Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Dikkat trafik canavarı çıkabilir

Dikkat trafik canavarı çıkabilir
 

Ben trafik canavarıydım itiraf ediyorum. 2002 yılında (biraz geç biliyorum ) merkezi sisteme geçmeden ehliyetimi en son alanlardanım. Kursa kayıt oldum bir ay sonra yazılı sınavı geçmişim sular seller gibi ezberlemiştim. Direksiyon sınavı işte yandığımın resmidir. Ben de bir heyecan bir heyecan anlatamam sanki ilk okul birinci sınıfta müsamere gösterisi için sahneye çıkmak üzere olan bir kız çocuğuyum. Kalbim küt küt atıyor sıra beklerken. Pazar günü hava çok sıcak aslında Eylül ayındayız öyle çok sıcak değil ya bana öyle geliyor buram buram terliyorum.

Neyse lafı uzatmayalım sıra bana geldi saatler sonra, geçtim şoför mahalline bir gün önce kursta tio vermişlerdi Ben de onların doğrultusunda önce kemerimi taktım, sözüm ona aynayı ayarladım çok bilir gibi, kontağı çevirdim aaa hareket etti meret (ilk direksiyona oturmam bir gün önceydi) bir binanın etrafını dönüp aynı yere gelecektik, gelecektik de ben gelebildim mi peki? Koca bir hayır. Arka koltukta oturan polis beylere dönüp rica ettim ne olur bir kere daha dedim onlar da kabul ettiler. Tabi ben hayretler içindeyim. Tekrar denedim ve başardım. Araçtan inerken kulak misafiriyim polislerin. Biri diğerine direksiyonu çok zayıf diyordu... Ertesi günü zor ettim ve telefonla müjdeli haberi aldım beni geçirmişler ne çok sevindim. Meşakkatli bir serüvenden sonra ehliyetimi elime aldım...

Gelelim asıl trafik canavarlığı konusuna; Babam kırk yıldır ehliyet sahibi olduğu için ilk hocam oldu (bin pişman) mahallede bir ay akşamları saatlerce çalıştık ve sonunda babamın yanımda oturması şartıyla iş yerime gidip gelmeye başladım. İş yerim İkitelli’de , kamyonların, tırların cirit attığı TEM den gideceğiz. İlk gittiğim gün ufacık bir kaza sonucu ulaştık. Bu şekilde bir ay sürdü ama ben hala tek başıma korkuyorum trafiğe çıkamıyorum eee babam da yoruldu adam her gün arabayla gel, otobüsle eve git , akşam yine otobüsle gel ve arabayla eve dön pervane oldu garibim. İş yerinde ki arkadaşım Taylan babama acıdı galiba hocalığı devraldı kardeşi de bizim semtte oturduğu için problem yoktu nasılsa. Bir akşam eve gidiyoruz tabi şoför benim Taylan yanımda oturuyor malumunuz Tem de seyahat etmek zordur kamyonların, tırların arasında. Benim ufacık “palyo” takam yavaştan yavaş 50 km hızla ilerliyor. Kamyonun biri sellektör yapıyor ben anlamıyorum adama yol vermeyi iyice sokuldu kornayı çaldı tabi beni korkutmayı başardı. Trafik çok hızlı ve yoğun ama ben yavaş gittiğim için sanki sadece ben varım trafikte önden giden araçlara yetişemiyorum, arkada kalan araçlar da el kol hareketleriyle, korna sesleriyle şerit değiştiriyorlar. Taylan kamyon sıkıştırınca bana dedi ki biraz hızlan ve sol şeride geç ki kamyon yoluna devam etsin. Vallahi ben masumum bana sol şeride geçmemi söyledi ben de kırdım direksiyonu acı bir fren sesi kulaklarımı yırttı sol şeritte bir araç daireler çiziyordu ama duramıyordu kaçıncı dairede durdu bilmiyorum ben akan trafikte el frenini çektim ortalık yerde. Taylan; abla ne yapıyorsun deyince sen sol şeride geç demedin mi dedim ağlayarak, aynaya bakmadan geçilir mi diye ikince ve asıl soruyu sorduğunda da hayretle sen bakmamış mıydın dedim. Taylan gülsün mü ağlasın mı bilemedi ama ben ağlıyordum elim ayağım boşalmıştı. Arabayı kenara çektik Passat’ın şoförü genç kireç gibi bir yüzle yanımıza geldi siz deli misiniz ehliyetin var mı? üçüncü soruyu da o sordu .Benden ses çıkmıyor ağlamaktan sevgili arkadaşım Taylan kem kümlerle adamın gönlünü aldı ve gönderdi.

