Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Cumhurbaşkanı Hangi Haberleri Okuyor?

Cumhurbaşkanı Hangi Haberleri Okuyor?
 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yorumlara dayalı köşe yazıları yerine; bilgi ve analiz içeren haberleri okumayı tercih ettiğini ifade ediyor...


Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül, önceki gün bir üniversite gezisi sırasında eğitim muhabirleriyle sohbet ediyor. Muhabirleri kendi gazete okuma alışkanlıkları ve tercihleri hakkında (bence çok önemli) açıklamalar yapıyor. Gül'ün muhabirlerle yaptığı bu sohbet birçok gazetenin dikkatinden kaçarken, bazı gazetelerde de ana haberin yan bir unsuru olarak yer almış. Bir arkadaşımın uyarısı üzerine Gül'ün gazetecilerle yaptığı sohbeti okudum....

Gül gezide kendisini takip eden gazetecilerin önemli bir kısmının Eğitim Muhabiri olduğunu öğrenince seviniyor. Gazetelerin sadece eğitim alanında çalışan uzman muhabirlerinin olmasından duyduğu memnuniyeti ifade ediyor. Ardından da köşe yazarlarının yeterince detaylı bilgi ve analiz içeren yazılar yazmadığını, bu nedenle "ciddi bilgi ve analiz" içeren "muhabir haberlerini" tercih ettiğini söylüyor.

"Önemli bir uyarı"

Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ifadeleri hem medya sahipleri ve yöneticileri tarafından hem de köşe yazarları tarafından bir uyarı olarak görülmeli. Sosyal medyayı son derece etkili bir biçimde kullanan, her fırsatta halkın içinde olmaya çalışan bir Cumhurbaşkanı, yeni dönemin okuyucu tercihlerini de ifade ediyor bir anlamda. Sosyal medyanın bu kadar geliştiği günümüzde herkes kendi yorumunu binlerce kişiyle paylaşabiliyor. Bloglarla, kişisel web sayfalarıyla insanlar özel alışkanlıklarından, güncel siyasi tartışmalara kadar her konuda görüşlerini beyan ediyor. Yani Bu durumda bilgi önem kazanıyor. Araştırmaya dayalı analizler, yorumdan ziyade somut bilgiye dayanan haberler öne çıkıyor.

"Sistem değişmeli"

Son dönemin medya sisteminde, muhabirlik gazeteciliğin hiyerarşik olarak en alt basamağına indirilmiş durumda. Köşe yazarları dünyanın her yerindeki "event"leri takip etme imkanına sahip. Wimbledon tenis turnuvalarından, Rio Karnavalı'na kadar neredeyse "Kambersiz düğün olmaz" dedirtecek kadar sıkı bir "fikri takip" içindeki köşe yazarları, neredeyse her konuda uzmanlar... Kürtaj konusunda görüşlerine başvurulan bir yazarı, bir anda Türkiye-Suriye krizi üzerine değme uzmanlara taş çıkartacak stratejiler üretirken görebiliyoruz. Günlerce süren uzun araştırmalar, binlerce sayfalık okumalar ve analizler sonunda fikir ve yorum değil gerçek bir haber üreten muhabirler ise "kapalı devre" bir çalışma sisteminde dışa değil; içe dönük bir çalışma ortamında çoğu zaman kendilerini tekrar etmek zorunda kalıyor. Bırakın uluslararası kültürel üretimi takip etmeyi, ulusal düzeyde bile entelektüel takip yapma imkanına sahip olamıyorlar. "Social Event" bir kenarda dursun; Türkiye gibi insan hak ve ihlalleri konusunda bozuk sicile sahip bir ülkede, bu tür olaylar üzerine çalışan bir habercinin bu konudaki uluslararası bir semineri takip etme şansı nedir? Bu soruya verilebilecek cevap, sistemin kilitlendiği noktadır.

"Gündeme mahkum habercilik"

"Gazeteci her işi yapabilir" mantığıyla meslekte uzmanlaşma göz ardı ediliyor; güncel sıcak haberlerin peşinde, her gün bir başka gündemin peşinden giden haberciler "herşeyden birşey" kaparken sonuçta geldikleri nokta "hiçbir şey" oluyor. Bunun neticesi bir özgüven kaybı, kalitesiz üretim ve mesleğe duyulan saygının azalması oluyor. Habercilerine gerekli imkan ve ortamları sağlayabilen gazeteler ise dikkat çekici derece de öne geçebiliyor. İşte sayın Cumhurbaşkanı'nın "okumayı tercih ediyorum" dediği haberler de bunlar...

Medya yöneticileri ya da köşe yazarları "gazetecilik meşruiyeti" sağlamak için büyük bir gururla "Ben muhabirlik yaptım" demeyi ihmal etmiyor. Ancak bu mesleğin önünün açılması, nitelikli ve saygın haberler üretilmesi için gerekli altyapı imkanlarının hazırlanmasını ihmal ediyorlar. Gazeteler sadece yaprakları ya da dallarına su verilen ama kökleri susuz bırakılan bir vitrin bitkisi olmaktan öteye gidemiyor. Bunun neticesinde görüntüsü parlak ama içi ölü bir yapı oluşuyor. Bu nedenle medyaya yeni bir "renk" yeni bir "soluk" getirmek isteyen medya yöneticisi veya medya patronlarının "köşe yazarı" ve "muhabir" dengesini "habercilik" lehine yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor.

Bu arada, sayın Cumhurbaşkanı dış gezilere giderken bundan sonra uzman siyaset ve diplomasi muhabirlerine daha fazla ağırlık verir herhalde... Böylece kendi ifade ettiği sorunun çözümüne de katkı sağlamış olur...  

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..