Demokrasiye Vuruşlar

     İktidara oynamak ya da iktidarı ele geçirmek ya da iktidarda kalmak...  Öyle çetrefilli yola girdi ki siyaset sahnesinde konuşulanlar sürekli kafa karıştırıyor.

    Ne demektir  - benim babam senin babanı döver-  gibi karşı tarafı hasım  ortamına sürüklemek?

    Hain demek,
    Namert demek,
    Alçak demek,
    Şerefsiz demek,
     Kavgada bile ağza alınmayacak kelimeleri rakip siyasetçiye reva görmek olgunlaşmamış bir insan profilinin açığa çıkması ya da ilkel bir güç gösterisi midir? Ve tarafların aldığı milyonlarca oy sahiplerinin bu yakıştırmalara ortak olması mıdır?

     -Ben seksen bir milyonu kucaklamak istiyorum- derken o kucaklama makamına gelirken değersiz gördüğün insanlar ve siyasi temsilcilerinin gözlerinin içine bakarak mahcubiyet duygusunu taşımak kime yakışabilir ki...

       Bu çirkin yakıştırmalara muhatap olanların iktidara geldiğini farz edersek sizin söylemlerinizin karşılığının bir anlamı milletin gözünde de kalbinde de yer bulabilmesi biraz düşündürücü olacaktır.

      Tarif edilen konumdakiler  için :
       Hak denen bir şey olmalı,
       Adalet denen bir şey olmalı.

       Nitekim:
      Şikayet,
      Savcı,
      Hakim,
      Karar. Kısacası devletin hukuku devreye girmeli.
      Sonuçta demokrasiye bu şekilde vurmak, bu tarzı demokratik hak sanmak devleti de milleti de bir yere götürmez.

       İtişip kakışarak olmuyor bu işler.

      Neden demokraside yavaş yol alıyoruz? Neden şikayetlere bizler yerine demokrasi kurban veriliyor?

     Asıl soru ve cevabının arandığı şey:  Var olan bir demokrasiyi neyin uğruna gözden çıkarmak durumuna itildiğimizdir.