Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Doğumunun 800. yılında Mevlana'yı anmak

Bu yıl UNESCO'nun almış olduğu bir kararla 2007 yılı Mevlana yılı kutlanmaktadır. Gerek yurdumuzda ve gerekse yurt dışında evrensel bir yapıda Hazreti Mevlana ile ilgili birçok etkinlikler yapılmaktadır. Bu etkinliklerin oluşmasında elbette bizleri sevindiriyor. Bende bir gönül dostu olarak Mevlana konusunda bir şeyler hazırlamak, sunmak istedim. Bu kırık, dökük ifademle bir şeyler verebiliyorsam kendimi mutlu olarak sayarım.
Mevlana Celalettin Rumi, Türk toplumun yetiştirdiği dünya çapında bir kültür ve düşünce adamıdır, aynı zamanda yüksek düzeyli bir şairdir. Mevlana sözcüğü olarak: Din büyüğü, din alimi, dünya efendisi, demektir.
Hazreti Mevlana'nın yaşam öyküsü hakkında önce biraz bilgi vermek istiyorum: Hazreti Mevlana, 1207 yılında Harezm bölgesindeki Belh Kentinde doğmuştur. Babası Belh'te büyük ün yapmış Sultan-ü Ulema (Hocaların Sultanı) Bahaettin Velet'tir. Dedesi Hüseyin bin Ahmet Hatibi, Alaettin Harzemşah'ın damadıdır.
13. yy başlarında Belh'te, aşırı bir bağnazlık egemendi. Namaz kılmayanlar ve oruç tutmayanlar hor görülüyordu, hatta kırbaçtan geçiriliyordu. Öte yandan bilginler arasında kıskançlık nedeniyle çeşitli gruplar meydana gelmişti.
Ailenin göç yolu şöyledir$ Belh, Nişabur, Bağdat, Mekke, Malatya, Erzincan, Akşehir, yoluyla o dönemde Larende adı verilen bugünkü Karaman'a gelip yerleşmişlerdir.
Burada Selçuklu Emiri Musa Bey'in medresesinde bir süre vaiz olarak halkı aydınlatmaya çalışmıştır. (1) Ayrıca oğlu Mevlana'yı 1225'te Semerkant'ta Lala Şerafettin Beyin kızı Gevher Hatunla evlendirmiştir. Bir süre sonra Selçuklu Sultanı Alaettin Keykübat'ın çağrısı üzerine gene ailesi ile birlikte 1228'de Konya'ya gitti. Babası Sultan-ü Ulema, 1231'de bu kentte vefat etmiştir.
Büyük insan Mevlana, Türkçe, Farsça, Arapça ve Rumca da biliyordu. Kendisi de Mesnevi'yi bitirdikten sonra 17 Aralık 1273'te aramızdan ayrıldı. Bu özlemle Tanrı'sına kavuştu. Müslümanlarla birlikte yanı sıra öteki dinlerden olanların katılımı ile görkemli bir törenle Konya'da toprağa verildi. Bir efsaneye göre Mevlana türbeye getirilirken babası onun için ayağa kalktığını söylerler. Vefatından bu yana 735 yıl geçti. Fikir ve düşünceleriyle Mevlana her zaman aranır oldu.

ESERLERİ:
1- MESNEVİ: On yılda yazılmış olup 25, 700 beyitten ibarettir. 6 ciltlik bir devasa yapıttır. Varlık birliğini anlatan Tanrı gerçeğine yönelmiş bir irfan kitabıdır. Kur'an-ı tesfir edip onu açıklayan ünlü bir yapıttır. İngiliz şairlerinden Nikolson tarafından 5 cilt halinde İngilizce'ye de çevrilmiştir.
2- DİVAN-I KEBİR: (Külliyatı Şems), 5 ciltlik olup 2000 gazel ve 24 divandan ibarettinr.
3- Mecalis-i Seba: 1 Vaaz öğüdü olan eserdir. Öğütler kitabıdır.
4- MEKTUBAT: (Mektuplar) 147 Mektuptan meydana gelen bir eserdir.
5- Fihi_Ma Fi: Mevlana'nın söz ve sohbetlerini kapsar.
6- Rubailer: Mevlana'nın bu Rubaileri 1750 adet olup Nazım Hikmet, Hasan Ali Yücel, Asaf Çelebi, Abdülbaki Gölpınarlı ve Prof. Dr.Talat Sait Halman tarafından gerekli seçmeler yapılarak Türkçeleştirilmiştir.
Mevlana, her çağda geçerli olan bir takım yeni görüşler getirmiştir. Örneğin kadınların tesettürüne karşı çıkmıştır. Bir ressama kendi resmini yaptırmıştır. Fars Şairi Hafız, onun için "Kitabı var, ama, peygamber değildir" demiştir. Mevlana'nın aile göçü sırasında onu yakından tanıyan Feridittün-i Attar, "Aman Tanrım, koca bir umman, bir nehrin yani babanın arkasına takılmış gidiyor" demiştir.
Dönemin ünlü bilginlerinden İbn-i Kemal, "Ben düşümde Resulü Ekrem-i gördüm. Elinde Mesnevi kitabını tutuyordu. Bana şunu söyledi: "Birçok manevi kitaplar tasnif edildi, fakat bunların içinde Mesnevi gibi hiçbir kitap yazılmamıştır." beyanında bulunmuştur. Mevlana Konya ve çevresine hatta bütün Anadolu'ya Mevlevi tarikatını kurmuş ve yayılmasında öncülük etmiştir. Varlıkta birlik yani (Vahdet-i Vücut) felsefesini yaymış ve sevgi, saygı bağlamında ünlenmiştir. Mevlana'nın şu veciz sözleri takdire değerdir:
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız,
Ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş
olsan da yine gel...
Hazreti Mevlana hoşgörü adamıdır. Ona göre hoşgörünün ilkeleri şunlardır:
1- İnsanı sevmek
2- Kibir ve kinden arınmak
3- Alçakgönüllü olmak
4- Bağışlayıcı olmak
5- Ön yargılı ve bağnaz olmamak
6- Adaletli ve demokrat olmak
7- Her canlıya iyi gözle bakmak
8- Kin ve nefretten uzak kalmak
Fikir ve görüş bağlamında ahlak ve hoşgörü ikliminde bilim ve anlayış coğrafyasında Mevlana ile ünlü ozanımız Yunus Emre ve yine Hacı Bektaşi Veli ile fikirleri örtüşüyor. Örnek olarak Hazreti Mevlana bir sözünde:

Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Öfke de ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol" diyor. (1)
Hazreti Mevlana bunları söylerken Tasavvuf edebiyatımızın ünlü şairi Yunus Emre'de bir şiirinde şöylece vurgulanmaktadır:
Bir kez gönül yıktın ise,
Bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi
Elin, yüzün yumaz değil.

Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.

Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize. (2)

Yunus Emre bunları söylyerken Kırşehir'de, Nevşehir'de otağ kuran ve çevre halkını aydınlatmaya çalışan Hünkar Hacı Bektaşı Veli'de şunları söylüyor:
"Eline, Beline, Diline Sahip Ol" incinsekde incitmeyiz diyor... Zaten birbirlerinin çağdaşı olan bu değerli dinamikler halkı aydınlatmaya çalışmışlardır. Mevlana Konya ve çevresinde, Hacı Bektaşı Veli Kırşehir'de, Yunus Emre'de Eskişehir'de ikamet edip halka hizmet vermişlerdir. (13. yüzyılda)
Mevlana ile insanlık akımı yeni bir anlam kazanır. Bu yeni anlam insana en yüksek değerini vermektedir. Hazreti Mevlana'ya göre insan gönlü Tanrı'dan bir parçadır. Onun ilhamı altında Şeyh Sadi der bir şiirinde:
"Gönül kazanmak en büyük haçtır,
Bir gönül, yüzlerce Kabe'den güzeldir,
Kabe İbrahim Peygamber'in bir yapısıdır,
Gönül ise Allah'ın nazargahıdır.
Yine Mevlana'nın en yakın dostlarından Yunus Emre:
Gönül çalabın tahtı,
Çalaph gönüle bahtı,
İki Cihan betbahtı
Kim gönül yıkar ise...(3)
187. Asır Türkiyesi'de en büyük düşünürü Erzurumlu İbrahim Hakkı, Mevlana'nın ilhamı ile şöylece seslenmektedir:
Ey gönül sen olma kendinden cüda,
Farığı ol, gelsin, sana aşk-ı Hüda,
Andan özge kimseden gelmez vefa
Ya ölür, ya ayrılır, ya terk eder,
Her kim ondan gayrı yar oldu sana”
Bu sözlerin Türkçeleşmiş anlamı şöyledir:
Her muradın sende iste noşluğu bul ey gönül;
İçeri gel aleminde padişah oh ey gönül,
Derd-i Aşkı Hakka yanıp ol ana kul eyle gönül,
Aşkı haktan gayrı bir şey etme, me'mul eğle gönül.
Mevlana hümanizmanın ameli neticesi büyük olmuştur. 13. Asırda Anadolu Moğol Vahşetine uğramış, insanlar derin ve ye'se düşmüştür. Mevlana, bu felsefesiyle gönülleri yeni bir ışık ve ümitle doldurmuştur. Moğolların maddi kuvvetlerine rağmen perişan olacaklarını o müjdelemiştir. Anadolu halkı bu ümidin potasında yekpareleşmiş ve Türkleşmiştir.
Konya eski senatörü Şair Feyzi Halcı bir yazısında Mevlana'nın şiir dünyası bağlamında şunları yazıyor:
“Mevlana, bir duygu sezgi, onlardan da öte sınırsız bir heyecan ve aşkla dolu bir gönül eridir. Duygu ve duyarlılığını Sema, Musiki, ve şiirli ifade etmlede dahi bir kanmazlık.
Bir doyumsuzlukla baş başa kalmıştır. Öyle ki “Harfi, sesi, sözü birbirine vurup parçalayayım da bunlar olmaksızın seninle konuşayım.” demekten kendini alamamıştır. 26000 beyitlik Mesnevisi için dahi, duygularını ifade etmekte kendini tatmin edememenin bir sonucu içinde; “Mesnevi harften, sesten, sözden kurtulunca derya olur” der. Yine Mevlana “ Hamdım, piştim, yandım” mısraları ile olgun insanın yolunu yöntemini belirliyor. Yine çağdaşı Yunus Emre: “Yunus Miskin çiğ idik/piştik elhamdülillah” beyti ile aynı imajı halka vermektedir. (4)
Şair Feyzi Halıcı birçok şiirinde Mevlana konusunu kaleme almıştır, bunlardan bir iki dörtlüğü sunmadan geçmek istemiyorum.
Önümde var oldukça ayran kasem,
Vallahi düşünmem kimsenin balını.
Azıksızlıktan kulağım burkulsa bile,
Yutmam kula kul olma masalını

