Danışmanlık meseleleri - 2

Mv. Osman Coşkunoğlu, "Danışmanlık" yazısına(1) 'katkı' ve 'yorum' olarak aşağıdaki yazıyı göndermiş.
Milliyet İnternet okurları ile aynen paylaşıyorum.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ
TBT Üyesi 

- - -  

Murat Bey'in karikatürize ettiği trajikomik duruma bir ekleme yapmak, daha doğrusu farklı bir bakış açısı daha getirmek isterim.

Esas mesleğimi icra ettiğim yıllarda ısrarla şunu der ve açardım: Ne zaman bir işletmeye (kamu veya özel, KOBİ veya TÜSİAD - o zamanlar AKP iktidarda değildi, dolayısıyla MÜSİAD, küçük Unakıtan, küçük Erdoğan vs daha yoktu veya KOBİ'ydi - ) "neye ihtiyacın var?" diye sorduğumda,

- "finans"tan ve "siyasette lafı geçen bir adamım"dan 5-6 kalem sonra da olsa, aklına gelip "bilgi" derse, işte o zaman bilgi toplumuna doğru bir adım atmışız demektir,

- "finans"tan hemen sonra "bilgi" derse, dev bir adım atmışız demektir,

- "finans"tan önce "bilgi" derse. (Ne demiş Oscar Wilde: İçinde Ütopya olmayan bir harita bakmaya değmez!)

Mutlaka gerek yoktur ama her ihtimale karşı yazayım: "Bilgi" deyince başına şunlardan biri veya birden fazlası gelebilir: pazarlama için, kalite için, verimlilik için, tasarım için, inovasyon için, . Bunların önde gelen kaynağı da - tanım gereği - danışmanlardır (öyle olması gerekiyor).

* * *

Başbakanın "tüm kurumlar benim has adamlarımın kontrolünde olmalı" şeklindeki "reformist ve demokrat"(2) projesinin ikinci ayağı üniversitelerdi (birinci ayak tamamdı zaten: ilk ve orta öğretimi Hüseyin Çelik halletmişti). 2005 baharında Başbakan üniversitelere (ve TÜBİTAK'a) yüklenmeye başlamıştı: "siz ne üretiyorsunuz sanki, hani patentler, hani yeni teknolojiler, hani üretime dönük Ar-Ge." Bu laflarını, Van Üniversitesi'nin "aykırı" dolayısıyla "demokrat" olmayan rektörüne de tarihi eser çalma suçlaması gibi olaylarla renklendirerek ilerliyordu.

Tam o sırada ben başbakana bir yazılı soru önergesi verdim. Mealen ve özetle (ve daha resmi kelimelerle) sorduğum şuydu: Ülkemizde üretime dönük Ar-Ge, inovasyon yoksa bunun nedeni ARZ'da mıdır, yoksa TALEP'de midir?

Sanayimizden "rekabet gücümüz için şu bilginin/teknolojinin/vs yurt içinde üretilmesine ihtiyacımız var ama üreten yok" diye bir yakınma ben duymadım, siz duyduysanız paylaşır mısınız?(3)

Başbakanın o sıralar inovasyon falan gibi kavramları duyduğunu sanmam, "Uşak milletvekili işte ne olacak gavur İzmir'e yakın, oralardan kapmış böyle gavurca konuşuyor" falan diye düşünmüş olmalı ki, benim yazılı soru önergemi Sanayi Bakanı'na ve TÜBİTAK'a yollamış. TÜBİTAK'ın Başbakan tarafından yeni atanmış (ama mahkemenin durdurduğu bir atama) başkanı döneminin başındayız; dolayısıyla, eli mahkum yuvarlamışlar, yanıt olmayan bir şeyler yazıp göndermişler.

Sanayi Bakanı Ali Coşkun (şu bu denebilir, ama dürüst ve harbi – nitekim aday bile gösterilmedi sonradan) hiç dolandırmadan, köşeli yanıtı vermiş:

Ciddi TALEP olursa, ciddi ARZ da olacaktır. Danışmanlık meselesine bir de böyle bakılabilir.

Osman Coşkunoğlu
Uşak Milletvekili
TBT üyesi
(1) Murat SEVGİ, "DAŞMANLIK", 05 AĞUSTOS 2009,
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=195375 

(2) Ülkemizin bir kesim "aydın"ı ve iktidar yeni bir demokrasi tanımı geliştirdi: "Demokrasi, halk yönetimi demektir. Halk TBMM'de çoğunluğu hangi partiye verdi? AKP'ye! Bitti! Demokrasi gereği biz ne dersek o olur, muhalefet partileri ve diğer kurumlar bize 'biat etmelidir' (Yaşı "Mir"den daha küçük olanlara tercüme: Boyun eğmelidir). Böylece, o adamın dediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olmuş olacaktır." Bu bir eleştiri veya yakınma değil, sadece bir saptama. Yoksa, alan (AKP) memnun, satan ("yola devam" diyen yurttaşımız) memnunken, bana yakınmak düşmez.

(3) Bu arada "merhaba" demek için 10 bin dolar isteyen dünyaca ünlü "danışmanlar"ı İstanbul'a getirip, saçtıkları nurdan (ışıktan) milletçe yararlanmamızı sağlayan büyük sanayicilerimizin de hakkını yememek gerekir.