- Kategori
- Şiir
Çöl
netten alıntı
battı kanattı tırnakları
yüreğine sığmayan, sessiz, sinsi, kurnaz gözlere
aldırmadın yine de
saf saf/ lığı öğretirim sandın
hayata tutunamayan ellerinde
irem bağının bulaşmayan kokusu
yarında boş kalan yarınlar eldeki tüm bakiyye
belki diye diye
içmektesin hiçliği avuntu niyetine
yankısız konuşmakta rüzgârın
/ya Rab, soluğuma bir orman nefesi medet/
merhametin taş kalbi, ağır uykularda yine
soluğun yine harmanlandı kavla
gam büyür gam üstünde
hicran her masalın sonu
gözündeki bulutlarda
su kalmadı yangını söndürmeye
içine bakmayı beceremeyen aynaydı yüzün
gökkuşağının yedi renginden
birini bildi yalnızca
çark edemediğin
kan kırmızı /dan kanadın hep
bu yüzden/ kapı eşiğine sıkışıp, boğuldu her günün
derinleştikçe içindeki göçük
göçüp gitti yaşam sevincin
bitmedi hâlâ kendinle kavgan
soğutamıyorsun yüreğini ne yapsan
dünün muhasebesinden
bugünün kollarını saramıyor bedenin
gün yoksunu pencerene, konmuyor kuşlar
kokmuyor çiçeklerin
meçhule düşen göçebe yarınların var
var mı beşinci mevsim
söyle şimdi/ değdi mi kadir bilmezlere
değdi mi kadir bilmezlerine
hayat oyunu dediğin
kazanmak için, kendi tarafını tutmaktır sıkı sıkıya
oysa sen, başkalarına ırgat /tın
kendine hep derme çatma baktın
onlara sevi açtın, kendine mat
kaybeden sen oldun hep
saklı kentin olmadı yüreğinde hiçbir zaman
uykulara yürürken uyandın
geç/ti vakit, yol bitti, bitti yol
hadi / taze, yeşil bir yaprak aç/tır çorak dalında şimdi/ açabilirsen
artık aynı fotoğrafa bakacağın
tek vardiya, ç ö l bir yaşamdasın
ki, yüksekten u ç a m a z yaşlı kartallar
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir