Değerler eğitimi

Bu iktidar, dinimizi bilmediğimizi ve çocuklarımıza öğretemediğimizi, her bir şeyi  kendilerinin daha iyi bildiğini, bizleri ahmak yerine koyduğunu  aleni olarak yaptıkları sözde devrimlerle gözümüze sokuyor. Gündeme getirilen yeni tekliflere göz atınca vallaha insanın gözü kararıyor.

Kız ve erkek çocukları için ayrı okullar planlanıyor. Çocuklarımızın ayrı okullarda okutulması yerine aksine beraber okutulmaları, kişinin her anlamda kendini terbiye etmesini öğrenmesi, nefsine nasıl hakim olabileceğini öğrenmeleri, her kadının veya her erkeğin cinsel bir obje olmadığını kavramaları ve farklı bakış açılarını doğuran hormonal farklılıkların aslında ideallerimizi şekillendirmesi açısından kesinlikle karma bir eğitime ihtiyaçları vardır. Bu kafada büyütülen erkek çocuklar  hormonlarını bastıramayıp her gördükleri kıza hiç görmemiş gibi bakıp kalacaklar. Karma eğitim varken bile bu açlıktalar. Dahası, hem kız hem erkek çocuklarımız en yakın akrabalarına dahi eş adayı olarak bakmaya başlayacaklar. Bu atılımların hepsi aslında hep zinayı önlemek için… Devrim (!) niteliğindeki her atılım aklımızla değil üreme organlarımızla alınmakta. Zaten ülkemiz, gelişmişlik düzeyinin kat be kat altında. Bir de  çocuklarımız ayrı okullarda okurlarsa gerisini siz düşünün. Yandı gülüm keten helva…

Yakın zamanda, her yerde kız ve erkek çocuğu ayırdıklarından dolayı, bir annenin hep erkek veya hep kız çocuğu doğurması  için annenin de GDO su ile oynarlarsa şaşırmayacağım. Yıllar sonra bir sabah bir anne ile oğlu arasında geçen konuşmaya bakalım:

Anne-  Güzel oğlum o senin kız kardeşin, wallaha bak.

Çocuk - Ama o da kız anneee…

Abarttığımı düşünmeyin. Normal şartlarda akraba bile kardeştir  ve  kardeşleri yıllar önce aynı yatağa sokan zihniyet tekrar hortladı. Anlayana tabi…

Gelelim; seçmeli  Kuran ve Siyer  derslerinin anaokullarında da verilmesi, (Siyer; peygamberlerin, din büyüklerinin ve halifelerin hayat hikâyeleri demektir)ve değerler eğitimi kapsamında 3 yaşındaki anaokulu öğrencilerine, “Allah sevgisi, cennet ve cehennem kavramları ile yemek duasının” değerler eğitimi kapsamında öğretilmesi konusuna.  Biz seksen kuşağı olarak böyle eğitimlerle büyümedik. Yaz tatilinde büyüklerimiz bizi Kuran Kursu’na gönderirdi. Her türlü dini bilgiyi de ruhen ve akilen yetkin olduğumuzda vermeye başladılar. Okullarda da Din Kültürü dersini ilkokulda görmeye başlamamıştık. Şu an aklımız başımız yerinde, sapık filan değiliz. Herşey zamanı geldiğinde öğrenilir .Yani dini bir siz bilirsiniz, eskiler   hiçbirşey  bilmez anlamına  getirip  hayatımızın her alanına parmak sokuyorsunuz. Bizim sizden önce çok güzel değerlerimiz vardı. Değerlerimizi yerle bir ettikten sonra kalkmış değerler eğitiminden söz ediyorsunuz. Siz bunu hep yapıyorsunuz. Kadınlarımızı dövdürtüp sığınma evleri açıyorsunuz, aç bırakıp yardım dağıtıyorsunuz, değerlerimizi yok edip değerler eğitimi verdirmekten söz ediyorsunuz. Sizi bu memleketin başından gönderdikten sonra eski değerlerimize nasıl kavuşacağız orası muamma işte. 

Haber dinlemek, izlemek istemiyorum.  Her açıdan hızla sona doğru gidiyoruz.  Öyle bir düzmecenin içindeyiz ki anlatmam mümkün değil. Misal kadın cinayetleri, bunlar zamanında oransal olarak tavan yapan kadın cinayetleri için sözde kadını koruma kanunu çıkartıyorlar sonra ardından şakşakçılar alkışlıyor. Neden bunca kadını koruma kanunu çıkarılmasına rağmen kadın cinayetleri hala son hız devam ediyor? Sizi eliyle aç bırakıyor sonra dönüp size yardım yapıyor sonra dönüp o adamın elini öpüp ona oy veriyorsunuz.  Anlaşılması güç insanlarsınız. Bu kadar aç gözlü, şakşakçı ve kör koyunu bir arada görmemiştim. Çoğunluğun azınlığı getirdiği noktaya bir bakın. O yardım alanların çoğunun evi arabası var. O gıda yardımına filan ihtiyaçları yok. Ver bana, daha da çok ver bana, ben doymam ver bana zihniyetindeki insanlardan ne beklersiniz. Makarna yiye yiye makarna kafalı olup çıktılar.

Gelinen nokta:

Bence önce 18 yaşından büyüklerimizin DEĞERLER EĞİTİMİNE  ihtiyacı var.

Melike Çelik