Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '08

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi nedir? 3

Demokrasi 2.500 yıldır tanımlı. Ancak, tarihte demokrasiyi tam gerçekleştirmiş bir toplum kayıtlı değil henüz. Hep az partili demokrasicikler, demokrasisimsiler, düşük yoğunluklu demokrasiler, meşruti monarşiler, ön-demokrasiler, meclislerde temsil edilemeyen yüzlerce toplumsal kesim ve milyarlarca kişi, vd sözkonusu...

Neden böyle?

Çünkü insanlar istemiyor.

Hangileri istemiyor?

Kitle istemiyor, çünkü insan hakları denli, insan yükümlülükleri de var. Binlerce yıldır, büyümeyi reddeden bir çocuk gibi davranan kitle, iktidar seçkinlerine gönüllü kulluğu, altın kafeste evcil kuş olmayı yeğliyor. 100 yılda bir falan, canına tak deyip, ezilmeyi istemediğinde de, tepesine biniveriyorlar. Daha da nadiren gerçekleşen devrimler, şimdiye dek hiç başaramadı veya kalıcı olamadı: 100’e yakın örnekten söz ediyoruz, 2 dünya devrimi de dahil.

İktidar seçkinleri istemiyor, çünkü o zaman insanları sömüremezler. Örneğin, bu kadar dolar milyarderi olamaz. Belki 1-2 tane olabilir, ne de olsa mülkiyet hakkı var ve milyar dolar edebilecek icat çok. Ancak, 1.000 tane olamaz. Onlar da, o kabarık banka hesaplarını, kuzu kuzu kitleye teslim etmezler. Örneğin, Bill Gates’in milyarlarca dolarını hayır işlerine bağışlaması, 35 yıl boyunca, gayet yasadışı yollardan tekelleşip, 1’e satacağı malı, 3’e 5’e satmasını bağışlattırmaz; zaten verdiği zarar, bağışlarından ve olabilecek tüm servetinden daha çok. Bugünkü kapitalizm böyle şir şey: 100 YTL sömürüp ve zarar verip, ancak 1-10 YTL servet yapabiliyorsun; gerisi insanların açlıkları iş ölümleri, sağlıksızlıkları, vd olarak, yani eksi toplamlı bir oyun olarak yaşanıyor.

Bu nedenle demokrasi, yönetilen-yöneten ve kitle-iktidar seçkini ikililiğinin / ikileminin son bulması demektir.

Dikkatinizi çekerim:

Anarşistler, komünistler ve liberaller, birbirinden tümüyle ayrı varsayımlara dayanarak, devletsizliği (veya limit sıfır devleti) savunuyor ama edimleriyle onu daha da güçlendiriyor: Anarşistler suikastleriyle ve adını koydurdukları anarşiyle, komünistler karşı-devrimleşen devrimleriyle, liberaller sıkışınca geri sattıkları KİT’lerle ve yapmadıkları altyapı yatırımlarıyla...

Devletin varlığı, demokrasiye karşıdır, çünkü yöneten-yönetilen ilişkisini, organizasyon şeması olarak (hiyerarşi), koyutları arasına almıştır.

Yanısıra devlet olmasaydı, yazı, matematik, yasa, vd de olmazdı, yani barbarlıkta kalırdık. Yani bir örgürlenme, düzen, sistem gerekli ama nasılını henüz beceremedik.

Tarihte geleneksel olarak uygulanan organizasyon-devlet şemamızı evrimden çarpıtarak devraldık: Hayvanlarda da zulüm, sömürü, hırsızlık, şu bu var.

Ancak biz hayvan değiliz. İnsan olmanın bir farkı olsa gerek. En azından öyle önesürülüyor.

İşte bu fark, devletli ya da devletsiz fiili demokrasiyi kurmak, insanlar veya öte-insanlar için uygulanabilir bir model veya modeller oluşturmaktır.

Açıkçası, 48 yıllık yaşamımda bunu beceremedim. Eldeki örneklerin hepsi negasyon verdi çünkü.

Bu, demokrasi imkansızdır, demek değil. Bu, insan imkansızdır, demek.

Demokrasinin mümkünlüğü için, insanın evrimi gerek: Trans-hüman’a, post-hüman’a, meta-hüman’a... Daha da ötesine...

Yönetilen olmayı reddimin hükmü şudur: Koyun değilim.

Yeterince gücüm ve iktidarım var. Bu durumda, yöneten olmayı reddimin hükmü şudur: Bu koyunlara çoban olmaktansa, onların sucuk olmasını seyretmeyi yeğlerim.

Bense, tao’ma yürür giderim. Ölümden öte yol yok.

Dedim ya: İnsanlar kendinden sorumlu. Entellektüel; onların adına, yerine, için düşünmez.

Her koyun kendi bacağından asılır, demiyorum; insan kendindeki insandan sorumludur ya da insan olma haklarından vazgeçer, diyorum.

Uygulanabilir demokrasi tasarımlarımla da, insan ve neo-entellektüel olma yükümlülüklerimi yerine getiriyorum.

Yoksa, Dünya’daki ve tarihteki savaşlar, katliamlar, cinayetler, sömürüler, eziyetler, vd beni yalnızca güldürüyor artık.

Durum çok açık, uzak kuzenim Küçük İnsan (Homo Minor):

Ya demokrasini kendin kurarsın, ya da ilelebet sucuk olursun; belki sen yağlı bir kemik kapıp, sınıf atlarsan, o zaman senin yerine, çocuğun, torunun sucuk olur: Seçim senin.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..