Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '19

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Cumhuriyetli Sömürgeler! (9)

"Hükümet" ile "Hükümettekiler"in amaçları farklıdır. Hükümet; halkın yararına toplumun yasalarının uygulanmasını denetlerken; hükümettekilerin amacı, iktidarda kalmak ve devletin kontrol alanını ve gücünü genişletmektir. Hükümet, zenginlik-refah üretemez. Ancak hükümettekiler, toplumun ürettiği zenginliğin vatandaşlar arasındaki paylaşımına adaletli bir yön verebilirler.

Toplumun %50'sinin ürettiği zenginliği, nüfusun %1'inin almasını hiçbir şekilde açıklayamazsınız. Maalesef günümüzde tüm gelişmiş ülkelerde yaşanan gerçek durum budur.

...

Üzerinde düşünmek gerekir : Seçimle işbaşına gelen (yönetici veya) yönetimler, gerçekte nasıl seçilmekte ve iktidarda uzun bir süre kalabilmektedir ? Bu işin Medya, Sermaye, Sivil - Asker Bürokrasi ve Dış Ülkeler ile bir ilgisi var mıdır? Halk bu işin (desteğin) neresindedir? Cumhuriyet / Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, neden gelir dağılımımda bir adalet yoktur ve üstelik de giderek bozulmaktadır ? 

...

Konuya, 1789 Fransız İhtilali ile devam ediyoruz.

Fransa’nın İngiltere ile girdiği yedi yıl savaşlarından yenilgi ile çıkmasının ardından, İngiltere’den intikam almak için Amerikan Bağımsızlık Mücadelesi'ne verdiği destek, Fransız Hazinesini boşaltmış, iç borçlarını arttırmıştı. Kralın, bozulan mali dengeleri düzeltmek için halktan yeni vergiler istemesi, vergi adaletsizliğini artırmasının yanında, ihtilâle giden huzursuzluğa da yataklık eder.

Yeni vergilerden büyük toprak sahibi soylular da nasibini alacaktır. Yeni vergi ile rahatları bozulan soylular, 1614 yılından beri toplanmamış (soylular, din adamları ve halktan seçilen temsilcilerden oluşan) parlamentonun toplanmasını istediler. Bu toplantıda, soylular ile din adamlarının ayrıcalıklı durumuna karşılık; burjuvazi ve halk temsilcileri de sahip oldukları ekonomik güce denk bir politik statü istediler. Bu talepleri toplantıda ciddi tartışmalara neden oldu, tartışmalarla baş edemeyen Kral da meclisi kapattı.

Kralın meclisi kapatması bardağı taşıran son damladır ve 1789 Fransa İhtilâli'ni başlatır. 14 Temmuz 1789'da siyasi tutukluların bulunduğu Bastil hapishanesini ele geçiren isyancılar, tutukluları serbest bırakırlar ve isyan tüm Fransa’ya yayılır.

Halkın (gerçeğinde ise "Sermayenin") temsilcileri, yeni bir anayasa yapmak üzere kurucu meclis oluştururlar. Kurucu Meclis, soyluların ve rahiplerin ayrıcalıklarına son vererek İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi”ni ilan eder. Bildiride özetle :

“Her insan doğuştan hürdür ve diğerleriyle eşittir, vazgeçilmez haklara sahiptir. Devlet gücü, millete ait olmalıdır. Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır. Millet de bu temsilcileri denetleyebilir.” denmektedir.

Bu arada sormak gerekir : Fransız sömürgelerindeki halk, "İnsan ve doğuştan hür, diğerleri ile eşit" değil midir ? (Uygulamalara bakıldığında) Elbette değildir. Kim kimi aldatırsa !

Montesquieu’nun “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesine göre bir anayasa hazırlanarak, kralın yetkileri kısıtlanır ve meşrutiyet yönetimine geçilir. (14 Eylül 1791)

Kral öldü ! Yaşaşın Yeni Kral (?)

...

Cumhuriyet'e Giden Yol ve Fransız İhtilalinin Görünür Nedenleri :

İhtilal arefesinde Fransa’daki sosyal yapı Asiller, Ruhban (Kilise - Din adamları) ve halk sınıflarından oluşmaktaydı.

