Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '10

 
Kategori
Eğitim
 

Depremin hatırlatttıkları

Depremin hatırlatttıkları
 

Elazığ’ın Karakoçan beldesine bağlı bazı köyler 6 şiddetinde bir depremden yıkıldı. 50ye yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş, çok sayıda vatandaşımız da yaralanmıştır. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

Daha 10 yıl önce Marmara bölgesinde deprem olmuş, binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmişti Bu depremler incelendiğinde can kaybının fazla olmasındaki en önemli sebep binaların depreme dayanıklı olmayışıdır. Yıkılan binaların çoğu tek katlı ve iki katlı olmasına rağmen can kaybı oldu. Denildi ki “Binaların çoğunluğu kerpiç yapı haliyle hemen yıkıldı” Burada gözden kaçan ve kabul etmek istemediğimiz bir husus var. Yıkılmaya sebep binaların kerpiç yapı olması değil. Yıkılmaya sebep binaların YAPI TEKNİĞİNE UYGUN yapılmamış olmasıdır. Yapıda kullanılan malzeme kerpiç olmasına rağmen 200 yıldır yıkılmayan binalarımız var ülkemizde… Konuyu biraz açayım. Cumhuriyetin kuruluşundan 8 yıl sonra 1931 yılında Ankara Yapı Usta Okulu ( Yapı Sanat Enstitüsü – Yapı Meslek Lisesi) açıldı. Bu okulların sayısı 1960 yılına kadar 7 ye çıkarıldı. Yani Türkiye’nin 7 bölgesinde 7 okul açıldı. Bu okulların açılmasındaki amaç sağlıksız ve tekniğine uygun yapılmayan binaların tekniğe uygun hale getirilmesi ve yeni yapılacaklarında sağlam yapılması için yeterli teknik insan gücünün oluşturulması idi. Bugün Türkiye genelinde Endüstri Meslek Liseleri bünyesinde yüzden fazla yapı bölümü var. Her yıl 3000’ e yakın öğrenci mezun oluyor. Mezunların % 90’ı işsiz ve bizim binalarımızın da % 90’ ı çürük. Binalarda çalışan ustaların % 95 ten fazlasının ustalık ve kalfalık belgesi yok. Çıraklık eğitimi veren Mesleki Eğitim Merkezlerinin inşaat bölümü 24 yıldır öğrenci bulamıyor. İnşaat ustaları eğitilerek değil deneme yanılma yoluyla vatandaşın binasında ustalık öğrenmeye çalışıyor. Bu çarpıklığı gidermek için ne seçilmişler ne de atanmışlar bir gayret içinde. Manzarayı hep seyrediyoruz. İnsanlarımıza balık tutmayı değil sadece yemeyi öğretiyoruz. Kısacası Atatürk’ün ölümünden sonra izindeyiz dedik mesleki ve teknik eğitimi, bilhassa inşaat ustası yetiştirme mekanizmasını tatil ettik. Bakalım ne zaman izinden veya tatilden döneriz. Mesleki ve Teknik Eğitim konusunda 40 yıldan fazla bir tecrübem var. Bu mesleğin öğretmenliğini, okul yöneticiliğini, Milli Eğitim Bakanlığı merkezinde çeşitli görevlerini, ders kitabı yazarlığını, program ve mevzuat uzmanlığını yaptım. Ayrıca konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinde 40 yıldan fazla bir süredir görevlerim var. Kırk yıldır cevabını alamadığım şu soruyu yeniden soruyorum. “Neden son 60 yıldır inşaat sektörünün bel kemiği olan usta ve teknisyen yetiştiren kurumları geliştireceğimiz yerde hep kapatıyoruz veya değiştiriyoruz?” “Neden 3308 sayılı kanunu uygularken inşaat ustaları için -<ı>ustalık belgesi olmayan çalışamaz- kuralını koymuyoruz?“ “Kapatma veya değiştirme hastalığından ne zaman kurtulacağız? “ Özetle diyorum ki Meslek Liselerimizde iyi eğitim yapılmadığı, gerekli deprem tedbirlerinin alınmadığı, yeterli ve doğru denetlemenin yapılmadığı sürece her depremde can kaybı mümkündür. Binalarımızı YAPI TEKNİĞİ konusunda İleri ülkelerini standartlarına getirmediğimiz, yapıda çalışacak kişilere gerekli eğitimi vermediğimiz sürece de daha çok canlar yanar. Etkili ve yetkili kişilerin daha duyarlı olacağını, meslek liselerine önem vereceğini ümit ediyorum.
 
Toplam blog
: 27
: 2227
Kayıt tarihi
: 30.09.09
 
 

1948 Isparta-Senirkent doğumluyum. Teknik Öğretmenim. Uzun yıllar öğretmenlik, idarecilik yaptım. Ba..