Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '06

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Doğum gününde oğluma mektup

Doğum gününde oğluma mektup
 

Oğlum,

Bugün dört yaşını bitirdin. Tam dört sene önce bugün, seni hastanede ilk defa gördüğümde gözlerini açmış ve ta gözlerimin içine öyle bir bakış bakmıştın ki o bakışının, yüreğimin en derin yerinde yaktığı ateş hala kor gibi yanmakta. Ben ölene dek de yakıp yakıp kavuracak, buna adın kadar emin olabilirsin.

Doğduğun gün sen, hastanenin servis katındaki odana annenden önce gelmiştin ve ben şaşkınlıkla, dudaklarıma çok benzeyen o küçücük dudaklarını seyrediyor, tarifsiz duyguların içinden atlılar gibi dört nala geçiyordum. Kısa bir süre sonra anneni getirdiler. Nur yüzünde, bana, böyle bir dünya mirasını vermenin sebep olduğu, cihan fatihi muzaffer kumandanların bile yüzünde rastlayamayacağımız bir gurur ve seni dünyaya getirirken çektiği sıkıntıların o bitkin ve tatlı yorgunluğu vardı. O, ne büyük bir mutluluk, o ne büyük bir asude huzurdu yaşadığı, yaşadığımız. Sadece bu duyguyu yaşayabilmek için bile anne olmaya değer diye düşündüm, yanaklarımdan süzülen yaşlarımı saklamaya çalışırken.

Günler, aylar, yıllar geçti oğlum. İşte bugün dördüncü doğumgünün. Seni canımızdan çok sevdik, seveceğiz; sana gözümüz gibi baktık, bakacağız; sen hastalandığında, ufacık bir öksürdüğünde, biraz burnun aktığında, durup dururken hapşırdığında “lütfen Tanrım, O iyileşsin, yerine biz daha fazla hasta olalım” diye dualar ettik, edeceğiz; arkanda dağ gibi durduk, duracağız oğlum.

Sen, bize; şu dünyada Tanrı’nın bahşettiği en değerli ve en önemli varlıksın, bunu hiç unutma olur mu? Seni bizden daha fazla karşılıksız sevebilecek, sana bizden daha fazla, senden bir şeyler istemeden, bir şeyler verebilecek kimse, maalesef karşına çıkmayacak hayatta. Mutlaka sevenlerin, sevdiklerin olacak çevrende, dilerim ki onların sayısı gökteki yıldızlar kadar olsun. Ama göreceksin ve anlayacaksın ki sadece bizler seni mutlak anlamda karşılıksız sevebiliyor olacağız.

Oğlum,

Benim babam, ben senin kadarken, benim gözümde dev gibi bir adamdı, dağ gibiydi, hala da öyle. Biliyorum senin gözünde ben de şu an öyleyim. İşte benim bütün derdim Oğlum, benim babamın bana yaptığı gibi sana babalık yapabilmek. Şu anda gözyaşlarıma hakim olamıyorsam bil ki bu seni çok sevdiğim için, bil ki bu babamı çok sevdiğim için. İşte benim bütün derdim; sen de benim gibi otuz üç yaşına geldiğinde, tıpkı benim babam gibi, ben de senin gözünde dev bir adam olarak kalabileyim. Bunun için, bu hayatta ne gerekiyorsa yapmaya öyle hazırım ki bunu ancak senin de bir oğlun olduğunda anlayabileceksin. Çünkü ben bunu sen dünyaya geldiğinde anlayabildim.

Yavrum,

Ölmekten, sen doğana kadar hiç ama hiç korkmadım, inan. Ama senden sonra ölümden öyle korkar, öyle çekinir oldum ki babasız kalmayasın diye. Ekmeğini kazan, dur ayaklarının üzerinde ve Tanrım, ondan sonra al beni yanına ne olur. Sana bugüne dek memur ol, asker ol, doktor ol, müdür ol, işçi ol demedim ve inan bana demeyeceğim de. Ama ilk günden beri kulağına fısıldadığım ulvi isteklerim var senden. En yüce anlamıyla “insan” ol. Adam gibi adam ol be Oğlum!

Boğazından bir tek lokma kul hakkı geçerse; sebebi her ne olursa olsun insanlara, yalakalık, yağdanlık yapmak, boyun bükmek semtine uğrarsa; yalandan ve hileden bir an olsun medet umarsan; saygıya değer büyüklerinden saygıyı, küçüklerinden sevgiyi bir nebze olsun yüreğinden eksiltirsen; karını ve karının anne ve babasını, kendi annen ve baban kadar saymazsan; evine götüreceğin ekmeğin adresini şaşırırsan bil ki her nerede ve şartta olursam olayım, içim sızım sızım sızlayacak ve yüreğim kan ağlayacaktır.

Oğlum,

Şu dünyada maddi olarak neyim varsa öldükten sonra hepsi senin olacak. Ananın ak sütü gibi helal olsun. Ancak benim sana bırakacağım mirasım inan bunlar değil. Sen babana ve babanın da babasına yakışır bir insan olursan eğer, gözlerindeki, insan olmanın asaleti tüm renkleriyle ışıldarsa şayet ve elinden, belinden ve dilinden tüm bir cihan eminse, işte o zaman ben rahat edeceğim.

Seni çok seviyorum. Bu sevgi, şairin dediği gibi “vurulmuş bir ceylanın yavrusuna su aradığı gibi” bir sevgi Oğlum. Doğumgünün kutlu olsun. Büyü, büyü ki sevgimiz büyüsün, yaşa, yaşa ki hayat insanca yaşansın.

Tanrı, sana “Oğlum” diyebilme gibi, bana bahşettiği dünyanın bu en büyük lütfunu, dilerim ki benden hiçbir zaman almaz.

Not: Fotoğraf, www.biricikyuva.com adlı siteden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..