Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Blog
 

Daha yolun başındayım

Daha yolun başındayım
 

internetten alıntı


Gün gelir, insan yaşadığı şehirden ya da çok sevdiği bir ortamdan uzaklaşmak zorunda kalır, bazen zorunlu, bazen istem dışı, bazen de arzusuyla. İçinde bir burukluk, bir hüzün belki de kırgınlık olduğu bir halde.

Bazen de sevinçle, mutluluk ve yeni yeni ümitlerle yeni bir deryaya açılır.

Çoğu kez, yeni girilen ortam yabancıdır, çevre ve insanlar değişik ve de çeşitli farklılıklardadır. İlk günler zorlanır haliyle, iletişimde güçlük yaşar. Meraklı ve soran bakışlar, karşılaştığı sorular ve cevaplamaya çalıştıkça kendi merakını bir kenara koyar, izlemeye başlar. Öğrenmenin ilk kuralı iyi bir izleyici olmayı başarabilmekmiş der ve zamanla bulunduğu ortama alışmaya çabalar.

Öyle bir an gelir ki sanki yıllardır o ortamda yaşıyormuşçasına insanları, olayları kanıksadığını fark eder.

Netice itibariyle alıştığını hisseder.

İşte benimde MB’a alışma sürecim birçok aşamadan sonra bu günlere geldi.

İlk üyeliğe kabul edildiğim tarihte, içim içime sığmayan bir halde, sevinç dalgalarına tutulmuş bir tekne misalindeydim.

‘’Kabul edildiniz, ilk blog yazınızı gönderebilirsiniz.’’ Mealindeki maili aldığım andaki ruh halimi, heyecanımı tarif edemem.

Aman Yarabbim! Yıllardır yazdığım ve yazmaya çalıştığım yazılarımı daha geniş kitlelere ulaştıracağımın hayali ve bu hayalin gerçekleştiği düşüncesi dalga dalga mutluluk hareleri halinde tüm benliğimi kapladı.

Hemen klavyenin başına oturdum ve tam sekiz adet bloğu yazıp, onaya gönderdim. Hani ‘ilk üç bloğunuz ana sayfada yayınlanır’ ibaresi var ya!

Ertesi günü iple çekiyorum.

Yok!

Ne ana sayfada! Ne de başka bir yerde!

Serde de acemilik var! Soramam ki kimselere!

YOK! Yok, beklemekten başka bir çare.

Neyse! Uzatmayalım lafı yine!

Sekizi de reddedildi. ‘’İmla hataları var ve büyük harflerle yazılmış’’ gerekçesiyle. Sudan çıkmış balık durumundayım! Ne yapacağını bilmez bir halde!

İçimdeki heyecan fırtınası, yerini bıraktı hüzne ve üzüntüye.

Kırgınlığımı atamadım üzerimden uzunca bir süre.

Niye kırıldıysam ki? Ne için? Kime?

Sonra, işin sırrını çözdüm ve Word sayfasında yeniden yazdım blogları ve yeniden onaya gönderdim.

Oleyyy!!!

Onaylandı ve yayınlandı!

Durur muyum? Her gün 3 blog gönderiyorum onaya.

Onaylanıp, yayınlanıyor ve ayaklarım yerden kesilmiş, uçuyorum havalarda.

İlk deneme kategorisi ile başladım yazın hayatına, sonraları şiirlerim geldi ardından. Yazdıkça kategori genişletmeye cesaretlendim. Kâh taşlamalar yazdım, kâh gezi izlenimlerimi, kâh toplumsal olayları.

Cesaret bu ya! MB yönetimine rengârenk kategorisini bile önerdim!

Gel git zaman buradaki işleyişi ve prosedürü de öğrendim sayılır.

İlk yorumumu Yeşim Buyurgan’dan aldım. Hep beni yazılarımda teşvik etti, şevk verdi. Teşekkürlerimi sunuyorum buradan kendisine dolu dolu sevgi ile.

Yorum yazmaya başladım ama yorumların bitiminde adımı da yazıyordum ki sonradan fark ettim, meğer sistem zaten adımızı yazıyormuş yorumun altına!

Zaman zaman da MB bünyesindeki yazar arkadaşların katılımı ile düzenledikleri toplantılara katıldım. Hem yazar arkadaşlarım ile tanışma fırsatını yakaladım hem de blog yazarlığının bazı ipuçlarını.

Ortalama okunma sayıları ve tıklardan bi haberdim, toplantılarda öğrendim.

Tabii bu arada blog yazarlığının püf noktaları varmış, bilmediğim için baştan bazılarını kaçırmışım.

Olsun!

Yürümekle yollar aşınmazmış! Bundan sonrakilerde uygularım.

İpuçlarında ya da püf noktalarında takıldığım konularda da Muzaffer Cellek, Sabiha Rana, Yurdagül Alkan, Derinmavi ve bazı arkadaşlarım çok yardımcı oldular, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.

İlk günlerin acemiliğini, bilinmezliklerin bir kısmını geride bırakmış olmama karşın yine de daha çok öğreneceğim hususun olduğunun bilincindeyim.

Şöyle ardıma dönüp baktığımda, daha bir arpa boyu bile yol almamışım.

Hatta yaptığım hatalara bakıp gülüyorum kendi kendime, kendi halime.

Bundan sonra hata yapmayacak mıyım?

Bakın, bunun garantisini veremem!

Zira insanlar hata yaptıkça doğruya ulaşabilirler kanaatindeyim.

Netice itibariyle, bulunduğum ortama alışmışım. Yazılarım, sevaplarım, bilerek veya bilmeyerek yaptığım kusurlarımla.

Bunları niye mi anlattım?

İçimden geçenleri, düşünce ve fikirlerimi, hissettiklerimi sizlerle paylaşmak istedim. Hem de hepinizle, herkesle, gidenlerle, gidip de dönmeyenlerle, dönmeyip de yazılarımızı okumayı ihmal etmeyenlerle.

Bir yıla yakın bir zamandır Milliyet Blogda bulunduğum, bu eşsiz ortamın bir yazarı olduğum ve yazdıklarımı kitlelere ulaştırabilmenin kıvancını yaşıyorum.

Milliyet Blog yönetimine, gerek şahsen tanıma şerefine eriştiğim, gerekse yazıları ve yorumları ile tanımaktan mutluluk duyduğum, gönül dostu arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

İyi ki varsın Milliyet Blog,

İyi ki varsınız arkadaşlarım.

İzmir’in İmbat’ına yükledim, sizlere gelsin sonsuz sevgim ve saygılarım.

 

Ayşen Arslangiray Kura

17.12.2011/İzmir


 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..