saatlerini artıralım. Bu çocuklar olur olmaz sapkın düşünceler peşinde tüm derslerden bilimsel düşünce adına ne varsa çıkarıp yerine itaate yönlendiren konular koyup ders saatlerini artıralım. Adam gibi mezun olsunlar.
 
Uluslararası sınavlarda başarımız çok düşük. Çok düşük değil nerdeyse her alanda sonuncuyuz. Öyleyse öğretmenler ders dışında kurslar açarak ek çalışmalar yaparak bunları öğretsin ve çocuklarımızı uluslar arası düzeye çıkarsın.
 
Yok böyle de olmuyor. Öğrenmiyor bu çocuklar bir türlü. En iyisi dersaneye de gitsin çocuklar belki o zaman başarı artar.
 
Her nedense başarı bir türlü artmaz. Zaman zaman bazılarının rakamları süsleyip başarı diye yutturduklarını kayda almazsak. Ne yapalım öyleyse.

Bu başarılı ülkeler nasıl yapıyor?  Onlar gibi yapalım. Evet bizim neyimiz eksik. Elde kazma kürek başlanır hazine aranmaya. Bulunur hazine ama tuhaf bir durum söz konusu. Arama sırasında kazmayı küpe vuruyoruz ve altınları dağıtıyoruz gecenin karanlığında. Altın yere düşmekle değer kaybetmez ama lekelerini silerken ellerimizdeki mikroplar kalıyor üzerinde.

Neyse, inceledik inceledik ve Finlandiya'nın bu sınavlarda en başarılı ülke olduğunu bulduk. Hazineyi bulduk yani. Ama bir kusuru var bu Finlandiya eğitim sisteminin ders sayısı çok az. Canım bu kadar az ders olur mu? Biz sistemi alalım fazla ders göz çıkarmaz, diyerek elimizdeki mikropları bulaştırdık altınlara ve elbiseyi giydirdik kışlıklarını giymiş okullarımıza.

Düşündük taşındık sürekli niye başarılı olamıyoruz diye. Bulduk. Ne bulduk? 4+4+4'ü. Ne demek bu? İlk ezandan son ezana kadar çocukları okulda tutarsak çocuklar hem ahlaklı dini bütün hem de fen ve matematiği de öğrenmiş olarak mezun olurlar. Aslında şu teneffüsler de çok uzun. 10 dakikada insanın zihnine şeytan dolar. Boşver uzmanlar ne diyor . Çıkışlar yatsı ezanını fazla geçmesin hem de.
 
"Bindik bir alamete gidyok gıyamete"  ya da "saldım çayıra mevlam kayıra" Yerine sanırım eğitim sorunlarını bilimsel yaklaşımla ve eğitim alanında yeterliliği olanlarla çözmek tek denenmedik yol gibi. Tarikatlarla, derneklerle,  aslan postu giymişlerle yıllardır bu hale getirdik. Öyleyse eğitimcilere bırakmak doğru değil mi?