Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '12

 
Kategori
Sinema
 

Değişim ‘Duyguların rengi’nin fısıltısıyla başlar...

Değişim ‘Duyguların rengi’nin fısıltısıyla başlar...
 

Tek bir fikir milyonları peşinden sürükleyebilir!


Hırs ve kibir çağlar boyu renksizleştirirken dünyayı, sürüp gider insanın insana düşmanlığı. Ta ki, yüreklere akıtılan gözyaşları buluşuncaya dek dostlukla güçlenen ruhların isyan ateşiyle… İşte o zaman bir fısıltı gibi çıkan sesler cesaretin kükreyişlerine dönüşür ve ‘Duyguların Rengi’nden doğan gökkuşağı, umut olur baskılarla karartılan geleceklere.

Mississippi, Jackson; 1962… Henüz çocukluktan kurtulamamış briç düşkünü beyaz küçük kadınların, birbirlerinden geri kalmamak için evlenip çocuk doğurdukları bir dönem… Bilinçsizliğin ukalalığıyla gelişen bu modada devreye sokulan ‘siyah bakıcı’ figürü, ırkçılığın derin yaralar açtığı Amerika’nın Güney eyaletindeki en vazgeçilmez olgu. Kendi oğlunun ölümünün tesellisini, büyüttüğü beyaz çocuklarda arayan Aibleen de bu olgunun bir parçası ve DUYGULARIN RENGİ’nin açığa çıkmasındaki başkahraman! Destekçi arkadaşı Minny, yemekleriyle ünlü bir aşçı. Ailesine para yetiştirmek için çırpınan Minny, bir hiç yüzünden kendisini kapı dışarı eden beyaz patronuna kaka-o lu pasta yedirecek kadar da intikamcı. Ateşin körükleyicisiyse, üniversite eğitimini tamamlayıp evine döndüğünde kendisini büyüten bakıcısının gittiğini görüp olayları sorgulamaya başlayan Skeeter. Ten renginin beyaz olduğuna aldırmadan yaşayan Skeeter ile diğerlerinin yollarının kesişmesini sağlayan olay, yerel gazetedeki Bayan Myrna adlı temizlik bilgileri köşesi… Burayı doldurmak ve kendini basın dünyasında ispatlamak isteyen Skeeter’ı Aibleen ile bir araya getiren püf noktaları, siyah kadınların beyaz evlerindeki yaşam çilelerinin de ortaya dökülmesine sebep olur. Devreye New York’daki editörün girmesiyle ivme kazanan birliktelik, Mississippi’den tüm eyaletlere yayılan DUYGULARIN RENGİ fısıltısıyla başkaldırıya dönüşür…

Kathryn Stockett'in New York Times'ın çok satanlar listesinde birinci olan romanından uyarlanan DUYGULARIN RENGİ/THE HELP, Tate Taylor yönetiminde beyazperdede yerini alıyor. İnsan hakları konusunda dünyaya önderlik yapmaya soyunana Amerika’nın kendi mazisindeki karalığı, siyah tenli bakıcı kadınların yaşadıkları aşağılanmalar üzerinden açığa vuran yapım, aynı düşünce yapısının ürünü olan farklı hikâyelerin çarpıcı bir birleşimi. Romanın aslına sadık kalınarak uyarlanan filmde, senaryonun işlenişi ve yönetmenin başarısı kadar gülümsetmeyi, düşündürmeyi ve öfkelendirmeyi bir arada yaşatmayı beceren oyuncuların da katkısı yadsınamaz. Özgün vücut dilleriyle öyküye tamamen adapte olan ve akışı doğallaştıran oyuncuların başında Viola Davis gelmekte. Dingin duruşuyla etkili bir canlandırma sergileyen Viola’nın dışında ait oldukları toplumun yaşanmışlıklarını rolleriyle dillendiren diğer oyuncular da üstlerine düşeni öylesini iyi yapıyorlar ki film boyunca adeta duygularının rengini ortaya koyuyorlar.

Geçmişin yaşanmışlıklarını başarılı bir kurguyla sunan DUYGULARIN RENGİ, karakterleriyle bütünleşirken her karesinde farklı duygular yaşatmayı da ustalıkla beceriyor. Yan hikâyelerle güçlendirilen ana temada eğelendirici ve düşündürücü anekdotlar bolca yer almakta. Dini inançlarının gücüne sığınıp beyazların baskısına dayanan siyah kadınların dünyasını resmeden yapımda, Kilise’nin birleştiriciliği ve moral gücü genelin içine gizlenmiş mesajlardan. Basında işlerin nasıl yürüdüğünü, köşelerin ne şekilde doldurulduğunu, beyazların kendi dünyalarında bile gruplaştığını, beyaz tenlerin arında ne kara ruhların taşındığını alaycı bir dille vurgulamayı ihmal etmeyen filmde tezatlıklardan doğan gülmece filme kara komedi tadı katmakta. Çocuklarını siyahlarla aynı okula yollamak istemeyen beyazların bebeklerini siyah bakıcı kucağına teslim etmekten çekinmemeleri ya da mikrop kapma korkusuyla aynı tuvaleti kullanmaktan kaçınırken tiksindikleri siyah ellerin pişirdiği yemekleri hiç sorgulamadan(dışkılı pasta gibi) afiyetle yemeleri kibirle gelişen üstünlük kavramının komik dışavurumları… Bu güldüren ayrıntıların ötesinde DUYGULARIN RENGİ, günümüzde de süren renk, köken, din ayrımcılığının ne kadar yüz kızartıcı ve öfkelendirici olduğunu hatırlatan bir tokat!

Güçlünün yasaları bile kendi zorbalığına alet ettiğini, siyasi otoritelerin zorbaların gücüyle beslenip bunu devlet politikası haline getirdiğini gösteren öykü, doğruya ulaşmak için en büyük yardımın duygulardan sağlanabileceğini anlatmakta. İnsanca yaşamak için, insanın insana koyduğu sınırların aşılması gerektiğini hatırlatan DUYGULARIN RENGİ, ezilmişlikten kurtulmanın ancak ‘kimlik farkındalığı’yla mümkün olabileceğini aşılayan; ‘Tek bir fikir değişimi yaratabilir’ diyen ve herkesin kendi hayatının kahramanı olabileceğini işleyen ezeli ve ebedi bir ders!

Anibal Güleroğlu

www.sinemtur.com

 

 

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..