Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '09

 
Kategori
Dünya
 

Devlet Olmak

Devlet Olmak
 

Bir Devletin Devlet olabilmesi için çeşitli ana unsurlara sahip olması gerekmektedir. Bu unsurlar tamamlandıktan sonra kaba taslak bir devlet var diyebiliriz.

Devlet;

<ı>“Ülke<ı> adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir”

Devletin Ana unsurları;

    İnsan unsuru: Halk ya da millet unsuru olarak da adlandırılabilir. Belirli bir alanda birlikte yaşayan ve çeşitli bağlarla ortak yaşama iradesi gösteren insan topluluğudur. Bir devleti oluşturacak insanların sayısı hakkında bir alt sınır olmamakla birlikte devletin niteliğine göre makul bir alt sınır kabul edilebilir. Modern yaklaşıma göre millet unsurunun kurulabilmesi için manevi nitelikte bağlar yeterli olup bu manada birlikte yaşama iradesinin doğması yeterlidir. Egemenlik unsuru: Siyasal iktidar unsuru olarak da adlandırılan bu unsur, Devletin esas kurucu unsurudur. Belirli bir yeryüzü parçası üzerinde yaşayan insan topluluğunun üstün irade çerçevesinde örgütlenmesidir. Egemenlik kavramı otoriteden farklı olarak ülke içinde biricik meşru güç kaynağı olmayı ifade ederken ülke dışında (uluslararası alanda) bağımsız olmak anlamına gelmektedir.

· Ülke unsuru: Ülke, coğrafi anlamda bir bütünlük teşkil eden ve sınırları belirlenebilir bir kara parçasını ifade eder. Ancak devletin sınırları konusunda bir tartışma bulunması mümkündür. Ancak devlet sınırları öngörülebilir bir toprağa sahip olmalıdır. Devletin ülkesi kara ülkesi, deniz ülkesi ve hava ülkesi olarak üçe ayrılır.

(Tanım ve unsurlar kaynak vikipedi)

Tamamlanan unsurlar neticesinde bir coğrafyada bulunan kara parçasında Devletimizi kurduktan sonra içini doldurmamız gerekir. İçini, demokrasi, güvenlik, sağlık, eğitim, sanayi, tarım, iletişim, ulaşım gibi ana ve olmazsa olmaz kollarla destekleyerek doldurmalıyız.

Demokrasiyle, birliği, eşitliği sağlamalı bir açılıma gereksinim duyulmadan devletimizi yönetmeliyiz. Güvenlikle milletin can ve mal güvenliğini sağlamalıyız. Sağlık ile tüm sağlık gereksinimlerini hiç bir noktada aksatmadan yürütmeliyiz. Eğitimle medeniyet seviyesini daimi bir şekilde yukarılara taşımalı ve bu kaliteyi korumalıyız. Sanayi ve Tarım devletin gelişimini, milletin istihdamını güvence altında tutmak için kullanılmalı, kamu ve özel olmak üzere devam ettirilmelidir. İletişim ve Ulaşım ile iletişimi ve ulaşımı eksiksiz ve bağımsız sağlamalıyız.

Devletin bu bacakları her zaman sağlam olmalıdır. Bir devletin sağlam olması ve kolay yıkılamaması bu bacakların sağlamlığı ile doğru orantılı gitmektedir.

Şimdi kendi Devletimizi ele aldığımızda bu bacaklarda ne gibi hasarlar görüyoruz. Demokrasi ile başlarsak en başta bir aksaklık olduğunu farketmememiz içten bile değil. Bu konu ile ilgili bir çok örnek verilebilir. Kürt açılımı mesela, tam demokrasi olan ülkelerde her hangi bir açılıma gerek olabilir mi? Milletin tüm bireylerine tanınan haklar eşit olduğunda, imkanlar eşit olduğunda herhangi bir açılıma gerek duyulabilir mi? Bunun dışında sağlık, ülkemizde 300’ü aşkın özel sağlık kurumu bulunmakta ve 13 milyondan fazla vatandaş bunlardan yararlanmaktadır. Ülkemizde yüzlerce özel eğitim kurumu bulunmakta ve milyonlarca insan bunlardan yararlanmaktadır. Devletin ana görevlerinden sayılabilecek sağlık ve eğitim gibi konularda özel sektörün olması ne kadar vahim ve ne kadar acı bir durumdur. Bu durum devlet sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını karşılayamıyor mu? Sorusunu ister istemez insanın aklına getirmektedir. Özel sektöre düşen sağlık ve eğitim milletin daha çok yıpranmasını ve daha maliyetli olmasını sağlamaktadır.

Özel sağlık ve eğitim kurumları olmaz değil olabilir fakat ana dallarda olması çok acıdır. Estetik cerrahi özel sağlık kurumu olarak kabul edilebilir. Hobi, sanat gibi özel eğitimlerin verdiği özel eğitim kurumları kabul edilebilir. Fakat tam teşekkürllü özel hastaneler, dersane ve özel okullar pek akla sığmayan durumlardır.

İletişim, Ulaşım, Sanayi, Tarım’da devletin ana kollarındandır. Çoğunun özelleştirmesi kabul edilemez. İletişim özelleştirildiğinde, tele kulaklar, ulaşımın özelleştirildiğinde, olağanüstü durumlarda duraksamalar, tarım ve sanayinin tam özelleştirilmesinde dışarıya bağımlılık artacaktır.

Durum böyleyken ilerleme beklemek, refah beklemek, huzur beklemek çok ütopik kavramlar olmaktadır. Devletin sağlamlığı yine kurumlarının sağlamlığıyla korunmalıdır.

 
Toplam blog
: 99
: 2370
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1977 yılında İstanbul'da doğdu, zamanının getirdiği bir çok avantajı değerlendirdi. Sokakta oynad..