Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Dağda çiçek toplayıp, saklambaç mı oynadılar!

Dağda çiçek toplayıp, saklambaç mı oynadılar!
 

İmralı’daki yılanla dağdaki yılanın sinsi planları “yol haritası” dedikleri ucube söylem çerçevesinde gelişiyor. Bir grup katil elini kolunu sallaya sallaya “davul zurna” eşliğinde zafer kazanmış komutan edasında zafer işaretleri ile Habur’dan içeriye giriyorlar.

Ekim 1999’da teslim olan iki grup PKK militanı Türkiye’ye girer girmez tutuklanmışlardı. Şimdi ise sınırda onları bekleyen hâkim ve savcılar vardı. Nereden nereye geldik?

“Halayın başı benim… Buyrun lorkeye” dercesine İmralı’dan katillere emirler yağdıran katil şimdilerde elini ovuşturuyordur.

Çünkü nihai hedeflerinde katilin serbest kalıp legal siyasette yer almasını sağlama düşüncesi var.

Sözde “barış grubu” ellerinde bir mektupla geldi. Esas amaçları meclise gitmekti. Sanırsın bu katil sürüsü yıllarca dağda “çiçek topladı, saklambaç oynadı”. Sütten çıkmış ak kaşık rolü ile isteklerini bir bir sıraladılar.

Askeri ve siyasi operasyonların durdurulması, siyasi demokratik çözümün açılması, Kürtçe eğitim, tarihi değerleri, kültürü ve coğrafyayı anadilde yaşamak, Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, eşit ve birlikte yaşam, çocukları Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek, sivil demokratik bir anayasanın hazırlanması..vs.

Bu istekler neyin ayak sesleridir?

Bu isteklerle gelen güruhun davul, zurna, zılgıt, pankart, afiş ve halaylarla karşılanması neyi anlatıyor?

Sinsi bir planın aşama aşama uygulanması olmasın tüm bunlar?

Askeri, polisi, öğretmeni şehit eden; savunmasız insanları ve çocukları katleden, esrar kaçakçılıkları tescillenmiş gürüh tarafından idare edilen bu katilleri meclis plakalı araçlarla karşılayanların amaçları ne ola ki?

İçişleri bakanı, olayın Kürt açılımının bir parçası olduğunu söylüyor.

Ya PKK’lılar ne söylüyor?

Gelen PKK’lılar devletimiz ile diyalogun başlamasına öncülük ediyorlarmış.

Bu olanlar kimin isteği?

Halkımızın vicdanının sesi mi tüm bu olan bitenler?

Şehit anaları ne düşünüyor?

ABD, İtalya ve İsrail ile NATO hava kuvvetlerinin, Konya’da Türkiye’nin ev sahipliğinde yaptığı “Anadolu Kartalı” tatbikatının bu yılki icrasında İsrail çıkarılmış ve nedeni Başbakan tarafından “halkımın vicdanının sesi olmalıydım. Çünkü halkım, İsrail’in katılmasını istemiyordu” söylemi ile açıklandı.

Sayın başbakan bu açıklamasında ve yaklaşımında Türk halkının isteğini yerine getirmiştir.

İsrail’in Gazze’de Filistin halkına yaptığı elbette kabul edilemez.

Ne ki, Başbakanın bu yaklaşımı sırasında gelişen ve gündemdeki yerini alan kimi meselelere bakıldığında yukarıdaki sözlerinin geçerliliğini yitirdiği görülüyor.

Nasıl mı?

Emperyal uzmanların boy resmi verdiği ve Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan Zürih Protokolünün imzalanmasına ve Ermenistan sınırının açılmasına halkımızın büyük çoğunluğu karşı çıkıyor.

Çünkü Ermenilerin geçmişte nasıl birer gözü dönmüş mahlûk olduklarını iyi biliyor.

O imza “iki devlet tek millet” söylemi ile yaklaştığımız Azerbaycan’ı küstürme pahasına atılıyor.

Onlarca yıldır dağda belli güçlerin kontrol ve desteği ile kan kusan kanlı katiller Silopi’de bayram havasında karşılanıyor.

Teslim olan katillerin kaçının eline şehit kanı bulaşmıştır?

Bunların serbest bırakılmasını Türk halkı nasıl karşılamaktadır?

Bu da mı Türk halkının isteği?

PKK’lı katiller Silopi’de davul zurna ile karşılanırken Hakkâri kırsalında Mehmetçiği şehit etmek için tuzaklanmış mayınlar patlıyor.

Bu nasıl bir barış isteğidir?

Halkın isteğine kulak verdiğini söyleyenler, halkın “iş ve aş” feryatlarına kulak vermelidirler.

Halkın gerçek gündemi geçim derdidir. Evine bir lokma ekmek götürmedir.

Halkın gündeminde PKK’lı katillerin affedilmesi yoktur.

Anayasamızı içine sindiremeyenlerin ve “meşru” kabul etmeyenlerin gerçek niyetleri bellidir.

Halkımızın isteği Anayasamızın olmazsa olmaz ilk üç maddesinin korunmasıdır.

Bu arada ABD başkanı Obama’nın 29 Ekim tarihinde Başbakanı görüşme amacı ile ülkesine davet etmesinin tarihine dikkat edilmelidir.

29 Ekim Cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihtir.

Bu tarih Türk halkının sıkı sıkıya kenetlendiği var oluş tarihimizdir.

ABD ilgili tarihin ülkemiz için önemini bilmiyor mu?

Elbette biliyor.

O halde amaç nedir?

Aynı şekilde ABD’nin özgürlük tarihi olan 4 Temmuz’da, ABD başkanı davet edildiği ülkeye mi gider yoksa halkının yanında kutlamalara mı katılır?

Bekleyip göreceğiz.

Bakalım Sayın Erdoğan ABD’ye mi gidecek yoksa halkın isteğini mi yapacak?

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..