Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '13

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Dağa kaçtım ~Paskalya Kutlamaları'nda Sakız'daydık

Dağa kaçtım ~Paskalya Kutlamaları'nda Sakız'daydık
 

Armolia'nın seramikleri


14-15  Nisan 2012

İbrahim Fidanoğlu

 

Hafta sonunda Sakız adasındaki Paskalya kutlamalarını ve bu amaçla iki kilise arasında düzenlenen roket savaşlarını izlemek amacıyla karşı kıyıya geçtik. Çiftlikköy’den 8 mil uzaklıkta; Anadolu anakarasının bir uzantısı olan bu ada, yıllarca iki ülke arasındaki politik çekişmelerin ortasında Anadolulu insanlar için ulaşılmaz bir “yakın” oldu. Ancak son yıllarda giderek farklılaşan politik iklim, iki ülke insanlarının birbirlerini daha çok ziyaret etmelerine ve ortak geçmişlerini yaşadıkları bu toprakları karşılıklı olarak yeniden keşfetmelerine yol açtı.

 

Chios’a girerken…

 

Şiddetli lodos ve yağmur baskısı altında Çeşme’den saat 7.30’da kalkan feribotla yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk sonrası, Sakızlılar daha uyanmadan Sakız adasına ulaştık. Yağmura gebe bir havada; hemen şehir merkezinden UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan 11.yy.dan kalma Bizans dönemi manastırı Nea Moni’ye hareket ettik. Sakızlılar’ın bugünlerde çiçek açmalarından ötürü olsa gerek; Paskalya ağacı adını verdikleri erguvanların eflatuna boyadığı kıyıya açılan meydandan, dağa doğru tırmanan daracık caddeden Manastır yoluna saptık. Yolda karşıdan gelen trafiğe yol vermek amacıyla otobüsün şoförü ustaca manevralar yapmak zorunda kalıyordu. Yolun iki yakasına dizilmiş Sakız mahallelerinin arasından bir yılan gibi kıvrılarak ilerlerken, sağımızda güdük minaresi ile Osmaniye Camisi dikkatimizi çekti. Cami, şu anda Sakız’ın merkezinde yer alan ve Padişah Abdülmecit tarafından yaptırılan Mecidiye Camisi’nin içindeki Bizans Müzesi’ne ait bazı eserlerin bulunduğu bir depo durumunda imiş ve restorasyon  bekliyormuş. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrası dağdaki Anavatos köyü yolundan ayrılarak manastıra ulaştık.

 

Nea Moni Manastırı – Gravür

 

UNESCO Kültür Mirası; Nea Moni Manastırı

Manastır, ilk olarak; 11.yy.da Bizans İmparatoru Konstantin Monomachos tarafından yaptırılmış. Zaman içinde genişleyerek bölgedeki en önemli manastırlardan biri haline gelmiş. Biz manastıra girerken yağmur başladı; kendimizi ana kilise Katolikon’un içinde devam eden ayinde bulduk. Kilisenin giriş holü ve neftler, Paskalya nedeniyle çok kalabalıktı. İnsanlar, içeri girmek için içerdekilerin dışarı çıkmasını bekliyorlardı. Giriş kapısının solunda yer alan Bakire Meryem Kilisesi, yemekhane, Sakız Katliamı’ndan kaldığı söylenilen kafataslarının da bulunduğu kemik deposu, sarnıç, Hristiyanlık tarihi ile ilgili objelerin bulunduğu küçük bir müze, diğer destek binaları manastır alanında dikkatimizi çeken önemli yapılardı. Aynı zamanda Ortodoks Hristiyanlar için bir hac mekânı da olan Nea Moni, dağların arasından denize doğru uzanan derin bir vadinin başında; asırlık kara servilerin altındaki sessiz ve huzur dolu atmosferi ile tüm ziyaretçilerini yıllara meydan okuyan vakur bir duruşla karşılamaya devam ediyordu. Yağmurla birlikte şehre geri dönmek üzere otobüsümüze bindik ve Nea Moni’yi sisli tepelerin ardında bırakarak kıvrıla kıvrıla denize doğru indik.

 

 Nea Moni Manastırı

 

Sakız Katliamı üstüne

Sakız’da nereye gitsek; bu bir eski camidir, bir manastırdır, bir eski kitapçıdır yada bir narenciye müzesidir; hepsinde ortak olarak karşılaştığımız tema; Yunanistan’ın bağımsızlık sürecinde Sakız adasında yaşanan kanlı olaylara dairdir. Mora ayaklanması ile ateşlenen Yunanistan’ın bağımsızlık süreci, Samos’dan gelen isyancılar eliyle Sakız adasına taşınmış. Samos ve Psara adasından gelen isyancılar, Sakızlı Rumların da ayaklanmaya katılmasını sağlamışlar; adada kale içinde yaşayan Türk nüfus bu arada kanlı tacizlere uğramış; Ayrıca 1822 yılında karşı yakada; Anadolu anakarasında yer alan Çandarlı’ya da bir sabaha karşı Samoslu ve Sakızlı Rum kapetanlar tarafından kanlı bir baskın düzenlenmiştir. Uzun yıllar Çandarlı’nın korku ile içine kapanmasına yol açan bu baskın Bergamalı yerel tarih araştırmacısı ve zamanın Bergama Müzesi Müdürü Osman Bayatlı tarafından şöyle anlatılmaktadır:

 

 

 

 

Nea Moni Manastırı; Çan Kulesi ve arkada ana kilise (katolikon)

 

“Mora isyanı sırasında Ada Rumlarının baskınlarından biri de Çandarlı’ya yapılmıştır. 1822 (Hicri 1239) yılında, Sakız, Sisam ve Psara (İpsala) adalarından kalkan korsan gemileri, gece yarısı Çandarlı’yı basarlar. Gece yarısı gerçekleşen bu baskın sırasında haydutlar, çoluk çocuk ayırımı yapmaksızın evlere saldırıp her şeyi talan ederler. Sadece Çandarlı Kalesi, zamanın Çandarlı Voyvodası Kırantaoğlu Mehmet Ağa’nın Kulesi (şimdiki çarşıdaki caminin arka yönünde yer alıyordu) ve Ziynet Hoca Kulesi (yok olmuş) gibi savunmaya elverişli yerlerden piştovlarla karşı konulur. Rum haydutlar, kaledeki şiddetli direnişi kırmak için kalenin dibindeki Taşlı Cami’yi ateşe verirler. Daha sonra ele geçirdikleri esirleri gemilere sürüklerler, direnenleri ise öldürürler. Çatışma sonrası şafak sökerken 90 civarı tekneyle denize açılan haydutlar arkalarında büyük bir vahşetin iniltisini ve 100’den fazla masum insanın ölüsünü bırakmışlardır. Rum çetecilerin arkalarında bıraktıkları kıyım öylesine büyüktür ki; Bergama’ya ancak sabah vakti haber ulaştırılabilir. Ağalardan ve eşraftan 20–30 kişi atlarına atlayarak Çandarlı’ya geldiklerinde karşılaştıkları tablo dehşet vericidir. Ölülerin sayılmasının ardından 130 kadar çocuk ve kadının kaçırıldığı anlaşılır. Ölüler, Çandarlı’nın o zamanki şehitliğine gömülür. (Şehitlik 1930 yılında kaldırılmış bulunmaktadır.)

 

Sakız Katliamı tablosu - replika - Eugène Delacroix,

Yazan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC

 
 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..