Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Cumhurbaşkanlığı seçimi

Cumhurbaşkanlığı seçimi
 

Aylardır milletçe bekliyoruz. Cumhurbaşkanlığına kim aday olacak? Erdoğan aday olacak mı? Olmayacak mı? Bunun üzerine yüzlerce tahmin yapıldı. Her kafadan bir ses çıktı. Herkes bir bilen oldu. Otorite olarak görüşünü beyan etti. Belki de bahis bile oynandı. Nihayet beklenen açıklama geldi. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanlığı adayını Abdullah GÜL olarak açıkladı. Millete, vatana hayırlı olsun, ne kadar hayırlı olacaksa!...

Sayın Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN; Cumhurbaşkanlığına kendisi neden aday olmadı da Abdullah GÜL’ü aday gösterdi? Tepkilerden korktuğu için mi? Yoksa başka hesapları mı var?

Ben siyaset bilimci değilim. Siyasetten hiç anlamam. Fakat Erdoğan’ın aday olmayacağını tahmin ediyordum. Nasıl mı?

Eğer Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olsaydı, bence muhakkak seçilirdi. Hem ulaşabileceği en yüksek makama ulaşır, hem de (varsa) egosunu tatmin eder, hem de kendisini şiir okudu diye içeri attıranlar ve ondan “bundan sonra muhtar bile olmaz” diyenlerden intikamını almış olur, onları karşısında esas duruşta bekletirdi.

Erdoğan egosu olan ya da hislerine kapılıp yanlış işler yapacak biri değil. O mantığıyla hareket ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı adayı olsa ve seçilse AKP başsız kalırdı. AKP'yi bir araya toplayan ve bugünlere getiren Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN'dır. Onsuz bir AKP dağılır ve önümüzdeki seçimlerde çok zayıflardı.

Diğer partileri göz önüne alalım. Her partinin kendisi ile özdeşleşmiş liderleri vardır. DYP'nin Süleyman DEMİREL, MHP'nin rahmetli Alpaslan TÜRKEŞ, DSP'nin rahmetli Bülent ECEVİT, ANAP'ın rahmetli Turgut ÖZAL, Selamet Partisi'nin Necmettin ERBAKAN'dı. Bu liderler bu partilerin başından ayrıldıktan sonra hiçbiri istikrarını koruyamadı. Yeni gelen hangi lider eskisinin yerini doldurabildi?

Son seçimlerde barajı aşamayarak Meclis dışında kalmaları bunun en açık örneğidir. Erdoğan ayrılsa idi, AKP'nin de başına gelecek olan buydu, oysa şimdi hem AKP'nin başında kaldı, hem seçimlere güçlü bir şekilde girme şansını devam ettiriyor, hem de kendi içinden bir Cumhurbaşkanı adayı çıkararak o makamı da denetimi altına alma şansını yakaladı.

Abdullah GÜL'ün Cumhurbaşkanı olarak tarafsız kalabileceğini sanmıyorum. İçinden geldiği kesime sırtını dönemez. Erdoğan şimdi Cumhurbaşkanının onayından geçiremediği bütün atamaları, kanun ve kararnameleri rahatça geçirecek. Geçmiş beş yıla oranla çok daha rahat çalışacaklar. O mantıklı olanı yaptı.

Abdullah GÜL'ün Cumhurbaşkanlığına aday olması gerilimi bitirir mi? Hayır bitirmez. Aynı sorunlar devam edecek. Onun da geldiği yer ve görüşleri belli ve köşke eşi türbanlı biri olarak çıkıyor. İnsanların inançları gereği başlarını örtmelerine diyecek bir şeyimiz yok. Benim de annem, anneannem başı örtülü, inançlı kimselerdi. Fakat onlar başörtülerini hiçbir zaman siyasi bir araç olarak görmediler.

Türbana, siyasi bir simge haline getirildiği için karşıyım. Şimdi başörtüsünü siyasi bir simge olarak kullanan kesimden biri Cumhurbaşkanlığı makamına çıkacak ve eşi türbanlı. Sayın bayan GÜL türbanını çıkarır mı acaba? Ya da peruk falan takarak idare edebilir mi? Eğer gerilim bitirmek istiyorlarsa buna bir çözüm bulmaları gerek. Yoksa daha pek çok gerilimli günler yaşayacağımız kesin.

 
Toplam blog
: 4
: 338
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Edirne'liyim. Film seyretmeyi, Gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Bir de bilgisayarımı.....