Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Deniz kumundan kaleler

Deniz kumundan kaleler
 

KUMDAN KALELER (RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR)


Çocukluğumda, yakınlarda yapılan inşaatlardan deniz kabukları topladığımı hatırlıyorum. İşçiler, çıtaların arasına gerdikleri tele attıkları kumu eleyerek, denizden gelen kabukları ayırırdı.

Her yeni inşaat yeni deniz kabukları arayışı içinde kumları eşelememize tırnaklarımızın arasında kumlar, üstümüz başımız kirlenmiş şekilde eve deniz kabuklarını yıkayıp temizlemeye gelirdik

Sonu aynı biten bir hikayenin kahramanları olan kabuklar ertesi gün annelerimiz tarafından camdan atılsa da sokaktan geri toplamayı da unutmazdık.

Ali Ağaoğlu’nun yaptığı açıklamayı ilk okuduğumda, çocukluğumun keyifle karıştırdığım deniz kumlarının hayatlara mal olan binalar olduğu gerçeği ile yüz yüze geldim.

Deniz kumu ve evler. Deniz kumu ve kaleler.

Sahiller düştü aklıma çocukluğumdan. Maltepe Plajı. Kumdan yaptığımız kaleler. Dalgaların yaptığımız kaleleri götürürken yaşadığımız hayal kırıklığı.

Oğlumun söylediklerini hatırladım sonra “Kumdan kale yaparken su gerekli. Su kumu sıkıştırıyor.” Su kuruyunca da kaleler devriliyordu oysa.

Birkaç gün önce belki de Türkiye’nin en önemli müteahhiti tarafından yapılan evlerde oturmanın keyfini süren nice insan bu açıklamanın ardından, yaşadığı binaya olan güven ve sıcaklığını yitirebilir sanırım.

Tıpkı çocukluğumda kumundan deniz kabuğu ayıkladığımız, hatta yeni yapılmaya başlayan inşaatlara gelen kumlarla yeni keyifler peşinde koştuğumuz binaların depremde yaşayacağı yıkım gibi.

Hatırlamaya çalışıyorum. Sanırım büyüdüğüm ev ve komşu binaların hemen hepsi aynı şekilde yapılmıştı.

Kabus, kime gidip anlatmalıyım. Yahut, çocukluğumuzu birlikte geçirdiğim ve birlikte kumlardan deniz kabuğu topladığım arkadaşlarımı organize etsem de binalarda oturanlara anlatsak mı?

Yok, bunun bir çözüm olması düşünülemez. O kadar insanı nereye ve nasıl taşıyacağız?

Evlerini müteahhite versek, depreme dayanıklı yeni binalarda oturma şansları olsa ne güzel olurdu.

Kumdan kaleler gibi yıkılacağını bildiğim konutların sevdiklerime mezar olabileceği korkusundan kurtulamıyorum.

Dün Ali’ye söylediğim gibi evimiz depreme dayanıklı, yani deprem yönetmeliğine uygun yapılmış.

Ya, gerisi.

Diğer evler ne olacak? O evlerde sönecek hayatların bedelini kim ödeyecek?

O canların sahipleri bunları bilse, kumdan kalelerde yaşamaya devam etmeyi seçer mi?

Yaptım, yapıldı, yapılırdı. Bu söylemlerin yeterli olmadığını düşünüyorum. Kimse kusura bakmasın.

1940’lı yıllardan bu yana var olan depreme ilişkin yapı yönetmeliklerinin dikkate alınmaması ve deniz kumuyla dirençsiz demirle yapılan yapıların varlığını itiraf etmek işi çözemiyor düşüncesindeyim.

Ne demeli?

Sağlıkla ve mutlu kalın 02/11/2011

Gülay Mustafaoğlu 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..