Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '08

 
Kategori
Futbol
 

Derbi mi? derby mi?

Güzel bir akşam olacağı kesindi.. Yağmur şiddetini artırırken tv ekranından görebildiğim bunun seyirciyi de, sahadaki futbolcuları da etkilemediğiydi.. Sonra maç başladı, oynandı, goller atıldı, sahaya toplar atıldı, Cisse atıldı, kahvelerde çığlıklar atıldı ve maç bitti.. FB :2 - BJK :1...
Konuya ait bir sürü teknik analiz okuyacağız bugünkü gazetelerde, spor programlarında.. Denizli eleştirilecek, hakeme "doğru karar verdi" diyecek Toroğlu.. Onun sözlerini dinleyen Çakar ise, "hakem Beşiktaş'ı ince ince doğradı!" diyecek, sırf Toroğlu'na inat. Ya da o laf İ.Melih Gökçek'e ait olduğu için başka kelimeler bulacak.. Demirören çıkacak, "teknik direktörümüzün arkasındayız!" diyecek.. En tehlikeli demeç bence bu olacak.. Allah korusun, biz böyle arkada durmaların sonunu hiç iyi görmedik de bugüne değin.. Celal Kolot gazetecileri telefonla arayıp, "ben zaten hiç istememiştim Denizli'yi!" diyecek.. Kimse de sormayacak, "sen zaten yönetimde bile değilsin, sana ne ki?" diye.. Maksat gazetede yazılacak haber olsun.. Pancu'lu maç hatırlatılacak, Koray Avcı demeç verecek; "Aha da beni gönderenler kimlerle sahaya çıkıldığına baksın da utansın!" diyecek..
Sergen ganyan bayii'nden elindeki ayçekirdeği torbasıyla çıkıp, Denizli'nin hem taktiğini, hem kadro seçimini övecek.. Cisse'yi tribünlerin önüne, aslanların önüne atılan gladyatör misali, atıverecek.. (bunu Sergen'in yazısını okuduktan sonra yazdım, yani, o kadar da müneccim değilim!)
Hani Türkiye'nin "en hücumcu" hocasıydı Denizli? Hani "%51 biz yeneriz!"di? Hani "hep hücum ederiz, bir yersek, iki atarız, iki yersek, üç atarız"dı? Rüştü'nün önünde Gökhan Zan diye bir kazma, İ.Toraman gibi bir sıçrama özürlü (Selçuk o boyla üstünden kafayla gol atınca hiç utanmamış mıdır acaba?), Zapo gibi bir yalnız adam, İ.Üzülmez gibi bir bal yapmayan arı misali boşa gidip gelen yol işcisi dört kişi bir tek Guiza'nın "küçük Emrah" bakışlarından akan masumiyeti izlemek üzere sahaya çıkarılmış..
Tamam, girdiğimiz her gol pozisyonunun gol olmasını beklemiyoruz, ama, esas olan, "gol pozisyonuna kim girecek?" Tello sakatsa, yanında niye oturuyor? Bırak, adam bir hafta sonunda da karısı ve çocuğuyla evinde ayağını uzatıp maç seyretsin! Delgado'nun Beşiktaş'a geldiği günden beri aldığı, bırakın aldığını, katkı koyduğu bir "derby" oldu mu? O kadar parayı bana verseler ben de o kadar koşabilirim sahada.. (Bu arada, yaşım 52, kilom 120 oldu.. Biraz önceki önerimi lütfen latife olarak kabul edin.. Sahada kalırım allah etmesin!) Holosko ile Bobo ilk 11'e çıkamayacak kadar yetersizlerse, bu kadar talipleri varmış, verin üç'e, beş'e bakmayıp, adamlar gittikleri takımda belki futbol oynama imkanı bulurlar.. Batuhan geçen sene "kahraman yapmeycen, kahraman olcen!" haltını işledi, ama, boy uzun, yaş küçük, affa girer, o niye kadro dışı? Serdar Özkan geçen hafta maç kazandırdı da, biz mi görmedik? O nereden çıktı?
Tam 20 dakika ısınan bir adamın oyuna girdiğinde dermanı kalır mı yahu?! Bırak dermanı, canı çekmez topa dürtmeyi.. Bobo böyle giderse futbolu unutacak.. "Hakem Cisse'ye iki sarı kart gösterdi.. Birincisi hiç olmazmış.." Yahu, bırakın allahaşkına, göstermeseydi bu sefer de "Cisse'ye aynı hareketi iki kez yaptı, bir sarı kart gösterdi!" derdiniz!! Asıl siz, göstermediği kartlara bakın.. Lugano'nun efeliklerini görmeyen Gezer, Cisse'yi iki defa görmüş, çok mu?
Bu maç bitti, daha çok Beşiktaş Fener maçı, Beşiktaş Galatasaray maçları oynanır... Cisse maçtan sonra ne demiş; "hakem 'Fenerbahçe ligden kopmasın' istedi" demiş.. Galiba en doğru laf bu.. Bir ilave yapayım; sadece hakem değil, Mustafa Denizli de istemedi...
Geçmiş olsun Beşiktaşlı kardeşlerim.. Biz bunlara alışkınız.. Ucuz ama, her zaman geçer bir sloganla bitirelim bu ilk yazımızı; "bu maç geride kaldı, önümüzdeki maçlara bakacağız!" Hadi hayırlı derby'ler!

 
Toplam blog
: 22
: 1234
Kayıt tarihi
: 11.10.08
 
 

Ankara'lıyım. 2 çocuk babasıyım. Evliyim tabii ki.. Bir "Ankara aşığı" diyebilirsiniz bana. Beşiktaş..