Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dış politikada “Kılıçdaroğlu” farkı

Dış politikada “Kılıçdaroğlu” farkı
 

Deniz Baykal’ın Mayıs ayında patlak veren kaset skandalı sonrası sunduğu istifasının ardından “Değişim” sloganıyla partinin başına geçen Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin birçok alanda ki politikalarında yenilemeye gideceğinin sinyallerini vermişti.

Hususiyetle türban mevzuunda ki Kılıçdaroğlu’nun çıkışı bu manada heyecan yaratmıştı.

Fakat başörtüsü konusunda girilen “İran Modeli” , ”Kamusal Alan” gibi tartışmalar ve bunun yanında getirilen %10 Baraj, YÖK, dokunulmazlık şartları konunun çözümü açısından ertelenmesine sebebiyet verdi.

Gerçi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün konuların bir paket halinde gelmesi suretiyle çözümün mümkün olacağını belirtmesine rağmen bu seferde malum paket için referandum meydanlarında “1982 Anayasası’nı Değiştireceğiz!” sloganıyla oy isteyen hükümetin sürenin yetersizliğinden dem vurarak konuyu rafa kaldırması da ayrı bir soru işareti.

Bütün bunları ayrıca belirttikten sonra asli konumuz olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği ve benimde vurguladığım değişimin tam olarak gerçekleşememesi. Buna ayrıca ve en önemlisi Kılıçdaroğlu’nun beyanlarında maalesef var olan tutarsızlığı da ekleyebiliriz.

Bu tutarsızlıklara birçok örnek verilebilir. Fakat ben Kılıçdaroğlu’nun aynı konuda farklı gazetelere verdiği farklı beyanlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Aynı konu diye bahsettiğim ise, Dış Politika. Yani kendi olası iktidarlarında Türkiye’nin dış politikalarının nasıl şekilleneceği?

19 Mayıs 2010 Tarihli gazetede bir gazetecinin “Hedefim CHP’yi İktidar Yapmak” başlığını kullanarak kendisiyle yaptığı röportaj ile diğer röportajları karşılaştırarak bu röportajlar arasında ki çelişkiye dikkatinizi çekmek istiyorum. İşte röportajlar ve beyanlarda ki çelişki:

Gazeteci: Dış Politika’nın yürütülmesini nasıl buluyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Oldukça hareketli bir dış politika var. Örneğin; İran’da ki son hamle doğru(Nükleer Takas Anlaşması’nı kastediyor), Suriye ile vizelerin kalkması yerinde gelişme. Yunanistan ile de aynı diyalog sağlanırsa güzel olur. Rusya ilişkiler önemli ancak nükleer enerji olayında sorun var. Meclise gelirse tartışılır.

Gazeteci: Kuzey Irak Yönetimine bakışınız nedir?

Kemal Kılıçdaroğlu: Dış Politikayı iç politikadan ayırmak lazım. Tek gözetilmesi gereken olay Türkiye’nin çıkarlarıdır.

Bu Kılıçdaroğlu’nun dış politika ile alakalı yanıtladığı sualler.

Aynı zamanda 25 Haziran 2010’da Star Gazetesi’nde çıkan Kılıçdaroğlu’nun İspanya’nın Ankara Büyükelçisi rezidansında Avrupa Birliği Ülkeleri’nin büyükelçileri ile bir araya geldiği yemek sonrası beyanatları. Bakın orada şunları söylüyor Klılıçdaroğlu:

“AB’ye karşı değiliz. CHP’nin AB konusunda olumsuz bir tavrı varmış gibi yanlış bir algı olduğunu fark ettiklerini” belirterek” AB üyeliği sürecini desteklediğini” söylüyor ve şu önemli noktayı koyuyor:”Eksen Tartışması’nın doğru olmadığını bu itibarla “Ortadoğu’ya sırtımızı dönemeyeceğimizi, komşularımızla çok iyi ilişkiler kurmak istediğimizi söyledik” diye sözlerine nihayet veriyor.

Bu iki yaklaşım Kılıçdaroğlu’nun dış politikada tutarsızlığının aksine “Tutarlılık” hissi uyandırıyor.

Ta ki Kılıçdaroğlu’nun “The Wall Street Journal” Gazetesi’ne verdiği ve ülkemizin önemli gazetelerinden birine 19 Ekim 2010 Tarihi’nde “Üniversitelerde herkes istediğini giyinmeli” başlığı altında toplanan röportajını okuyana kadar.

Gazetenin yazarı Marc Champion’a verdiği ve yazar tarafından gazetenin internet sayfasında neşrettiği röportajda Kılıçdaroğlu, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi, ayrıca Türkiye’nin İran’da ki rejimden ve Filistinli Hamas hareketi ile arasına daha çok mesafe konulması çağrısında bulunuyor.

Şimdi, 19 Mayıs 2010 Tarihli “Hedefim CHP’yi İktidar Yapmak” başlıklı röportajında ki İran ile yapılan Takas Anlaşması’nı doğru bir diplomatik adım olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun Wall Street Journal Gazetesi’ne bu ay içinde ki röportajında yaptığı “Türkiye’nin İran’da ki rejimden ve Filistin’li Hamas hareketinden daha uzak durulmasını” talep eden çağrısı birbirleriyle çelişmiyor mu?

Üstelik Kılıçdaroğlu’nun doğru bir adım olarak belirttiği Nükleer Takas Anlaşması kendisi için ve Türkiye’nin istikameti olarak adres gösterdiği Avrupa Birliği tarafından sert bir tepki almışken!

Tüm bunlar Kılıçdaroğlu’nun çelişkiler sarmalının içinde olduğu ve bundan dolayı da bir an önce bu sarmalın içinden çıkıp daha net ifadeler içeren mesajlar vermesini gerektirmiyor mu?

Bu arada “Kırmızı Kitap” olarak da adlandırılan “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nin son bildirisinde İran Türkiye için tehdit ülke olmaktan çıkmış durumda. Kılıçdaroğlu’nun dikkatine..!

 
Toplam blog
: 204
: 673
Kayıt tarihi
: 07.02.08
 
 

Adım Harun ÖZYURT. 11 Şubat 1983 günü Almanya'nın Frankfurt şehrinde doğdum. 1986'da Türkiye'ye dönd..