Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '15

 
Kategori
Söyleşi
 

Değerli yazar Sevde Duran ile röportaj

Değerli yazar Sevde Duran ile röportaj
 

1) Sevde Hanım, sizinle sohbetimize başlamadan önce kısaca okuyucularımıza kendinizi tanıtabilir misiniz? Aslen Malatyalıyım. Evliyim, bir oğlum var Ankara’da yaşıyorum. Bir kurumun anaokulunda uzun bir dönem öğretmenlik yaptıktan sonra aynı kurumun farklı bir biriminde şef kadrosunda görev yapıyorum.

2) Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?

Bu yayınladığınız kitaplarınız beklediğiniz ilgiyi gördü mü? Küçük yaştan itibaren kendimce hikâyeler yazıyordum. Eskiden yazdıklarınızı yayınlatma imkânı bu kadar kolay değildi. Yazdıklarımı saklayıp ileride kitap haline getireceğim diye, küçük yaştan itibaren hayal kurardım. Sonra okul, dersler derken bu hayalim bir süre rafa kalktı. Yazıya dökmesem de yaşamım boyunca kafamda bazı hikâyeler sık sık canlandırırım. Yıl da en az iki yüz kitap okuyunca yazmak için belli birikim de oluşuyor. Evde büyük bir kütüphanem var. Bir gün neden bu kitaplar arasında benim de kitabım yok diye düşünmeye başladım. Biraz klişe olacak ama bir gece herkes uyurken ilham geldi desem inanmazsınız. Gecenin üçünde kalkıp yazmaya başladım. Sonra her şey çorap söküğü gibi geldi. Şu anda beşinci kitabımı yazıyorum.

3) Kitap yazmaya başlamak için cesaretli mi olmak gerekiyor, hiç pes ettiğiniz bir an oldu mu?

Eğer kendinize bu konuda güveniyorsanız ve belli bir alt yapınız varsa cesaret kendiliğinden geliyor. Bundan on yıl önce ilk kitabımı yayınlatmaya karar verdiğimde yayınevlerine dosyaları gönderdim. Kitap yazmakla iş bitmiyor. Eskiden şimdiki gibi Türk yazarlar pek rağbet görmüyordu. Kitabınızın yayınlanması için ya ünlü olmalıydınız, ya da ünlü bir tanıdığınız olmalıydı. Ayrıca bu iş için vakit harcamanız gerekiyor. Maalesef anne, eş, iş kadını öncelikleri yüzünden yayınlanması için gerekli ilgi ve alakayı gösteremedim. Doğan Yayın kitabımı kabul ettiğinde inanılmaz heyecanlandım. Ancak ekonomik kriz yüzünden yayınlama kararı askıya alındı. Bu olay benim umudumu kırınca yazmaktan hiç vazgeçmesem de, yayınlatma işini askıya aldım. Ama bir an bile yazmayı düşünmediğim olmadı. Şu anda beş kitaptan oluşacak, serinin üçüncü kitabını yazıyorum. Devamı olan iki kitabın ana konusu kafamın içinde hazır.

 4) Ailenizin ve yakın çevrenizin kitabınız hakkındaki yorumları nasıl?

Yıllardır yazdığımı biliyorlardı. Sanırım sadece vakit geçirmek için yapılan bir uğraş olarak görüyorlardı. Ne zaman kitap haline geldi, bana bakış açıları bir den değişti. En güzeli de Milliyet gazetesinde kitabımla ilgili küçük bir tanıtım çıkınca yaptığım işin ciddiyetini kavradılar. Bu konuda bana en büyük destek arkadaşlarımdan geldi. Onların teşvikiyle bu işe daha fazla asıldım. Madem güzel bir şey yapıyordum, bunu herkesle paylaşmalıydım. Beni en çok mutlu eden de kitap kurdu arkadaşlarımın kütüphanesinde kitabımın olması. Hiç kitap okumayan erkek arkadaşlarım bile kitabımı alıp okumaya başladılar. Tepkilerin hepsi çok güzel! Bana ne hissediyorsunuz diye sorsanız, paha biçilemez bir mutluluk derdim. Kütüphanemde en sevdiğim yazarların arasında benim de kitabım var.

