Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '13

 
Kategori
Öykü
 

Dehliz'den Mektuplar -2

Dehliz'den Mektuplar -2
 

yazmak bir anlıkta olsa nefes almak bu dehlizde


Kendi bedbahtlığıma yana yana ışık aradığım bir gün daha. Her zamanki gibi soğuk ve çok karanlık bu dehliz kalbimdeki sevginin sıcaklığıyla ısınmaya çalışıyor bir yandan da bir tutam ışık diye yalvarıyorum…

Bu dehlize düştüğümde cebimde olan kalemimle defterime yazıyorum hiç görmeden yazıp yazamadığımı bilmeden yazıyorum. Belki bir anda olsa unuturum bu derin sessiz soğuk dehlizi.

Şimdi size bu bedbinliğimin neden bu kadar hat safhada olduğunu açıklamaya çalışacağım daha doğrusu yazarken sizinle birlikte ben de öğrenmeye çalışacağım…

Daha yaşım 18 hayatımın yaşamımın en deli çağındayım ama bu delilik bu deli kan yok damarlarımda sanki yılların eskittiği yıprattığı  iki üç çocuk büyütmüş torunları olan bir ihtiyar gibiyim bu yaştan sonra daha ne olacak diye mutsuz gelecekte sadece bir tabut olduğunu bildiği için umutsuz bir ihtiyar gibiyim. Bunu üzerimden atamıyorum her gün hayatı yaşamayı ölümü düşünmeden yapamıyorum sokakta yürürken o ayazda elinde boya sandıkları koşuşturan küçük çocukları görünce bir durgunluk bir hüzün geliyor kalbime neden diyorum neden ? Tüm çocukların hakkı değil midir gezmek tozmak oyunlar oynamak eğlenmek ! yoksa onlar çocuk mu değil? Neden sonra biraz daha ilerleyince bir üst geçitte ya da bir duvar dibinde dilenen insanları görünce büs bütün kaçıyor neşem yine başlıyorum kendi kendime “neden” demeye. Neden diyorum bu insanlar ne yaptı ki paylarına düşen hayat bu olsun kim seçer ki soğukta ayazda sokaklarda dilenmeyi her insandan para istemeyi geri çevrilince de acaba bu gün doyar mıyım diye düşünmeyi.

Hayat bu kadar zorken insan bedbinliği atamıyor üstünden tam attım mutluyum derken bir cinayet haberi televizyonda al işte üzülmeye devam etmek için bir neden daha. İnsanlar nasıl oluyor da bu kadar kötü oluyor bir insanın canını yakmak bu kadar kolay mı sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamak anlam veremiyorum.

Ben bu dehlizde şimdi bunları daha net ve güzel düşünüyorum buraya düşmek belki de bir azaptan çok bir ödül bana baksana kendimle baş başayım. Keşke bir tutamda ışık olsa görsem yazdıklarımı birde biraz daha sıcak olsa ne mutlu bana. Dibi biraz suyla dolu bu dehlizin ayaklarım daha da üşüyor ama nasıl yapayım ne yapayım da kurtulayım buradan bilemiyorum belki de kurtulmak istemiyorum buna daha karar verebilmiş değilim sayın okuyucularım.

Ailem kalbimin sahibi beni bu dehlizde ısıtan tek kaynak örneğin annem babam onlar benim bu hayata gelme sebebim kardeşlerim ve ablam onlar benim yaşama hayata bağlanma sebebim. Beni bu dehlizde ayakta tutan onların sevgisi onlara duyduğum sonsuz sevgi. Ayaklarımın bu suda buruşmamasının bedenimin bu dehlizde soğuktan donmamasının gözlerimin asla karanlığa tamamen alışmamasının nedeni bu sonsuz sevgidir…

Karamsar olmamak elde değil ki bu karanlık dehlizde en çokta neyi özledim biliyor musunuz sevgili okuyucularım, o rengarenk gök kuşağını yağmurdan sonra burnuma gelen o mis toprak kokusunu ben güneşi özledim onu tenimde hissetmeyi. Gerçekten gülmeyi özledim ben gerçek insanlarla gerçekten gülmeyi burada derin kahkahalar atıyorum bağıra bağıra ama benden başka duyan bana sesimin yankısından başka eşlik eden olmadıktan sonra ne fayda. Şimdi bu derin soğuk sesimi duyuramadığım bir dehlizde titrek ellerimle ne yazdığımı dahi görmeden yazdığım bu satırları okuyunca siz bilmem ne diyeceksiniz. Belki gülecek belki de ne saçmalıyor bu çocuk diyeceksiniz size diyeceğim şudur ne saçmaladığımı bulabilirseniz bana da söyleyin gücenmem aksine mutlu olurum…

Değerli okurlarım “hayatta olduğunuz kadar yaşayın, yaşadığınız kadar da İNSAN olun”  bazen bir ayakkabı boyatın bir simit alsın çocuk bazen de bir mendil alın ve o gününü doyurun o dilencinin… saygılarımla

M. Semih KURU

27.03.2013

kullar 

 
Toplam blog
: 75
: 309
Kayıt tarihi
: 26.01.13
 
 

" Terra : Yeni Dünya " kitabı yazarı... Bilim kurgu hayranı ... ..