Şimdi eve nasıl gidecektik ben kullanamazdım o halde paşa paşa teslim ettim anahtarı sağ salim eve gittik. Bu benim ikinci kazamdı. Üç ay Taylan’la gidip geldik ve ben artık kendim tek başıma çıkıyorum trafiğe bir seviniyorum ki anlatamam. Artık yalnız kullanıyorum arabamı korkuyu ve sevinci bir arada yaşıyorum. Bir sabah evin önünde dik bir rampa var ben çıkıyorum yarısına geldim belediye otobüsü arızalanmış kenarda duruyor önce panikledim sığar mıyım sığmaz mıyım diye düşünürken baktım başka araçlar gayet güzel gidiyorlar bir cesaret “cahil cesaretine örnek” bastım gaza ee tabii mesafeye ayarlayamadığımdan sağ dikiz aynası dans etmeye başladı hemen durmak lazım değil mi ne gezer ben yokuşun başına kadar gayretle gittim. Yoldan geçenlerin bakışları arasında (ne yaptın sen salak der gibi) gayet dikkatli park ettim aşağı indim sanki bir şey yapacakmış gibi aynaya baktım telefona sarıldım baba otobüsün arasına sığamadım İMDAT.Yine bir gün yağmurlu bir hava sabah işe gidiyorum dördüncü ve son kazam bunu da anlatayım acemilik anılarımdan sonuncusu anlatayım ne olur sıkıldınız değil mi? olsun ben yine de anlatayım içimde kalmasın İkitelli sapağından döndüm çift taraflı bir yol sağı kolladım arabanın burnunu çıkardım ama soldan gelen beyaz “Reno” fark edemedim ve çarptım sadece farı kırıldı adamın ne kıymetli farı varmış ya ben yaptır iş yerine gel paranı ödeyeyim diyorum adam hayır beraber gidelim diyor. Korna çalıp bağıran mı ararsınız, inip bana yardımcı olup ara buluculuk yapan mı ararsınız hepsi mevcut. Sonunda adamın arabasına bindim tamirci arıyoruz fellik fellik bir saat döndükten sonra tamirci bulamadık ben de bir far olduğu için 50 YTL vereyim işine git diyorum ama adam tutturmuş 150 YTL isterim anlaşamadık tabi .Adamı ikna ettim bizim tamircimize götürdü iş yerinden bir arkadaş 40 YTL’ye farını takmış kurtardı beni. Böyle komik kazalar yaptım. Allah’tan can kaybı olmadı en sevindirici yanı da bu tabi.

Ya aslında hala öyle seri bir şoför değilim hafta sonu hala şehir içinde ki keşmekeşe giremiyorum sadece işe gidip geliyorum.İş yerinden beni şuraya atıver diyene benim arabam İkitelli-Alibeyköy yolunu biliyor başka yere gidemez diye geçiştiriyorum. Siz siz olun TRAFİK CANAVARLARINA (benim gibi) dikkat edin.:) :(

Siz siz olun Trafik kurallarına uyun...

 
Toplam blog
: 74
: 832
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

Şiir yazmaya çalışan, müzik dinlemeyi seven, Fotoğraf çekmeyi seven, Doğayı ve içinde barındırdık..