Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Doğa ve insan

Doğa ve insan
 

JURRASİC PARK


Bizler, sokak köpeklerine küpe taktırıp, şehirlerde özgürce dolaşmalarına yardım ederek, sokak kedilerine makarna ve kuru mama verip kaldırımları kirleterek, hayvanlar için ne yaptığımızı sanıyoruz? Biz, hayvan sevgisini hayvanlardan birini evimize hapsederek, ona sıcak bir yuva ve kendi familyasından olmayan akrabalığımızı sunduğumuzda onlara iyilik mi ediyoruz acaba? Süs için, ya da mıncıklanmak için mi geldi onlar dünyaya? 

Hayvan sevgisinin bu olduğunu zannederek minnoşumuzun mutluluk mırıltılarıyla teselli olalım. Karabaşın evin içindeki koşturmasını onun mutluluğu sanalım…! Hayvan sevgisi satın aldığımız, kedi, köpek, kuş ya da faregillerden bazı tüylü hayvanları evde beslemek ya da akvaryumda balık beslemekle, hayvanların çocuğumuza oyuncak vazifesi görmesini sağlamakla olmuyor. Bizim neslin iyi kötü, daha bir yakından gördüğü hayvanlar var. Kırsalda bunlarla sevgi alışverişi sürüyor. At, eşek, koyun, keçi, tavuk, horoz, inek, hindi, ördek, kaz…vs, var bunlarda ehli hayvan sınıfına giriyor. Çocukların birçoğu maalesef bunlarla sofralarda tanışıyorlar. Ya bitkisel yaşam? Kentteki çocukların hiç biri domatesin nasıl bir bitki üzerinde yetiştiğini bilmiyorlar. Karpuzu, mısırı ve diğerlerini de. Neden bilsinler ki? Hiç bunların üretim alanları olan köy ya da kırsal bölgeye gitmediler. Yalnızca sayfiye yerlerinde ve tatil köylerinin çevrelerinde görseler bile kafalarını çevirip bakmazlar. Onlar hiç sokakta misket oynamadılar. Hatta “sek sek” bile. Çünkü, yere eli değerse “çabuk ellerini yıka.” dedik onlara. Sokak kötüdür, toprak kötüdür, pistir dedik. Çimeni de pis sandılar, otu, yaprağı da. Köy ve köylü gördüler mi hiç? Turist görmüş kadar yabancıdırlar köylüye. Tarla görmediler. Akarsuya elleri değmedi. Abant gölüne gittilerse bile elleri suya değmedi. “Kirli, pis, kaka” dendi onlara. Kent ise temiz, modern, güvenlikli…! Kaç çocuk çim saha gördü? Olsa olsa, halı saha belki. Peki nedir bunun sonu? Hiç! Şimdi büyüklere gelelim. Yüzlerce yıldır nesiller boyu yediğimiz besinler basit geliyor artık. 

Organik besin arıyoruz. “Ne demekse?” Sanki besinin “anorganiği” olurmuş gibi. Bir de antioksidan olacak. Cildi güzelleştirecek. Ömrü uzatacak. Doğada yaşayan kaç hayvanın telef olduğu bizi ilgilendirmesin. Biz, Finlandiya da ki balina avcılarının 1998 de(13 sene önce) çekilmiş resimlerini elden ele FW! (ileterek) ederek "kendimizi tatmin edelim." Bunu biri birimize göndererek neye yaradığını sanıyorsak…? 

Parmağımızı taşın altına koymayı aklımızın ucundan bile geçirmeyelim. Böyle devam edelim. 

Şunu iyi bilelim ki, torunlarımız bugün bizim canlı olarak gördüğümüz birçok hayvanı, Hollywood yapımı animasyon filmlerde izleyecekler. Bizim “Tyreks'i” izlediğimiz gibi milyarlarca yıl önce yaşayıp nesli tükenmiş hayvanlar gibi izleyecekler. Lastikten yapılmış minyatürleriyle oynayacaklar. Holyywood yapımcıları ise bundan çok memnun olacak. Konu sıkıntısı çekiyorlar çünkü...! Bülent Selen 

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..