Demokrasiden tasarruf yapmak..!

Son günlerde gündemimizi yoğun bir şekilde meşgul eden ''bedelli askerlik'' adı verilen para karşılığında askerlik yapmama durumunun detayları R.T.Erdoğan tarafından açıklandı.

Yaş sınırı 30, ücret ise 30 bin TL olarak açıklandı bilindiği üzere.

Tabi detaylar açıklandı tartışılacak konular bitti mi? Hayır.

Çoğu kişinin üstünde durmadığı bir konuya değinmek istiyorum.

Bu ülkeye yıllardır sindirtme politikası ile kendine hareket,karar verme özgürlüğü ve alanı yaratan R.T.Ertoğan ''bedelli askerlik'' konusunda da bunu açık etmiştir aslında. Ülkenin bakanları olarak nitelendirilen,kararları sorgulayacak,düşünüp analiz edecek kişiler nasıl olur da boş kağıtlara imza atarlar anlamak mümkün değil.

Formalite icabı mı bakan bu şahıslar? Madem resmiyette önce bakanlar kurulundan geçmesi gereken bir taslak var neden bu kısım boş kağıda imzalar ile atlanıyor? Yanlış anlamayın bakanlardan çok birşey beklediğimden değil. Teşbihte hata olmaz bu söze sığınarak benzetmemi yapıyorum tabir-i caizse ''it iti ısırmaz''.

Fakat tepki gösterdiğim nokta bakanların bu denli halkı ilgilendiren hatta direkt milyonlarca kişinin muhattabı olan taslağı nasıl olurda öğrenmeden daha bilmedikleri kararın altına imza atarlar? Eğer formalite icabı oradalarsa onlara 'formalite icabı bakanlar'' desek yanlışımız olur mu?

***

Bir diğer konu ise R.T.Erdoğanın tutarsızlığıdır. Daha birkaç ay önce "böyle proje mi olur? Parası olana buyur kullan diyeceksin, parası olmayana o da gitsin yapsın diyeceksin. Bunu adalet terazisine oturtmak zorundasınız'' demesi bunun üzerine bugün kalkıpta sanki iyi birşey yapmış gibi böbürlenmesi ne hadde doğrudur bunun yorumunuda size bırakıyorum.

Bu konuda referandum önerisini sunan CHP'ye Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın açıklamasıda bir hayli ilginçtir ki açıklama şöyle '' Kendin istiyorsun, iktidar partisi istiyor neden referanduma gideceksin? Boşuna zaman kaybı, boşuna masraf değil mi?''

Bu söz 10 sayfalık bir yazı için muhteşem bir konu aslında fakat o kadar uzatmaya ne imkanım var ne de söylediğim sözler her kitleye hitap etmez bu yüzden daha yüzeysel geçeceğim.

''Masraf'' yaptıkları yerlerin parasını ödeyen biz halk değil miyiz? Referandum halk için yapılmaz mı? Kendi paramızla ödediğimiz vergilerle referandum yapacak kadar mı ,bunun hesabı yapılacak kadar mı ekonomimiz kötü? Eğer biryerlerden tasarruf yapılması gerekiyorsa o yer demokrasi olmamalı.

Ayrıca bu ülke de bir çok parti vardır. Sadece iktidarın ve anamuhalefetin isteğiyle kararlar alınmamalı. 100 kişinin olduğu bir yerde yapılan işten 1 kişi memnun değilse orada tam olarak demokrasi var diyemeyiz. 70 milyonluk bir ülkede elbette herkesi memnun etmek mümkün olmamakla birlikte en azından referandum ile halkın kendi kararını kendisi alması gerekir diye düşünüyorum.

 ***

Tabi önemli bir konuda halkın düşüncesi. Elbette her düşüncenin iyi ve ya kötü bir kitlesi vardır. Referandum olmadan çoğunluk bunu veya şunu istiyor diyemeyiz. Referanduma paramız yetmiyorsa(!) demokrasiden tasarruf yapılıyorsa, bu kararı alanların şapkalarını önüne koyup düşünmeleri gerekir.

Kürt açılımında ki hassasiyetiyle hemen açılımın ismini değiştirerek tepkiyi önlemeye çalışan AKP iktidarından bu konuda aynı çabayı göremiyoruz.

Bedelli askerlik derken? En büyük bedeli askere gidenler,gazi olarak,ailelerini yalnız bırakarak, sevdiklerinden ayrı kalarak,geceleri soğukta nöbet tutarak hatta dağın başında aç kalarak en önemlisi de şehit olarak ödemiyorlar mı? ''Bedelli askerlik'' tanımını ''Paralı askerlik'' olarak değiştirilmesi taraftarıyım.Tabi bu da gündemimize gelmeyen ayrı önemli bir konu..

Saygılarımla

Hüseyin Kaya / İstanbul