Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Cumhurbaşkanı’nın süresi ne zaman bitiyor?

Cumhurbaşkanı’nın süresi ne zaman bitiyor?
 

Zaman zaman tartışılıyor, bazı köşe yazarları da YSK’ya soruyor ne hikmettense... Cumhurbaşkanının süresi ne zaman bitiyor?

Hadi ben size anlatmaya çalışayım, bakayım siz de çarpıklığı görebilecek misiniz…

Abdullah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 28 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin onbirinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi.

Bu seçimden önce Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen Anayasa değişikliği yapılmıştır.

Anayasa’nın bazı maddeleri değişikliğini içeren Kanun 21.10.2007 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiş ve buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararı 31.10.2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yürürlüğe giriş tarihi Resmi Gazete'de yayın tarihidir, yani 31.10.2007 tarihidir.

Şimdi dikkat edelim…

 “Halk Oylaması” ile kabul edilen ve 31.10.2007 tarihinde yürürlüğe giren kanunun 6. Maddesi ile eklenen “Geçici” 18 ve 19. Maddelerine bakalım.

MADDE 6 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 18 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67 nci maddesinin son fıkrası, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi için; çıkarılması gereken kanun hükümleri ile seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler bakımından dikkate alınmaz.

GEÇİCİ MADDE 19 – Onbirinci Cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylaması, bu Kanunun Resmi Gazetede yayımını takip eden kırkıncı günden sonraki ilk Pazar günü, ikinci tur oylaması ise ilk tur oylamayı takip eden ikinci Pazar günü yapılır.

Anayasanın 101 inci maddesi uyarınca gösterilen adaylar, yazılı muvafakatleri ve Anayasanın değişik 101 inci maddesindeki şartları ihtiva eden ve diğer ilgili belgelerle birlikte ilk tur oylama tarihinden otuz gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına başvururlar. Adayların başvurularında eksik bilgi ve belgelerin tespit edilmesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından, eksikliklerin giderilmesi için üç günlük kesin süre verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi halinde adaylar, kendiliğinden adaylıktan çekilmiş sayılırlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca, Anayasanın 101 inci maddesinde belirtilen nitelikleri taşıdıkları anlaşılan adaylara ilişkin kesin liste iki gün içinde ilan edilir ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına bildirilir.

Cumhurbaşkanı adayı gösterilen kamu görevlisi, aday gösterildiği tarihten itibaren görevinden ayrılmış sayılır. Görevinden ayrılan kamu görevlisinin Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde görevine geri dönmesi konusunda ilgili kanun hükümleri uygulanır.

Birinci tur seçim sonuçlarının kesinleşmesinden ikinci tur oylamanın sonuçlanmasına kadar, ikinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki oy sıralaması esas alınarak sıradaki adayla doldurulması suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.

Cumhurbaşkanının seçilmesine ilişkin usûl ve esasların kanunla düzenlenmesine kadar, 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu, 23/5/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun ile diğer kanunların bu maddeye aykırı olmayan hükümleri uygulanır."

Bir de 7. Madde var, yürürlük maddesi… O da şöyle…

MADDE 7 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.

Bu kanun, Resmi Gazete’ye Cumhurbaşkanlığı tarafından 15.6.2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı ile halkoyuna sunulmak üzere yayımlanması için gönderilmiş ve yayınlanmıştır. Bu tarihte de Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanıdır.

Anlaşılacağı gibi, Anayasa değişikliği, 11. Cumhurbaşkanının “Halk tarafından” seçilmesi üzerine hazırlanmıştır. Ancak 11. Cumhurbaşkanı, o arada yapılan genel seçimler sonrasında oluşan meclis tarafından ve “anayasa değişikliği” halk oylaması ile kabul edilmeden önce, yani önceki anayasa hükümlerine göre ve o anayasanın 100. Maddesi gereğince 7 yıl için seçilmiştir.

“Geçici Madde:19” da, 11. Cumhurbaşkanının nasıl seçileceğini belirttiği halde 28 Ağustos 2007 tarihinde TBMM Başkanı Köksal Toptan başkanlığında toplanan meclis, 11. Cumhurbaşkanını seçmiş bile…

O gün yapılan seçim sonrasında oturumu yöneten başkan Köksal Toptan, (Meclis tutanaklarından aynen) sonucu şöyle açıklamıştır.

“Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Kayseri Milletvekili Sayın Abdullah Gül, anayasa'nın 102'nci maddesinde üçüncü tur oylama için öngörülen üye tam sayısının salt çoğunuluğunu sağlamış ve 339 oyla Türkiye Cumhuriyeti'nin 11'inci Cumhurbaşkanı seçilmiş bulunmaktadır. Kendilerini kutluyor ve Türkiye Cumhuriyeti, büyük milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum."

Henüz “Halk” tarafından oylanmamış ve kabul edildiği belli olmayan yukarıdaki değişikliklere göre değil, önceki yasa hükümlerine göre ve “Meclis tarafından” seçilmiş olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL’ün görev süresi, değişmeden önceki anayasa uyarınca 7 yıl sürecektir.

Hal böyle olunca, Sayın Abdullah GÜL’ün cumhurbaşkanlığı süresini tartışmaya açmak, tartışmak, yedi sene mi beş sene mi diye sorgulamayı anlamak mümkün değil.

Bazı köşe yazarları, bu konuya girerken, tartışmanın içine Yüksek Seçim Kurulu’nu da çekmek istiyor. Yazılarında, YSK’nın bu konuda “Ne karar verdiğini” sormaya hatta açıklamaya zorluyor.

Bana göre YSK, gündemine gelmeyen konu hakkında “Ön görüş” belirtmez. Gündelik tartışmaların içine de hiç mi hiç girmez. YSK’yı bir şekilde günlük politika içine çekme çabaları, bu anlamda çok manasız ve anlamsızdır.

Elbette anayasa değişikliği yapıldığından ve halk oylamasından geçtikten sonra YSK üyeleri, “Birey” olarak konuyu incelemiş ve bir kanaat sahibi olmuş olabilirler. Nasıl ki bizler bu konuyu bugün tartışmaya açabiliyorsak.

Ancak, YSK üyeleri, bir kanaat oluşturmuş olsalar bile, “Vakti gelmeden” konuşmazlar.

Siz ne bakıyorsunuz bazılarını “Vakti gelmeden öten horoz” gibi dillendirdiklerine…

Bir de ve daha önemlisi…

Dereyi görmeden paçayı sıvayıp, sürecinde ne yaşanacağı belli olmayan bir kanun çıkarıyorsunuz, sonra da YSK’ya “Sen bunu düzelt” der gibi tutum içine giriyorsunuz.

Bir siyasi, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her zaman olduğu gibi çıkıp da “Cumhurbaşkanının süresi 5 yıl idi, bitti” dese, YSK da “Hayır, 5 değil yedi yıl” derse…

Bak sen işte dananın kuyruğunun koptuğu zamana…

Aslında, bu konuda karar vermek için “Ulema meclisini” toplamak daha doğru mu olur ne?

Ancak, daha doğru olacağına inandığım bir başka yol var, Cumhurbaşkanlığı makamının "Makam" olgusu içinde, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, bizzat karar vermeli.

02 ARALIK 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..