Geniş topraklara sahip asiller, birçok vergiden muaftı ve büyük memuriyetlere asiller atanırdı.

Kiliselerin büyük toprağı vardı. İhtilâl çıktığında toprakların %25'i kiliseye aitti. (Üst düzey din adamları) toprak (ve diğer) vergilerden muaflardı. 5 yılda bir hafif bir vergi öderlerdi. Daha aşağıdaki din adamlarının ayrıcalıkları yoktu.

Halk : Büyük burjuvazi (Bankacı-Tüccar-Sanayici), Küçük burjuvazi (Memur, Doktor, Avukat vs. aydınlar) ve köylülerden oluşuyordu. Bunlar her türlü ayrıcalıktan yoksundu ve tüm vergiyi bunlar ödüyordu. Eşitsizlik ve ayrıcalığa dayanan bu toplumsal yapı, ihtilâli kolaylaştırıcı bir etken oldu. 

Fikri' Sebepler :

18.yy, siyasal liberalizmin öncülüğü yapan bir çok düşünür ve aydınların yayınlarına sahne olmuştu.

Montesquieu “Kanunların Ruhu” adlı eserinde, mutlak monarşi yerine Meşrutî yani anayasalı monarşiyi savunmuştur.

J.J. Rousseau “Sosyal Sözleşme” adlı eserinde demokrasiyi savunmuştur.

Diderot ise esaret, vergi adaletsizliği, adaletsizlik kavramlarını açıklayarak halkı aydınlatmaya çalışmıştır.

Voltaire özellikle kiliseye saldırmış; vicdan ve fikir hürriyetini savunmuştur. Bununla birlikte halkın yönetime katılmasını istememiştir.

Aydınlanmacı düşünürlerin özgürlük, demokrasi, eşitlik ve yönetime dair görüşlerinin etkileri yanında, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki demokrasi yolundaki gelişmeler de Fransız halkını etkilemişti.

Fransa’daki mutlak monarşinin yıkılması ve yerine cumhuriyetin kurulması, Roma Katolik Kilisesi'ni ciddi reformlara zorlamıştır.

...

Fransız İhtilâlinin Sonuçları :

Milliyetçilik ilkesi siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu.

Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ'ın sonu, Yakın Çağ'ın başlangıcı kabul edildi.

Feodalite yıkıldı. Vatandaşlar arasında eşitlik ilkesi kabul edildi.

Eşitlik, Özgürlük ve Adalet ilkesi yaygınlaşmaya başladı.

İnsan hakları, demokrasi, kardeşlik ve milliyetçilik kavramları tüm dünyada yaygınlaştı.

* * *

Bu noktada sormak gerekir :

1783 Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın veya 1789 Fransız İhtilali’nin başlamasının sebebi olarak ne gösterilmiştir ?

Yeni vergiler konulması, mevcut vergilerin yüksek oluşu, toplumda sınıf ayrıcalıkları.

Peki aradan geçen 230 yıldan sonra Fransızlar (sarı yelekliler) neden isyan ettiler ?

Akaryakıta ek vergi konulmasından,

Hayat pahalılığı ve işsizlikten,

Sosyal zenginliklerin eşitsiz paylaşımından, kamu hizmetlerin yetersizliğinden.

Peki Fransız Cumhuriyeti, Fransızların 230 yıldaki sorunlarının hiç birini çözememiş mi ?

Fransa’nın, İngiltere ile birlikte girdikleri sömürge savaşında, sömürgelerinden yaptıkları hırsızlıklardan elde ettikleri mallarla kısmi bir refah sağladılar; ancak bugün gelinen noktada sömürü azaldığı için tekrar başa döndüler.

Bunlardan anlaşılan, bizlere tarih kitaplarının anlattıkları (Eşitlik - Adalet - Kardeşlik - Hürriyet vb.) her şey KOSKOCA BİR YALANMIŞ.

* * *

Fransız İhtilâlinin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri

Fransızlar özellikle Napolyon Bonapart döneminde, Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı eşitlik, demokrasi, milliyetçilik gibi fikir akımlarını, düşman olarak gördükleri devletleri parçalamak için kullanmaya başladı. Bunlardan en büyük zararı, Osmanlı Devleti parçalanarak gördü.

