Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '20

 
Kategori
Öykü
 

ÇYK/A-31 Açılış 2/9

--Bir durum var ama bakalım nasıl halledeceğiz dedi. Sizin çocuklar iki hafta önce bir ziyaret etmişler, kusura bakmayın işlerimiz fazla olduğu için iade-i ziyaret yapamadık ama en kısa zamanda telafi etmeyi düşünüyorum dedi. Bu arada ben Asayiş Şubeden Komiser Tahir, diye kendini tanıttı.

Koçukaralı Abuzer renkten renge girdi, söyleyecek bir söz bulamadı ve

--Kusura bakmayın, bizim çocuklar kendi kendilerine bir bok yemişler, ben de bu günü fırsat bilip barıştırmaya getirdim dedi. Bunu duyunca Sakallı,

--Patron o bizi parçaladı, onun özür dilemesi lazım dedi. Taylan lafa girdi,

--Koçukaralı ne oluyor burada dedi,

--Taylan abi benim bu salaklar iki hafta evvel buraya gelmişler, hoş olmayan şeyler yaşanmış ben de özür diletme manasında kulağından tutup geldim Taylan abi . Şerbetli Taylan,

--Ne yaşanmış dedi bir dinleyelim hele, Tahir, Efe İsmail’i göstererek,

--Efe İsmail abi o olayı bir anlat dedi. Efe İsmail,

--O gün burada masaya oturmuş eski günlere dalmış gitmişim, bu sakallı ile iki daha vardı yanında ne zaman geldiler görmedim. İçeriye girmişler, bana bir şeyler söylemişler ki ben duymadım, dalmışım.

“Bana ne söyledin, duymamışım dedim.

Gördüğüm düşten daha uyanamamışım sandım,

Niye açılmayacak, o kadar masraf ettik. Boşa mı gitsin hepsi dedim.

Boşu doluyu anlamam. Bu kahve açılmayacak, ben bunu bilir bunu söylerim dedi sakallı olanı.

Tamam, da niye açılmayacak? Diyecek oldum,

Açılmayacak diyorsam açılmayacak, niyesi miyesi yok, hepsi o kadar dedi.

Peki ya açılırsa, dedim.

Açılırsa o zaman gelir başınıza yıkarız dedi bu sakallı. Biz sizin bildiğiniz eski şaklabanlardan değiliz. Hele bir açın kahveyi o zaman başınıza ne geliyor görürsünüz dedi. Bende,

İyi o zaman biz kahveyi açarız, siz de gelirsiniz başımıza yıkarsınız tamam mı dedim.

Sakallı biraz diklendi, biraz itişip kakıştık sonra gittiler.”

Efe İsmail sakallı adama dönerek,

--Öyle değil mi sakallı kardeşim, gel seninle öpüşüp barışalım dedi ve elini uzattı. Sakallının ayakları geri geri giderken Koçukara’lı Abuzer,

--Nereye gidiyorsun evladım dedi, öpüşün barışın. Sakallı korka korka Efe İsmail’in yanına gitti. Efe İsmail sakallının elini bir sıktı sakallının yüzü acı ile gerildi. Sonra sarıldılar, Efe İsmail,

--Barıştık değil mi dedi, oyuncaklarınızı vereyim mi yoksa biz verilen hediyeyi geri almayız mı dersiniz dedi. Tahir komiser Efe İsmail’e işaret ederek gidip yerine oturdu, ama gözleri her an olabilecek bir hareket için hazır bekliyordu. Sakallı,

--Abi biz onları sana hediye ettik, sen onları bize verirsen bizi kırarsın biz de sana küseriz dedi. Hem biliyorsun küslük iyi bir şey değil öyle değil mi? dedi. 

--Peki bakalım öyle diyelim öyle olsun, Buyurun niye ayakta kaldınız diye yer gösterdi. Karaşın Timur ve Şerbetli Taylan ile Koçukaralı Abuzer ve sakallı geçtiler oturdular, Efe İsmail,

--Size ne yaptırayım diye sordu. Karaşın Timur,

--Bize sade kahve ver dedi, dostluğumuz en az kırk yıl sürsün. Şerbetli Taylan da,

--Evet dedi, kahve ver de dostlukları tazeleyelim. Abuzer Efe İsmail’e döndü,

--Bana da kahve ver Efe İsmail dedi, Taylan abimizin Timur abimizin dostu benim de dostumdur, öyle değil mi Sakallı Seyfi dedi.

--Sen dedikten sonra öyledir ağam dedi sakallı. Efe İsmail,

--Canip abi bize beş tane sade kahve yap dedi ağır olsun.

Efe İsmail masaya oturmadı, kahveler gelince hepsinin önüne kahveyi bıraktı, beşinci kahveyi boş yere koydu, tam gidiyordu Taylan sordu.

--Efe sen oturup bizle kahve içmiyor musun? Bu kahve boş kaldı.

 
Toplam blog
: 22
: 65
Kayıt tarihi
: 24.04.18
 
 

Kısalan bir yolun sonuna yürüyorum. Beni yol değil yol arkadaşlarım yoruyor. ..