Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasimizde İsmet İnönü gerçeği

DEMOKRASİMİZDE İSMET İNÖNÜ GERÇEĞİ

Eğitim reformuyla ilgili sokaklarda ve mecliste kavgalar olurken, nereden çıktı Sayın İnönü gerçeği diyebilirsiniz. Eğitimde sistem kadar önemli olan, uygulanan eğitimin niteliği ve öğretmenin sınıf içi aktiveleridir. Daha da önemlisi, enformasyon ve teknoloji çağının gereklerinden yararlanabilmektir. Çocukların okulda öğrendikleri bu süreçle çeliştiği sürece, sadece sınıf geçmek için öğrenilen bilgi olmaktan öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Kişinin gelişmesinde çevre denilen olgu evrenselleşmiştir. Sanal ortamın yarattığı sosyalleşme öğeleri, kitleleri daha çok etkilemektedir.

Eğitim reformu kadar önemli olan bir sorunda, dış politikada yaşananların karmaşıklığıdır. Bu karmaşıklığı demokrasi bilincimizle aşmak zorundayız. Demokrasi bilinci denilince de, Sayın İsmet İnönü gerçeğini duyguların esiri olmadan iyi yorumlamak gerektiği inancındayım.

Tarihi olaylara, bugünün penceresinden bakıldığında eleştirilecek çok yön buluna bilinir. Yanıldığımız nokta, kararları etkileyen bilgi akışının hangi düzeyde olduğudur. Kararlar, olaylarla ilgili bilgi yumağının büyüklüğüne, evrensel değerlerin ortaya koyduğu kurallara bağlıdır. Devletlerin sosyal ve hukuki düzenlerini, bu değerler sistemlerinin belirlediği gerçeği unutulmamalıdır.

Çok gerilere gitmeye gerek yoktur. 30-40 yıl önce devletlerin sosyal, ekonomik ve hukuk düzenlerinde bu kadar çeşitlilik olmadığı gibi, açık toplum sistemleriyle örtüşmeyen değerlerle yönetildiklerini söyleyebiliriz. Evrensel hukuk kuralları ile de, bu değerlerin sosyal yaşamı biçimlendirmesinin önüne geçilmesine çalışılmaktadır.

Çağımızda yaşanan olaylara bakılınca, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının öngörülerinin önemi daha da anlam kazandığı görülmektedir. Savaşarak ülkeyi işgalden kurtarabilmek ayrı şey, devlet olabilmek ayrı şeylerdir. Orta doğuda yaşanan Arap Baharı hareketleri, 80-90 yıl önce ülkemizde yaşanan olayların önemini ortaya çıkarmaktadır.

O yıllarda devlet olabilmenin alt yapısını oluşturan sosyal ve hukuksal düzenlemeler, bugün ulaştığımız demokrasinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Münferit olayların niteliklerine bakmadan o dönemin uygulamalarını eleştirmek, bugün ulaşılan demokratik değerlerin anlamını kavrayamamaktan geçmektedir. Şıhların yönettiği devletlerde, modern yaşamın izlerine rastlamak mümkün olabilir mi? Bu devletlerde bir tane kadını yönetimde görebiliyor muyuz? Kadınların araba kullanmaları bile yasak. Otoriter ya da teokratik bir yönetim anlayışı ile yönetilmektedir.

Türk Devletinin kuruluş yıllarında, çağdaş demokrasi anlayışı ile yönetilen ülkeler bile yoktu. Rönesans’ı gerçekleştirmiş olan Avrupa da bile, birçok ülke diktatör rejimlerle yönetilmekte idi. İtalya da Benito Mussolini, Almanya da Adol Hitler İspanya da Francisco Franco, Rusya da Josef Stalin gibi diktatörlerin insanlığı karanlıklara nasıl sürüklendiği görülmüştür. 1938-1945 yılları arasında insanlığın en dramatik savaşı olan ikinci dünya savaşı yaşanmış, binlerce insan ölmüştür. Ülkemiz bu maceradan,  uygulanan siyaset sayesinde kurtulurken, çoğulcu demokrasiye geçiş ile ilgili adımlar atılmıştır.

Cumhuriyet devrimleri, ülkemizde çağdaşlığı ve demokrasiyi öğreten bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bu öğreti, yöneten ve yönetilenleri etkileyerek ülkede bir demokrasi bilincin oluşmasına neden olduğu açıkça ortadadır. Bugün ülkemiz çevremizdeki ülkelerden farklı bir konumda ise, temeli çağdaş değerlerle örtüşen devrim süreçlerinin sonuçlarıdır.

Geleceğin öngörülerini kavrayamayan liderlerle demokratik yaşama geçmek mümkün olabilir mi? Sayın İsmet İnönü'nün önemli bir lider oluşu burada ortaya çıkmaktadır. Demokrasiye inanmamış, Kindar ve hırslı bir lider olsaydı, çok partili yaşama geçerek iktidarı başkalarına teslim eder miydi?

Sayın İnönü'nün, bilgi ve deneyimi ile demokrasiye olan inancının yüceliği, Türk toplumunun bugün geldiği aşamada rolü büyüktür. 1960 İhtilalini yapanların karşısında, Türkiye de çoğulcu demokrasiye geçişi sağlayan bir lider bulunuyordu. Onun varlığı, parlamenter yaşama geçiş sürecini hızlandırmıştır diyebiliriz. Talat Aydemirin İhtilal hareketlerini önlemedeki becerileri olmasaydı, bugün tartıştığımız demokrasimizin varlığı bile söz konusu olmayabilirdi.

Sonraki yıllarda yaşanan darbelerin yönetimlerinin uzun süreli olamamasının nedenlerinden en önemlisinin, halkımızın parlamenter demokrasiden kazandığı bilincidir. 

Tekrarlayacak olursak, devleti kuran kadronun cumhuriyetimizin değerlerini oluşturan devrimleri gerçekleştirmemiş olsalardı, bugün ulaşılan toplumsal bilince sahip olmamız mümkün olamayacaktı. Çağdaş demokrasinin ilkelerinden uzak devletlerin bugün yaşadıkları rezillikler ve katliamlar ortadadır. Tarihle yüzleşeceğiz diyerek aşiret ve kabile devletlerin değerlerini demokrasi olarak sunmaya çalışanların dikkatine sunulur.

1.04.2012

 
Toplam blog
: 97
: 463
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1944 yılında Arapgir'de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Arapgir'de, lise öğrenimini Ankara Gazi Li..