Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '09

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Doğal felâketler; deprem ve hurricane

Doğal felâketler; deprem ve hurricane
 

Kaynak:Deprem fotosu Yalçın Çınar www.milliyet.com.tr


Bir 17 Ağustos yıldönümü daha, kayıplarımızı acı ile andığımız ve bir daha yaşamamayı umduğumuz gün. Hiç unutmayacağımız ve aslında hiç unutmamamız gereken bir gün. Sayfa sonunda linki yer alan, Milliyet Internet özel fotoğraf sergisine göz attım dün gece. Bir kez daha ağladım, bir kez daha oturdu o yıkık taşlar içime sanki. Rahmet diledim yitirdiklerimize ve ardından bir kez daha kızdım ölüme sebep olanlara.

Öyle çok şey var ki eleştirilecek, bir şey hariç: Doğa. Sonuçta bu bir doğa olayı ve ülkemin gerçeği. Doğanın gücüne karşı konulamaz, ancak onun koşulları ile uyumlu olan düzen kurulabilir. Herşey gereği gibi yapılabilir istenirse eğer.

Çok bilim adamı dinledim, okudum, araştırdım olaydan sonra ama sonuçta, çelişkiler orada da kendini gösterdi. Kızdım ihmalkâr mühendislere, sorumsuz müteahhitlere, duyarsız-çıkarcı yetkililere vs. vs. Aileme dedim <ı>“Yâhu kalkın gidelim, saatli bombanın üstünde oturuyoruz. Ben ne oturduğumuz binalara güveniyorum, ne yapılan sözüm ona iyileştirme çalışmalarına, kriz yönetimine, teşkilatlanmaya. Biliyoruz başımıza geleceği, ne duruyoruz burada bile bile?”

Eşime dedim, gidelim İstanbul’dan. Pek tabi, işi gücü, kurulu düzeni, sülaleyi bırakıp gidemedik. Yıllar sonra gittim İstanbul’dan iş nedeniyle. Belki geri döneceğim ve kaderimi yaşayacağım. Artık kaderci oldum galiba. Neyse gittim sonunda ama ipin ucu kaçmış, fazla uzak gittim. Güney Florida’ya kadar geldim fakat bavuluma sığdırıp getiremedim sevdiklerimi, ailemi, arkadaşlarımı. Bir canımı alıp gelmek yetmedi. Gitmek çözüm değilmiş kaçmak için. Üstelik geldiğim yerde başka bir doğa olayı var ki, buranın felâketi: “Hurricane”

Hurricane, okyanuslarda oluşup karaya ulaşan tropikal kasırgaya verilen ad. 2005 yılında yaşanan Katrina kasırgası, 2000’e yakın can kaybına ve 80 milyar doların üzerinde mâli kayba neden olarak, ABD’nin büyük doğa felaketlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Saatteki hızı 285 km.ye varmış ve Simpson kasırga ölçeğine göre 5 kategori düzeyine kadar yükselmiştir. Jazz müziğinin kalbinin attığı New Orleans -setlerle korunan deniz seviyesi altında bir yerleşim birimi olmasının da etkisi ile- sular altında kalmıştır. <ı>Büyük çaplı hasar, yetkililerin sorgulanmasına sepep olarak bazı idarecilerin görevden alınmasına kadar gitmiştir.

Tropikal mevsimde, tropikal fırtınaların, bol gökgürültülü yağışların görülmesi normaldir. Fırtınalar kuvvetlendikçe hasar veren kasırgalara dönüşebiliyor. Bu da riskli yaklaşık 6 ay demek. Çünkü Hurricane Session Haziran başından Kasım sonuna dek sürer. Bu 6 ay boyunca hava, sıcak ama nemli, bol yağışlı, gökgürültülü geçer. Plajda güneşlenirken aniden boşalan ılık yağmura yakalanmak sürpriz değildir. Hayatımda buradaki kadar yağmur ve gökgürültüsü görmedim. (İstanbul çocuğu olduğumdan olabilir)

Öyle bir gökgürlemesi ki, evin camları sallanıyor. Pencere camları buna dayanıklı esneklikte yapılır bu bölgede. Gökyüzü kıpkırmızı oluyor. Çakan şimşeklerle gece aydınlanıyor resmen. Yerliler alışkın tüm bunlara ama yeni göçmenler için ilginç deneyimler. Bu tip yağmurlara “thunderstorm” deniliyor. Meteoroloji son derece önemli bir dal ABD’de. Hava koşulları dakikası ile takip ediliyor ve TV’deki özel kanalda yayınlanıyor. Hatta thunderstorm durumları, normal kanalların yayınları kesilerek alarm ediliyor.

Kasırgalar da daha okyanus üzerinde oluştuğu andan itibaren tâkip ediliyor. Tüm gelişmeler halka bildiriliyor. Önlemler alınıyor, vatandaşa önlem almak üzere uyarı yapılıyor. İnsanlar marketlere hücum edip, su ve konserve yiyecek stoku yapıyorlar. Zaten 6 ay boyunca gıda ve bazı temel ihtiyaç maddelerine vergi uygulanmıyor. Deprem çantası gibi Hurricane çantası hazırlanıp el altına bırakılıyor. Kasırga ihtimalinde riskli bölgeler boşaltılıyor. Hava tahminleri yüksek oranda başarılı olmasına rağmen ani yön ve hız değiştiren, beklenildiği gibi davranmayan ya da aniden doğan ve karayı vuran kasırgalarda bu denli tedbirli olmak mümkün olmayabiliyor. Hani hayatta kalma sağlansa bile sonraki günlerde talan edilmiş marketlerde birşey bulmak zor, elektrik kesik, her şey elektrikli olduğu için, yemek ısıtmak, duş almak mümkün değil. Yerlerde, yollarda ağaç parçaları, uçan çatılar, hasar görmüş park halindeki araçlar ya da evler.

Ha bir de, her doğan kasırgaya bir isim veriliyor bildiğiniz üzere. Nedense genelde de kadın isimleri verilir. Artık kadın ve kasırga etkileri arasında bir anlamsal ilişki kurulduğundan mıdır nedir bilmem.

Tam da geçenlerde “<ı>bu yıl kasırga dönemi sâkin geçiyor sağ salim kapatcaz inşallah sezonu” derken önceki gece haber bülteninde ANA ve BILL’in –bu kez ikizler- doğmuş olup Atlantic üzerinden Güney Florida’yı vurmayı hazırlandığını öğrenmiş bulunmaktayız. Artık bizi gözüne mi alır (merkezine göz diyoruz ki Allah korusun) yoksa sadece yalar geçer mi göreceğiz. Ne diyelim hakkımızda hayırlısı, tabiat ananın elinden kaçılmazmış!

http://www.milliyet.com.tr/ozel/sergi/galerideprem/index.html

 
Toplam blog
: 83
: 998
Kayıt tarihi
: 05.01.09
 
 

 "İnsan olmak başka bir şeydir. Ne dil, ne din, ne de milliyet ayırır. Ne seni, ne de beni kayırı..