Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Denizli golü bulunca öyle kapanıyor ki Ferguson bile çözemiyor.

Denizli golü bulunca öyle kapanıyor ki Ferguson bile çözemiyor.
 

Manchester gruptan çıkmayı garantilediği için altı yedi genç oyuncu ile sahaya çıktığından bu maçın Beşiktaş’la ilgili kritiğinin ne kadar anlamlı olacağını kestirmekte zorlanıyorum. Ancak İngiliz ekibi işini çok ciddiye alıp, disiplinle mücadele ettiğinden bizim de yorumlarımızı aynı şekilde yapmaya sanki zorladı.

Beşiktaş’ın kadrosu nihayet oturdu. Oturmakla kalmadı çok da iyi oynamaya başladı. Bir kere kusursuz bir defans yapıyor. Rakibe neredeyse hiç boşluk bırakmıyor. Birbiri ile oynamaya alışan futbolcular zaman içinde birbirlerini de tamamlamaya başladılar. Aynı dili konuşuyorlar artık.

Mustafa Denizli de ister istemez riske girip fantezi kadrolar çıkaramıyor; çünkü artık ezberlemeye başladığımız bu kadro Mustafa Denizli’nin kafasındaki kurguların önüne geçmiş durumda.

Doğrusu da buydu zaten. Mustafa Denizli de bir şey öğrenecek; 60 yaşında da olsa.

İngiltere’de eksik de olsa Manchester’ı yenmek çok önemli bir başarıdır.

Beşiktaş’ın son iki Trabzonspor ve Fenerbahçe maçlarının sentezi gibiydi. İyi bir defans kurgusuyla oynadılar, İngiliz takımı bu defansın içine sızmakta çok güçlük çekti. Ara paslar, çekilen şutlar kalabalık defansa çarptı, kaleye bir türlü gidemedi. Demek ki Beşiktaş futbolun bu tarafını çok iyi öğrenmiş durumda. Mustafa Denizli’nin kendisi defans yapmanın çok kolay bir şey olduğunu iddia etse de ben aynı fikirde değilim. Beşiktaş defansının Türkiye’de başka hiçbir takımın yapmadığı bir şeyi başardığını hemen burada söyleyebiliriz. Sivok’un yokluğunda oynadığı zaman dilimine kadar Toraman da çok iyiydi. Fakat Ferrari bambaşka bir top oynadı. Obertan, İbrahim Üzülmezi çok zorladıysa da son hamleyi bir türlü gerçekleştiremedi. Owen gibi bir oyucunun ayağına top bile değmedi.

Beşiktaş bu maçta zaman zaman altı kiminde de yedi oyuncu ile kademeli, ve çizgi halinde defans yaptı. Hücuma çıkarken de kenarda kalan oyuncuların kanatlara geçtiğini gözlemledik.

Yani Beşiktaş sanki bu maçta 6-2-1-1’e yakın bir şablonla oynadı. Hücuma çıkarken de 4-2-3-1’e döndü.

Fenerbahçe derbisini kazandıran Rus Ruleti’nde rakibini yere indiren Fink’in İnönü’dekinden çok daha uygun ve kaleye yakın pozisyonda topu direğe nişanlaması da ilginç bir görüntüydü.

Beşiktaş’ın atak organizasyonun neredeyse sıfır olan bir maç izledik aynı zamanda. Tello’nun attığı golün çalışılmış olduğunu iddia etmek mümkün mü? Hani İbrahim Üzülmez’in “salladım gitti Fink’in ayağına asist oldu” itirafı var ya; bu da “vurdum gol oldu” tarzı bir şuttu.

Manchester otuza yakın şut çekmiş; Beşiktaş yanılmıyorsam 6 tane…

Topla oynama oranlarında da %37’ye %63 gibi İngiliz ekibinin ezici bir üstünlüğü var.

Rüştü 9 kurtarış yaparken Foster sadece 1 kere topu kalesinden çıkarmış.

Bu sayılar Beşiktaş’ın hücum yapamadığını, beceremediğini gösteriyor. Mustafa Denizli 20 yıl önce izlediğimiz İtalya milli takımı gibi oynatıyor Beşiktaş’ı. Hele gol buldu mu, bu maçta olduğu gibi, üzerine bir yatıyor ki, Alex Ferguson bile çıkaramıyor.

Manchester'ın gol sorunu var.

Yalnız şu istatistiki bilgiyi vermemiz de gerekiyor; bu Manchester United ligde henüz 26 gol atmış durumda. Neden henüz diyorum, lig lideri Chelsea 33, üçüncü Arsenal 36 gole ulaşmışlar. Hatta ligin 7.si Liverpool bile 29 olmuş. Yani Manchester, Ronaldo gittikten sonra sanki biraz gol sorunu yaşıyor gibi...

Alex Ferguson’un da hatalarından ders almadığını görüyoruz. Çok değil beş yıl önce Kadıköy’de böyle benzer bir kadroyla sahaya çıkmış ve Tuncay Şanlı’nın üç golüyle Fenerbahçe’ye boyun eğmişti. O maçı canlı izlemiş, Ferguson’un kenarda hop oturup, hop kalkarak nasıl sinirlendiğini görmüştüm. Bugün de benzer agresiflik içine girdi. Kalecisini bile son dakikada Beşiktaş ceza sahasına gönderdi ki Manchester United gibi bir takıma bu görüntü yakışmadı. Hatta biraz da komik oldu. Eğer kazanmak düşüncesindeyse, kaybetmek istemiyorduysa doğru düzgün, adam gibi kadro ile sahaya çıkardı ve işini yapardı. Rakibi küçümsemeye çalışmanın cezasını iki Türk takımının vermesi de ilginç bir tekerrür oldu.

Girişte yazdığım gibi bu maçın ne kadar ölçü olduğu tartışılır. Bu kadar eksik ve genç oyuncusuna rağmen Beşiktaş’ın sahada top yapamaması, hücuma çıkamaması, sadece iyi defansla ayakta kalması oyunu hala tek taraflı oynuyor olduğunun tipik göstergesi gibiydi.

Kazanan her zaman haklıdır kuralı yine işleyecektir.

Tarih yıllar sonra bu sonucun yanına “ama Manchester eksik ve genç bir kadro ile çıktı” yazmayacak. Beşiktaş 1-0 yendi diyecek.

Yıldızın parladığı zamanı yaşıyoruz ki o yıldız Mustafa Denizli’dir. 2009 yılı ona bir iki ay dışında çok iyi şeyler yaşattı. Yılı kapatırken tekrar zirveye çıktı. Çok eleştirdim; haftalardır onunla ilgili şeyler yazıp çiziyorum. Önemli bir kısmında haklı olduğumu da biliyorum ancak öyle ya da böyle kazanıyor. Kazanınca da ne yaparsa yapsın doğruları konuşuluyor. Futbol böyle bir şey.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..