Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Doğru söze…

Doğru söze…
 

BU MASUMİYET RİSKE ATILIR MI?


Bizde bir söz vardır ”Doğru söze hacı Emminiz ne desin” derler…

Elbette doğru söze denecek bir şey yok. Ancak söz doğru olduğu kadar “Tam” da olmalı, yani sözün de eksik olmaması, bütün olarak söylenmesi gerekir.

Hadi lafı eveleyip gelevelemeden konuya girelim…

Başbakan “Üç çocuk” yerinde saymak olduğunu belirtiyor, daha çok çocuk olmasını istiyor. Gerekçesi de, gelecek zaman içinde ülkenin “Yaşlı nüfusta” kalmaması…

Tespit doğru. Nüfusun “Genç” kalabilmesi için doğumun, dolayısıyla nüfus artışının da çok olması gerekir.

Zaten sormuşlar “Kaç çocuk istersiniz” diye neredeyse %50 “Üç çocuk” demiş.

Ancak bu konuda daha detaya girmeden olmaz. Örneğin “Kaç çocuk istersiniz” sorusunun başında dört kelime daha var, “İmkânlarınız müsait olsa…” diye başlıyor soru.

Dünyada her şey “Denge” üzerindedir. Denge bozulursa, kimsenin ayakta kalamadığı gibi, dünyanın da yörüngesinde durması mümkün değildir.

Elbette “Üç çocuk” zor bir şey değil…

Sayın Başbakan “Üç çocuk” derken, kalan hesabı da yapıyor mudur acaba?

Öncelikle ailelerin “Üç çocuk” yetiştirebilmesi için gerekli ekonomik koşulların kendilerine sağlanabilmesi gerekmez mi? Onların “İş hayatına” atılıp üretime katkı vermek için gereken sürede, onlara yatırım yapılacak mı?

Mutlu azınlık dışında bu ortamı sağlayacak kaç aile var?

Elbette çalışabilen, üretebilen genç kuşak olmalı ki, kendinden önce çalışmış, üretim yapmış ve yaş haddinden emekli olmuş yaşlı nüfusun geleceği rahat olabilsin.

Yaşlı nüfusun ömrünün son günlerinde rahat edebilmeleri için gerekli olan da, genç nüfusun üretim hattında olması ve üretmesi gerekmektedir.

Bu bir “Dengeli” çember durumudur. Sürekli, aksamadan ve balansı da bozulmadan dönebilmelidir.

Nüfusu çoğalttık, ancak eğitemedik, üretime dâhil edemedik. Böyle bir nüfusun ülkeye faydası ne ki?

Sadece “Üç çocuk olsun, yetmez beş çocuk” demek yerine, ülkenin geleceğinin planlaması yapılırken (Yapılıyorsa) elbette nüfus hareketinin de hesaplanıyor olması gerekir.

Yeter mi?

Elbette yetmez ve planlanan nüfusun da eğitilmesi ve üretime katkılarının sağlanması için de önlemlerin alınması, programların yapılması gerekir.

Bırakın “Üç çocuk” yapıp bakmayı, toplum bir çocuk ile nasıl başa çıkabileceğini düşünürken…

Öncelikle ülkenin ekonomik yönden her ailenin üç, olmadı beş çocuk yapıp da bakabilir seviyede olası gerekir.

O zaman şu soruyu sormamız gerekiyor.

Ekonomik gelişme ve insanları “Yaşanabilir” seviyeye ulaşabilmesi için ne gibi önlemler alındı, alınmaktadır.

Böyle bir planlama yok ise…

Asgari ücretin 800 lira bile olmadığı ve “Üç çocuk” yapması öngörülen nüfusun büyük bir çoğunluğunun asgari ücret aldığı bir ortamda nasıl olacak bu iş?

Şimdi “Allah Kerim” mi diyorsunuz?

Elbette, tevekkül olmak bizim genlerimizde var.

Ha… Kerim de “Üç çocuk” istiyor da o da “Asgari ücret” ile çalışıyor muş…

05 OCAK 2013 , İBRAHİM PEKBAY

 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..