Davos sonrası...

Kişiliklere göre, ülkelerin stratejilerine göre, siyasilere, lobilere göre akla hayala gelmeyen senrayolar havada uçuşuyor yine.

Basından aldığımız bilgiler doğrultusunda Davos sonrasına baktığımızda iki ayrı değerlendirme yapmak doğru olacaktır.

Dünyada neler oldu, ülkemizde neler olacak…

Gazze’de o saatlerde doğan çocuklardan ikisine Recep Tayip Erdoğan Emine Erdoğan isminin verilemesi es geçilemeyecek bir durumdur. Keza Arap gazetecilerden diplomatlara kadar geniş bir yelpazede insanların Türk vatandaşlığına geçme yollarını araştırması, sorması bir başka presfektiften bakmayı gerektirecek önemli gelişmelerdir.

Orada alttan alta yönetimlere karşı filizlenen muhalif görüşler hızlanarak toplumsal hareketlere dönüşebilir.

Öyle bir durumda öndere ihtiyaç duyulacağı kesin ve bu şablona uyan isim R.Tayyip Erdoğan’dır.

Ama, duygusal olarak yüzde seksen birleşen gönüller farklı sınırları olan farklı ülkelerde R.Tayyip Erdoğan’a oy veremeyeceğine göre onun işaret edeceği hareketlere yöneleceği kesindir.

İsrail’li siyasilerin seçim yatırımı için öldürdüğü Filistinlilerin kazandırdığı puanlar Erdoğan’ın müthiş çıkışı ile silinmiş durumdadır.

Bütün dünyada dile getirilebilir bir mezalimin oluşturduğu sıklet o kabineyi değil o iktidarı siyasetten tamamen yok edebilir.

Belki bu suretle o bölgede ve dünyada gelişen radikalizm kontrol altına bile alınabilir.

Dünya bir yönü ile emperyalizmin geldiği son noktaya dönüp bakma, sorgulama fırsatı bulabilir…

Bunlar hayal beklentiler değildir.

Böyle zamanlarda bir kıvılcım yeterlidir.

Bu kıvılcımı Sayın Erdoğan ateşe dönüştürmüştür.

Dış dünyadan üzerimize gelebilecek şiddetli baskılara dışarıdaki atandaşlarımızın verdiği tepki çok ama çok ilginçtir.

“Onların vermediğini biz veririz “diye haykırıyorlar.

Amerikan siyasetinin İsrail’i bu bölgede telöre ettirme planları zaten tutmuştur. İsrailin varlığını kabul etmeyen hiçbir Arap ülkesi yoktur.

O dar coğrafyada kendisini koruması Türkiye gibi bir dev ülkeyle barışık yaşamaya bağlıdır.

Bugün soba boruları ile rahatsız edilen İsrail’in süper tekniklerle vurulması Amerikan kurmayının uykularını kaçırmaktadır.

O nedenle Tayip Erdoğan Etrafında şekillenen yeni durumu değerlendirmek batılı dostlarımızın birinci dersi olması kaçınılmazdır.

Davos sonrasının ülkemizdeki yansımalarına gelince; Sayın Erdoğa’nın güçlü kişiliği, Karadenizli ruhu bir olay vesilesi ile tekraren tezahür etmesi taraflı tarafsız nerede ise yüzde 80 lere varan bir gönül desteğini işaret etmektedir.

Bunun oya tahvili imkansızdır ama ihtimal dahilindedir.

Genel Seçimler olsaydı yüze doksana yakın bir tahmin yüzdesi derdim ama yerel seçimlerin yerel şartları vardır.

Adaylar yarışacaktır liderlerden ve partilerden önce.

İyi olan aday, halka uygulanabilir seçim beyannameleri sunan adaylar her hav ve şartta kazanabilir…

Sonuç olarak dünyada ve ülkemizde Davos sonrası kötüm bir hava değil iyimser bir havanın oluştuğunu belirtebiliriz.

Türkiye onların dediği gibi “Arap sokağının karamanı” değil, eski onurlu, adaletli sahibidir. Bütün dünyanın ezilen milletlerinin idolüdür.

Böyle bir ülkenin Başbakanı da hem eski mirasına doğal olarak sahip çıkacak, hem de o coğrafyada mezalime dur deyecektir.

Sevgi ve saygılarımla…..