Dicle’ye niyet Ergenekon’a kısmet

Bu sabah itibariyle teröristlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait zırhlı personel taşıyıcı araca uzaktan kumandalı mayınla hain taarruzu neticesi on askerimizi şehit verdik. Ruhları şad olsun. Bu vesileyle şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve aziz Türk Milleti’ne taziye dileklerimi iletiyorum.

İletiyorum, iletmesine de. Bu kaçıncı diye de sual etmekten kendimi alamıyorum şahsen. Yanan yürekler, verilen her şehit ve o şehit sayısı kadar maalesef yüreğimize düşen her kor. Tabii bu saldırının arkasından Genelkurmay Başkanı’nın bir süre önce Harp Akademileri’nde verdiği brifingde belirttiği Türkiyelilik kavramı ve Kürtlere ilişkin açılım niteliğinde ki beyanatlarının PKK’da yarattığı rahatsızlığı da bu vesileyle belirtmekte fayda olduğu kanısındayım.

Bugün de bu ve gündemin diğer mevzuları ile alakalı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un mesajlarına tanık olduk.

Bu itibarla Genelkurmay Başkanı’nın beyanatlarından askerin birtakım medya kurum, kuruluş ve kanallarında ki son dakika başlığı altında verilen bazı haberlerin ziyadesiyle mübalağa edildiği sitemi oldukça dikkat çekiciydi.

Bu sitem aynı zamanda askerin bahsettiği ne ilk ne de son şikâyet ve rahatsızlıktı. Aynı zamanda buna Başbuğ’un açıklamalarından yine bazı medya, kurum ve kuruluşlarında dillendirilen “Asker, Ergenekon Soruşturmasına destek veriyor veya vermiyor” şeklinde ki dedikoduları da eklemek mümkün.

Yine bir diğer şikâyet konusu da tutuklu muvazzaf subayların Haydarpaşa’da ki Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesine sevkleri hususunda idi.

Başbuğ bu mevzuu da sevklerin askerler tarafından değil Adalet Bakanlığı tarafından yapıldığının özellikle altını çizdi.

Bu şikâyetlerinde subayların hasta olmadan usulsüz sevk edilmesi ve bu tutukluların tahliyelerini askerlerin sağladığı malumatlarının asılsız olduğu bilgisiyle ayrıca belirtildi.

Başbuğ tarafından verilen bir başka net mesajda “Bedelli Askerlik” ve Demokratik Toplum Partisi’ni itham eden beyanatlardı.

“Terör Örgütü’yle arasına mesafe koymayan kurumlarla bir araya gelmeyiz.” beyanatıyla Demokratik Toplum Partisi’ne mesaj veren Başbuğ “Bedelli Askerlikle alakalı da 1111. kanunun onuncu maddesine işaret ederek bu kanunu bekleyenlere adeta tokat niteliğinde sert bir yanıt verdi.

Netice İtibariyle; “Terör devam ettikçe Bedelli Askerliğin olmayacağını ve süren terörle mücadelede şehitler verilirken bunu halka anlatamayacaklarından” bahsederek bu konuya adeta son noktayı koydu.

Bununla birlikte kısa ve normal askerliği tek tipe indirme çalışmalarının olduğunu bildirdi.

Orgeneral Başbuğ’un bir başka temas ettiği konu da “Eve Dönüş Yasası” idi.

2007 Genel Seçimleri’nde söz konusu kanunu eleştiren siyasi liderlerin aksine Başbuğ: Devletin, dağda ki teröristlerin herhangi bir suça iştirak etmemesi ve gönüllü olarak teslim olması durumunda cezaya tabii olmayacağını ve böylece bu mücadelede daha iyi bir netice alınabileceğini işaret ederek malum yasanın aslında teröristlerin teslim olmasını cazip hale getirdiği için daha etkin bir şekilde tatbik edilmesini belirtmek suretiyle yasanın arkasında bir bakıma Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olduğunu dile getirmiş oldu.

Bununla beraber malum yasaya 2005–2009 arasında bin otuz sekiz kişinin müracaat ettiğini ve bu kişilerden altı yüz yetmiş beşinin ceza, yüz yetmiş birininse beraat ettiğini beyan etti.

Özetle; anlaşılan bu basın toplantısı askerin Dicle Taarruzu bahanesiyle Ergenekon Davası, mevzuunda medyanın yaptığı haberlerle alakalı duyduğu rahatsızlığı dile getirmesi açısından bir fırsat olarak değerlendirildiğini belirtebiliriz.

Buna; Bedelli Askerlik, Eve Dönüş Yasası ve terörle arasına mesafe koyması açısından Demokratik Toplum Partisi’ne yönelik yapılan uyarıyı da eklemek mümkün.