Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dilenci Vapuru : Zehir

"Kafası zehir gibi çalışmak" diye bir tabir var hani. Eskiden, ben küçükken falan bu tabiri benim kafa işleyişimi anlatmak için kullanırlardı. Tabi bu çok eskidendi. Zihnim artık muhallebi gibi oldu. Kafam muhallebi gibi çalışıyor. İsteyen istediği kadar yiyor. Kaşık kaşık. Üstelik de hiç bitmiyor. Bazen kulaklarımdam muhallebi akıyor. İş yerinde bana "muhallebi çeşmesi" diyorlar artık. Geçen gün patron çağırdı. Böylesi bir zihinle çalışmama imkan olmadığını ama muhallebi kokusu ona çocukluğunu ve anacığını hatırlattığı için beni işte tutmaya devam ettiğini ve edeceğini söyledi.

Fırsattan istifade zam istedim. Kabul etmedi.

***

Zehir gibi kafaya sahip olmak gerçekten çok göreceli bir şey. Bütün İstanbul'u estetik harikası binalara boğan karadenizli müteahitlerin zeki olmadığını kim iddia edebilir? Aksini söyleyenin alnını karışlarım. Ama bakın bir yandan şu da bir gerçek;

Trabzon'a giden arkadaşım bir kahvede oturmuş. Ön taraftaki masada iki Trabzonlu bulmaca çözüyorlar. Birisi diyor ki soldan soğa, dört harfli : "maç sonucu". Diğeri de diyor ki 3-3. Yani "üçüç" Alın size dört harfli maç sonucu. Tam yazacaklarken diğeri ama "onon" da olabilir diyor. Sonra 10-10'un mantıklı bir maç sonucu olamayacağını, olsa olsa "üçüç" olabileceğine kanaat getirip yazıyorlar. Arkadaşım da beni arayıp anlatıyor. Önce bana soruyor, soldan sağa, dört harfli, maç sonucu? "Skor" diyorum zorlanmadan. Hem de muhallebi halimle.

"Üçüç" olayını öğrendikten sonra annesi Trabzonlu babası Rizeli arkadaşımı arıyorum. Bu arkadaşın tam anlamıyla zehir gibi bir zihni var, bunu çok iyi biliyorum. Bulmacadaki soruyu soruyorum. Telefonda bir sessizlik oluyor. Serkan? diyorum. Ses yok. Serkan? diyorum.

"Tam karar veremedim" diyor Serkan. "Üçüç" de olabilir, "onon" da olabilir. Ama galiba en mantıklısı "üçüç" ?

***

Tabi bir de çocuklarda gördüğüm zehir zekayı çok seviyorum. Kendi zihinlerinden başka zihin bilmedikleri için, kendi potansiyellerini maksimum insan potansiyeli sanıp, buna göre bir kafa ile karşıdakini kandırmaya çalışmalarını çok seviyorum. Sünnetten korkan yeğenime "yalnız Cemciğim, sünetten sonra pipi çok güzel oluyor, cillop gibi oluyor, kızlar bayılacak sana" dedim. Pedegojik açıdan sakıncası var mıdır bu dediğimin bilmiyorum ama bu kadarcık maçoluktan zarar gelmez sanırım.

Beş yaşındaki Cem benim lafımın üstüne yedi-sekiz kişinin bulunduğu ev ortamında donunu indirip pipisini eline alıp "benimkisi zaten lokum gibi, bence sünnete hiç gerek yok" dedi.

İkna edici bir savunmaydı. Yine de tabii onu bekleyen sondan kaçmasını sağlayamadı.

***

Kendisinin çok zeki olduğunu düşünen insanın düştüğü gafleti izlemeyi çok seviyorum. Karşı tezi olarak ben, muhallebi zihnim sayesinde hiç bu durumlara düşmüyorum. Geçen hafta Üsküdar'dan Kadıköy dolmuşuna bindim. Ön koltukta oturan adam dolmuşçuya "Üsküdar'dan Taksim'e dolmuş yokmuş ha?" dedi. Dolmuşçu da "abi buradan motorla Beşiktaş beş dakika. Oradan dolmuşla çıkarsın" dedi. Adam da bir elini tokat pozisyonunda yana doğru açıp

OHOOOOOOO yaptı bileğini sallayarak. "Senin dediğin yol çok uzun" demek istedi yani dolmuşçuya. Ve Taksim dolmuşuna binmek üzere Üsküdar'dan Kadıköy'e gitti. Yani yirmi dakikalık yolu en az bir saate çıkardığı gibi, yirmi dakikalık yolu da OHOOOOO diyerek hiç beğenmedi.

Şimdi bu adamın bence bunu yapması için iki sebep var.

1) Yolları gerçekten bilmiyor. Tabi sonunda komik duruma düşüyor.
2) Motora binip denizden geçmekten korkuyor ve bu korkusu anlaşılmasın diye uzun yolu mantıklı göstermeye çalışıyor.

Bana kalırsa ikincisi. Ama tabi her ihimalde de komik duruma düşüyor.

***

Aslında daha çok yazmak isterdim ama bilmiyorum ki sen okumak ister miydin... Ne sıkıntılı bir iletişim yolu aslında yazmak....

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..