5) Sizi etkileyen yazar kimdir? Türk yazarlar yabancı yazarlara göre hak ettikleri ilgiyi görüyorlar mı?

Ben sıkı bir Nora Roberts hayranıyım. Kelebek romanın yazarı Henri Charriere sanırım beni en etkileyen yazar. Onun sayesinde on üç yaşında kitap dünyasına adım attım. Bir gecede romanı bitirdim. O gün bugündür kitaplar ve ben ayrılamaz ikili olduk. Eski Türk yazarların birçok eserini okudum. Ama Türk yazarlarla, yabancı yazarları karşılaştırmaya gerek yok sanırım. Amerika da bir yazarın tek işi kitap yazmak, yazmaya uygun mekanlarda oturuyorlar, arkalarında müthiş bir basın desteği var. Diğer ülkelerde bir yazar maddi, manevi iyi yerlere gelebiliyor. Türkiye de ise yazar mecburen yazma işini ek iş olarak yapmak zorunda kalıyor. Bir iki yazar dışında çoğu boş zamanlarında yazmaya çalışıyor. Yabancı yazarlar için etkinlikler, kitap kulüplerinin düzenlediği imza günleri çok sık yapılıyor. Oysa Türkiye’de sadece kitap fuarlarında bir iki etkinlik yapılıyor. Türkiye de kitap tanıtımları için yapılan televizyon programları yok denecek kadar az.

 6)Kitabınız tamamen bir kurgudan ibaret mi yoksa herhangi bir yaşanmışlığı da bizlere sunuyor mu?

Kitabım tamamen kurgudan oluşuyor. Kahramanlar ve olayların hepsi hayal ürünü. Yapısal olarak, oldukça duygusal bir insan olduğum için haliyle romandaki kadın karakterlerin kişiliklerine bu duygusallık yansımış olabilir. Yine de roman yazarken farkında olmadan cümleler kâğıda dökülüyor desem yalan olmaz. Özellikle romanda geçen mekânları internetten çok araştırarak yazmaya çalışıyorum. Özellikle romanda bir il veya ülke hakkında tarihi, coğrafi yapısı, yemek kültürü hakkında her detayı öğrenmeye çalışıyorum.

7) Kitabınızın kahramanlarından biraz bahseder misiniz?

Roman kahramanları kimlerdir? En çok hangi kahramanı ya da kahramanları ön planda tuttunuz? “Bir Dilek Üç Yürek”’ romanında kızların bir araya gelmesini sağlayan Feride olsa da benim için baş kahraman Canan. Canan aslında çok güçlü bir kadın, ama ya“Bir Dilek Üç Yürek”’ romanında kızların bir araya gelmesini sağlayan Feride olsa da benim için baş kahraman Canan. Canan aslında çok güçlü bir kadın, ama yanlış kişiyle evlilik yapması sonucunda içine kapanıyor. Güzel, başarılı ve hayat dolu bir kadın zamanla şişman, içine kapanık ve güvensiz birine dönüşüyor. Eşinin onu aldatması sonucu yıllardır içine hapsettiği güçlü kadın devreye giriyor. Feride çok başarılı bir mimar olan kıpır kıpır bir kız. Yıllardır güvendiği erkek arkadaşından evlilik beklerken, adam onu terk edip birkaç ay sonra başkası ile evleniyor. Bu olay Feride’nin hayata bakış açısını değiştiriyor. Hayatta sadece abisine güvenen birine dönüşüyor. Elif, romanın en naif ve hassas karakteri. Doğulu bir turizmci. Annesinin ölümünden sonra zorla kuma olarak amcasının oğluyla evlendirilmek istenen çok güzel bir kız. Düğününden kaçıp soluğu Çeşme de alıyor. Bu üç kadının bir şekilde yolları kesişiyor. Bir araya gelip güvenmeyi, arkadaşlığı ve hayallerini gerçekleştirmek için birlik oluyorlar. Asıl hikâye bundan sonra başlıyor. Yaşamlarına giren erkeklerin desteğiyle olmaz olmazı başarıyorlar. Erkek karakterleri işlerken, anlayışlı ve kadınlara değer veren erkeklere yer vermeye çalıştım. Aşkta güvenmenin önemini, sanırım biraz fazla vurguladım. İlerleyen sayfalara sürprizler ve aksiyon eklenmesiyle heyecan, üzüntü ve umut iç içe geçiyor.

