Daima hayata karşı bir hamledir SATRANÇ...

Yazı başlığımdan da anlaşılacağı gibi, yazımın ana konusu satranç ve insan kişiliği arasındaki ilişki ve etkileşimdir.

Elbette ki her spor dalında olduğu gibi satranç sporunada insanlar aile, sporcu, antrenör, hakem  bütünü ile katılıyorlar. Onun için satranç sporu ile insan kişiliği arasında bir etkileşim olmaması olanaksızdır.

Satranç aynı zamanda bir psikoloji , kurallar dahilinde centilmenlik sporudur...

Çünkü hayatın içinde de ilişkilerde aynı centilmenlik kuralları geçerli olması gerekir.

Satranç hayatı en iyi anlatan oyun değil mi?

Hayatımızdaki vahşet ,kavga, çıkar, menfaat, kazanma hırsı hepsi satranç ta mevcuttur. O yüzden hayatı en iyi anlatan oyundur. Centilmenlik kadar vahşet dolu bir spordur, görüntüsü, oynanması ne kadar sessiz ve masum olsada içeriği savaş tır aslında.

Satranç hayatın küçük bir minyatürüdür desek yanlış olmaz...

Daima hayata karşı bir hamledir  SATRANÇ...

Yaşantımızda ki taktik, planlar, taktik hücumlar, çatal, şiş, açmaz, çifte şah, çifte tehdit, saptırma, çekme, şah çekme, feda, mat gibi hedeflere ulaştırır bizi.

Satrançta olduğu gibi , hayatımızda da öğrenme ve savaşma süreci hiç bitmez.

Satrançta olduğu gibi insan, yaşantısında da karekterini güçlendirmeli...

   "Genç Karpov, eski kurtlardan Petrosian ile bir maçında; sakin süren bir mücadelenin sonunda ağır bir yenilgiye uğrar.Maçtan sonra Petrosian,a sorar;"ben bu partide hatasız oynadım.Nasıl oldu da sana yenildim?" diye sorar.Petrosian cevap verir:"Tekniğin mükemmel ! ama karekterini güçlendirmen lazım!" der...