Mesnevi, harften ve sözden kurtulur umman olur,
Aşkı candan isteyen insanlara derman olur.
Bir ilahi çağrıya aşk-üzre yaklaşmak güzel,
Söyleyen, söz dinleyen, söz, hepsi birden can olur (5)
Mevlana için yüzlerce şairimiz yine yüzlerce şiir yazmışlardır işte bunlardan birkaçı
Bir ışık üstünde gelir
Sizi sevmekten uyandım gece yarısı
Sizi sevmekten ağladığım.

Doğudan batıya
Batıdan
Doğuya güneye

Fazıl Hüsnü Dağlarca.
Mevlana'nın hemşehrisi Türkiye'nin en uzun soluklu şiiri.
Savaş çizgileriyle kara toprak geçer
Konyamız burası.
Fazıl Hüsnü Dağlarca.

Görünmez bir depdebede
Gönüllerde bir türbede
Yeşil üsküflü kubbede
Uyur Mevlana Mevlana.
Ahmet Kutsi Tecer

Sönmeyen aşk, dinmeyen heyecan
Yıpranan tende berkuran bir can.

Onu örter bu kubbe-i Hadda
Söndürür Şems-i orda Mevlana.

MEVLANA

Ruhun kadehin kendini doldurduğu yer
Alnın güneşin dudak dokunduğu yer
Ney kuşlarının konduğu dal, Mevlana
Aşıkların, Konya otağ kurduğu yer.

Ünlü Bayak şairi diye tanımlanan şair Arif Nihat Asya


Yine yola düşmek gerek
Hasretin yaman efendim
Göz oldu sinede yürek
Ah duman duman efendim!...

Her yaprakta gül nefesi
Rüzgarlarında ney sesi
Bu er aşıklar Kabesi
Aşkıma vatan, Efendim!...

Tanınmış kadın şairlerimizden Öğretmen Halide Nusret Zorlutuna

RUBAİ
Bektaş-ı Veli can ile canan-ı verir
Rumi dönerek Şems'ine sultan-ı verir
Hikmetlere sarmış bizi Ahmet Yesevi
İman dolu bir damlada umman verir.

Yılmaz Karakoyunlu
Parlamenter, Şair-yazar ve bestekar.

Ziyaretim Mevlana'yı
Kabul et Allah aşkına
Bu fakiri divaneyi
Kabul et Allah aşkına.

Eşiğine yüzüm sürem
El bağlayıp divan kuram
Büyük lütfun eyle kerem
Kabul et Allah aşkına.

Sana sundum arzuhalim
Size ayan benim halim
İrahmeti bol sultanım
Kabul et Allah aşkına.

Ünlü Halk Ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu

MEVLANA'YI

Bağrım söyler özdeyişler
Yanar Mevlana Mevlana
Acı, içli söyleyişler
Kanar Mevlana Mevlana

Kelepçeli bileklerim
Sana ayan dileklerim
Geldi sana meleklerim
Sunar Mevlana, Mevlana.

Tövbe etti dağlar, taşlar
Sana aşık bütün başlar
Gözlerimden akan yaşlar
Akar Mevlana, Mevlana.

GÜLER, yanar senelerce
Bağrı kanar hece hece
Akşam, sabah ve her gece
Anar Mevlana Mevlana
Yanar Mevlana Mevlana (6)
Abdülkadir Güler


Kaynaklar:
1- Başkentte Afyonkarahisar Dergisi Özel Sayı / Mart-Ankara 2007
2- Çağrı Dergisi yıl:51, Sayı:566, Ocak Ankara-2007
3- Yerli ve yabancı gözü ile Yunus Emre, Abdülkadir Güler. İzmir-1993
4- Mevlana Güldestesi, Konya Turizm Derneği Yayınları, Ankara 1966.
5- Mevlana ile ilgili yazılardan seçmeler, Vedat Genç, M.E.B. Yayını. Ankara-1997.
6- Mevlana Güldestesi, Feyzi Halıcı, Bahar Gökfiliz. Ankara, 2000

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..