8)Kitabınızın hedef kitlesi kimlerdir? Daha çok kimler kitabınızı okuyor?

Annemin arkadaşları da okuyor, arkadaşımın liseye giden kızı da. Ama genellikle kadınlar okuyor. Hedef kitlesi genel olduğunu düşünüyorum.

9) Kitabınızı yazarken tıkandığınız yazamadığınız anlar oldu mu?

 Özel hayatınızda yaşadıklarınız bu süreci etkiler mi? “Bir Dilek Üç Yürek” Çok rahat yazdığım bir hikâye. Bazen ev, iş, annelik yazmaya ara vermeme sebep oluyor. Haliyle daha yazma sürecim uzuyor. Ama hiçbir zaman yaşadıklarımla, yazdıklarım örtüşmüyor. Hatta tam tersi yazdıklarım ruh halimi çok etkiliyor. Bazen yazarken biri beni kameraya çekse, bu kız deli der diye düşünüyorum. Yazdığım karakterler mutlu ya da heyecanlıysa bu direkt bana yansıyor. Bazen transa geçen medyum gibi oluyorum.

10)Bir yazar olarak okuyuculardan beklentileriniz nelerdir?

Her yazarın hayali aslında. Yazdıklarımın daha çok okuyucu kitlesine ulaşması ve romanlarımın beğenilmesi. Günün birinde ben ne güzel şeyler başarmışım demek.

 11) Romanınızı yazarken ve yayımlatırken beklentileriniz nelerdi? Bu süreçte hayal kırıklığı yaşadığınız konular oldu mu hiç?

Roman yazarken en büyük dileğim, sadece yazarak bir gün geçirmek. Ama ne yazık ki Türkiye’de kadın yazar olmak çok zor. Maalesef sorumluluklarınız her şeyden önce geliyor. Yayınevi bünyesinde benimle beraber diğer yazarlar çok şanslı. Temsilcimiz ve Editörümüz çok anlayışlı ve dürüst insanlar. Bu süreçte güven her şeyden önce geliyor. Henüz yolun çok başındayım, kendime yazar demek için sanırım biraz zaman geçmesi lazım. Yaşadığım tek hayal kırıklığı bazı insanların benim kitap yazmama şaşırması. Oysa ben on yıldır profesyonel roman yazıyorum.

12) Kitabınızın kapak fotoğrafını nasıl seçtiniz? Bu anlamda kararsızlık yaşadınız mı? Fotoğraf neyi anlatıyor bize? Biraz bahseder misiniz?

En zor süreçlerden biri kapak seçimiydi. Bir ayda ancak karar verdik. Benim için kapak konuyla birebir örtüşmeli. Kapak için belli sitelerden seçim yapmak zorundasınız. Ben ışığa yürüyen üç kadın olmasını çok istemiştim. Ama böyle bir resim bulamadık. Kitabın ana konusu üç kadının yüreğini koyduğu bir hayali şişedeki dilek kâğıdı ve deniz birleşince bu resme karar verdik. Önümüzün yaz olması ve mavinin çekiciliği bunda büyük etken oldu. Sanırım sonuç güzel oldu. Kapak konusunda hep olumlu tepki aldım.

 Bizimle bu güzel sohbet ortamında bulunduğunuz için teşekkür ediyoruz.

Bana bu fırsatı verdiğiniz için asıl ben teşekkür ederim.

 
Toplam blog
: 27
: 3821
Kayıt tarihi
: 21.03.13
 
 

1968 Kayseri doğumluyum. İlk öğretimimi Kayseri de, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara'da tamamla..