Fransızlar "her millete bir devlet" sloganıyla çevresindeki çok uluslu devletleri parçalayarak hakimiyet alanlarını genişlettiler. Adına da: "Her millete bir devlet anlayışı, temel özgürlükler" denildi.

Fransız İhtilâli'nin yaydığı fikirlere karşı İhtilâl Savaşları (1792-1815) başladı. Önce Fransa ile Avusturya ve Prusya arasında başlayan bu savaşlara İngiltere ve Rusya da katıldılar. Savaşlar Napolyon'un yenilgisiyle sonuçlandı.

Avrupa devletlerinin temsilcileri, savaşın sonuçlarını değerlendirmek ve siyasî dengeleri yeniden kurmak için Viyana’da Avusturya Arşidükü Meternik başkanlığında bir kongrede toplanarak (1815) Meternik Sistemi adı verilen bir politika oluşturdular.

Bu sisteme göre Avrupa’nın herhangi bir yerinde ayaklanma çıkması durumunda birlikte hareket edecekler ve ayaklanmaları bastıracaklardı. Ancak aldıkları bu kararları, Osmanlı Devleti’nde Yunan ayaklanması çıkınca uygulamadılar ve ayaklanmaya destek verdiler.

Meternik Sistemi'ni uygulayarak kendi topraklarında düzeni kontrol etmek için baskı ve şiddet uygulayan devletler, yeni ayaklanmaların ortaya çıkışını engelleyemediler. Avrupa Devletleri’nde 1830 ve 1848 yıllarında ihtilaller yaşandı.

Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar, milliyetçilik akımının etkisiyle ayaklandılar. Bu ayaklanmaların sonucunda Osmanlı Devleti toprak kaybına uğradı.

* * *

Fransız İhtilâli, sonuçları itibariyle Osmanlı Devleti’ne ne getirdi, ne götürdü ?

İhtilâlin yaygınlaştırdığı "insan hakları, eşitlik, özgürlük, hukukun üstünlüğü" gibi fikirler Osmanlı aydınlarını etkileyerek, Tanzimat Fermanı’na ve Meşrutiyet’in ilanına zemin oluşturdu.

Azınlıklar ayaklandı (Sırp ve Yunan ayaklanması vb.)

Tanzimat Fermanı ilan edildi.

a) I. Meşrutiyet (Kanun-i Esasi) 1876 , b) II.Meşrutiyet’in ilanı 1908.

Ve...

Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ile Yeni Türk Devleti’nin kurulması...

"Parçala, Böl ve Yönet !" 

* * *

Avrupalılar, adeta Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için ortaya attıkları : "Özgürlük - Adalet - Eşitlik" kavramlarının yanında kendi bünyelerinde gerçekleşen "Irkçı Milliyetçiliği", kendi aralarında yaptıkları tüm savaşlarla birlikte her İki Dünya Savaşı'nı, Milliyetçilik ve Mezhep Farklılıklarını unutmuş; "tek bayrak, tek ideal, tek para birimi, tek bir anayasa" etrafında toplanmışlardır.

Ancak, bizim et - tırnak olduğumuz Kürt kardeşlerimizi bizden ayırmak için her türlü oyunu oynamaktan geri kalmamış ve kalmamaktadırlar. Bunların yanında, türlü hilelerle Müslüman Arap kardeşlerimizle de bizi düşman etmeleri unutulmamalıdır. 

* * *

Cumhuriyetin üzerine kurulduğu ayakları (Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı ve Fransız İhtilâli'ni) kısaca tanımladıktan sonra, artık başlığımızdaki “Cumhuriyet - Refah” ilişkisine dönebilir ve konuyu gelecek bölümlerle birlikte bağlayabiliriz.

Devam edecek :

- Fransız İhtilâli bir devrim midir yoksa bir "operasyon" mudur? 

- Halkın refahının bir yönetim şekli ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yönetim şekilleri, sadece ülkede üretilen zenginliğin adaletli paylaşımına aracılık edebilir. O da ülkede "gerçekten" halk iradesine dayanan bir yönetim varsa...

www.canmehmet.com

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..