Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Demokrasi insanı korkutur mu?

Demokrasi insanı korkutur mu?
 

Bu soruya hiç düşünmeden cevap verebilirim:

”Evet korkutur.”

Hani “Körün fili tarifi” derler bir durum vardır ya… Demokrasi denen şey bana aynen öyle geliyor. Herkes, tuttuğu yere göre tarif ediyor.

Ve hatta daha kötüsü, herkes neresi işine geliyorsa, orayı tutuyor ve orayı anlatıyor çevresindekilere!

Hiç unutmam… Yıllar önce… 12 Eylül öncesinde… Günde 8-10 kişinin öldürüldüğü günlerde… Rahmetli Ecevit, “Bizim polisimiz de, İngiliz polisi gibi silah taşımasın” gibi bir laf etmişti her zamanki romantik ve naif yaklaşımı ile. Bırakın yetişkinleri, çocuklar bile gülmüştü merhumun bu sözlerine.

Şimdi bakıyorum da… Çok büyük haksızlık etmişiz rahmetliye… Ecevit’in o zamanki düşüncesi ne kadar anlamsız ve ütopik ise, bugün birçoğumuzun “demokrasi” tanımı da o kadar ütopik!

Hani diyorlar ya… “Trafik suçu bile işlenmeyen Avrupa ülkelerinin yasalarını aynen alıp getirip, ülkemizde uyguluyoruz” diye…

Ne kadar doğru diyorlar.

Şimdi bizim tatlı su demokratları diyecek ki, “Ne yani?... Bizim halkımız demokrasiyi hak etmiyor mu?”

Elbette hak ediyor.

Ama hangi demokrasi?

Önce bu “demokrasi”nin tanımını yapmak gerekmiyor mu?

Uyduruk bir baş ağrısı için bile en iyi doktora görünmek için çabalıyor; bizi eşek tıraşı yapmayacak berber arıyor; tostun içindeki beğenmediğimiz kaşar için büfeci ile tartışıyoruz; kahvede çay isterken “Taze mi?” diye sormayı ihmal etmiyoruz…

Ama… Ya bizi yönetenleri seçerken?... Veya bizi yönetenler seçilirken?...

Emre Kongar’ı bir televizyon programında izlemiştim. “Bilimde demokrasi olmaz. Ne yani?... ‘Yerçekimi var mı?’ diye halka sorsak, halk da ‘Yoktur’ dese, yerçekimi olmayacak mı?” demişti.

Emre Kongar bilim konusunda kesinlikle haklı…

”Toplum” için de aynı şekilde düşünmek gerekmiyor mu?

Toplumun büyüm bir kesiminin “Doğru” dediği gerçekten doğru mu acaba?

Evrensel değerlerleri bir yana bırakalım, toplumdan topluma değişen ahlakî değerlere göre bile yanlış olan birçok şeye toplumun çooook büyük bir kesimi “Doğru” demiyor mu? Eğer bu soruya “Evet. Aynen öyle.” diye yanıt veriyorsak, “demokrasi” kavramını sorgulamamız gerekiyor bence.

Dünyayı bir mezbahaya çeviren Hitler demokratik yollardan iktidara gelmedi mi?

Irak’ı her türlü hukuk kuralını hiçe sayıp işgal eden ve yüzlerce masumu katleden Bush (ve kankası Blair), demokratik yollardan iktidara gelmedi mi?

Hakkında çoook çeşitli suçtan dosyalar açılmış insanlar bugün mecliste bulunuyor ve memleket geleceğini doğrudan ilgilendiren yasa ve kararlar için parmak kaldırıyorsa… “Demokrasi” kavramını çok acil sorgulamak gerekmiyor mu?

Biliyor musunuz?...

Bugün (herhangi bir) ülkeyi yöneten yöneticiler çıksa, “Eyyy halkım… Yarından itibaren, okula gidip gitmemek serbest; isteyen gitsin, isteyen gitmesin… İşe gitmek serbest; işe giden de gitmeyen de maaşını almaya devam edecek… V.s… V.s….” dese ve bu kararlarını halk oyuna sunsa… Çok eminim ki, ezici bir çoğunluk tarafından onaylanır. Bizler de demokratik teamüller gereği bu kararlara uymak zorunda kalırız.

Evet… Bu çok uç bir örnek. Kabul ediyorum. Ama… Bugün “bu demokrasi” sayesinde yaşadıklarımız bu “uç örnekten” ne kadar farklı ki?

Hayatında üniversite görmemiş ve hatta önünden bile geçmemiş “delegeler” tarafından seçilen milletvekili adaylarına oy vermiyor muyuz? Ve bu milletvekilleri, üniversitelerimizin geleceğine karar veren “parmaklarını” gayet rahat kaldırmıyorlar mı?

Hukuku, uluslararası hukuku, uluslararası siyaseti, tarihi hiç bilmeyen ve bizim seçip meclise gönderdiğimiz milletvekillerinin parmakları ülkemizin geleceğine yön vermiyor mu?

Bu mu demokrasi?

Eğer demokrasi buysa…

Bu demokrasi beni korkutuyor.

Ve…

Ben bu demokrasiye inanmıyorum.

Ve…

Tatlı su demokratlarına eeeeen içten saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Onlar bir şekilde dünyalıklarını yapıyorlar “demokrasi” sayesinde.

Allah biz demokrat (!) olmayanlara yardım etsin.

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..