- Kategori
- Siyaset
Devlet Denen Aygıtla Yeni Tanışmak Zorunda Kalanlara İthaf Olunur
- Dün akşam Taksim’e yapılan polis müdahalesini televizyon ekranlarından izlerken, son onbeş günde karşıma ne kadarda çok yazı konusunun çıktığını düşündüm. Hemen her olay bir yazının konusuydu.
- Başbakan’ın hafta sonundan beri yaptığı konuşmalar…
- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuşması
- İstanbul Valisinin konuşması…
- Polisin sabah erkenden mizansen kurgu üzerinden başlatmış olduğu müdahale…
- Hafta içi hükümet sözcüleri ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları…
- Ve tabii ki beşinci vitesle duvara toslamış olan anlı şanlı ana akım medyamız…
- Evet… Başbakan böyle bir müdahalenin sinyallerini Fas’ta “Cumhurbaşkanı hangi mesajı almış?” diyerek ironik şekilde tavrını ortaya koyarak vermişti.
- Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla yapmış olduğumuz konuşmada da aynı sonuca ulaşmıştık. “Devlet sert bir şekilde müdahale edecek” noktasında birleşmiştik. Hatta ben, gün dahi vermiş ve muhtemelen polisin Pazartesi günü itibariyle müdahalede bulunacağını söylemiştim. Müdahale bir gün rötarla yapıldı. O bildik mizansen tavırlar eşliğinde.
- Pazartesi gecesi televizyonları izlerken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarına denk geldim…
- Ana başlıklar halinde şunları söylemişti Bülent Arınç;
- “Çarşı grubu bu gün itibariyle eylemlerden çekildiğini açıkladı.”
- “Gezi Parkı eylemlerinde muhatabın kim olduğu belli değil.”
- “Çarşamba günü saat 16.00’da eylemci temsilcileriyle Başbakan bir görüşme yapacak.”
- Ve ilaveten, direniş eylemine “kılçık” atmaya yönelik başka başka söylemler.
- Salı sabahı, yani 11.06.2013 gününün sabahında polis müdahalesi başlamıştı. O bildik devlet refleksleriyle… Kurgu olduğu her halinden belli olan müdahalede, ana akım medyamızda durması gerektiği yerin ne olması gerektiğine çoktan karar vermişti. Durduğu yerden üretmiş olduğu yeni söylemi, “Marjinal Gruplar” edebiyatıydı.
- Bir radyo kanalı, “Polis marjinal gruplarla çatışıyor” şeklinde özetlenebilecek ve devleti vatandaşa şirin gösterecek her türlü terminolojiyi kullanarak yayınını yapıyordu.
- Sabah erkenden başlayan polis müdahalesinin gün boyu hatta gece boyunca devam edeceği belliydi. Özellikle mesai bitiminden sonra esas devlet dediğimiz aygıt kendisini daha net bir şekilde gösterecekti.
- Nitekim polis müdahaleye başladığında İstanbul Valisi Mutlu, müdahaleye kamuoyunu etki altına alacak konuşmasıyla eşlik ediyordu. Vali Mutlu’nun konuşması da ana akım medyanın başucu programı olarak vatandaşa servis ediliyordu.
- Yani devlet dediğimiz aygıt, günler öncesinden müdahalenin gerekçelerine kılıf aramış, gerekli kılıfı mizansende olsa tespit etmiş ve uygulamaya sokarak, demokratik bir direniş hareketini halk nezdinde itibarsız hale getirerek kısmen de olsa istediği hedefe ulaşmıştı.
- Gelişmeler ve olanlar sürpriz mi?
- Hayır, sürpriz değil.
- Bu ülkede yaşıyorsanız ve hele hele hayatınızın son otuz yılına damgasını vurmuş olan Kürt Sorunu hadisesini yakından izlemek ve anlamak gibi bir derdiniz varsa, “Devlet aygıtı” dediğimiz yapının hangi politik yöntemler ekseninde bu türden toplumsal tepki eylemlerini bertaraf edeceğini de rahatlıkla kestirebilirsiniz.
- Güneydoğu’da yaşanan bir eylemde, kendisine mikrofonu tutan muhabire on yaşındaki çocuğun sorduğu soru, “Türk basınından mısın?” diye olduğunu buraya not edelim. Aldığı cevap, “Evet” olunca, on yaşındaki çocuğun yüzünü dönüp gitmesi anlamak isteyene çok şeyler anlatan bir olaydır.
- Demem o ki bu ülkenin batısında yaşayan halk, bu basının ne mal olduğunu, devlet aygıtının ne mal olduğunu yeni yeni öğrenirken, Kürt coğrafyasında on yaşındaki çocuklar bu basının ve devlet aygıtının ne mal olduğunu doğduğu andan itibaren öğrenmeye başlıyor.
- Toplam blog
- : 1509
- : 1145
- Kayıt tarihi
- : 07.08.07
Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..