Dokunulmazlık kalksa ne olur!.

Hep kalkmasından söz edilir, herkes kalksın der, bir türlü kalkmaz.

Şu dokunulmazlıklar meselesi halledilse de gözü açık gitmesek bari.

Sizlere dokunulmazlık konusunu anımsatalım:

Efendim, yasama faaliyetlerini garantiye almak için vakti zamanında düşünülmüş bir konu bu.

Anayasa’nın galiba 83. Maddesi.

Milletvekilleri yasama döneminde yargılanamıyorlar diye özetlenebilir kısaca.

Peki vekil suç işleyince ne oluyor?

Savcılar olayı soruşturuyor, dosyayı hazırlıyor ve bunu ‘fezleke’ olarak Meclis’e gönderiyorlar.

Meclis alıyor dosyayı ve rafa kaldırıyor.Ne zamana kadar!

Milletvekilinin vekilliği düşene kadar.

Bilin bakalım 550 vekili barındıran Meclis’teki fezleke sayısı kaç?

Tamı tamamına 506!

Herkesin neredeyse birer fezlekesi var sanmayın!

Kiminin birden fazla olduğu için sayı böyle.

Hayatında fezleke görmemiş vekil sayısı da az değil çünkü memlekette.

Başbakan iken Ahmet Davutoğlu bu konuda yaptığı değerlendirmede

‘Dokunulmazlıkları kaldırmaya hazır olduklarını’ söyledi.

CHP zaten öteden beri karşı dokunulmazlığa.

Onlar da ‘Kürsü hariç hemen şimdi! Hodri meydan!’dediler.

MHP ‘bizim görüşümüz belli’ dedi ve ekledi, ‘biz de karşıyız dokunulmazlığa.’

Ve HDP de ‘bize göre hava hoş, olumlu karşılıyoruz, hemen kaldıralım’ deyince…

Beni aldı bir düşünce…

Herkesin hem fikir olduğu bir konu niye yıllardır halledilemiyor acaba diye…

Partilerimiz ne zaman top yekun bir konuda hem fikir olsa, üzerime çöker ağır bir kaygı nedense.

Partilerin başlayan uzun vadeli hesabı, ihtiyatlı bir iyimserliğe bile bürünemem.

Hepsi aynı fikirdeyse, olmaz bu iş çünkü genellikle.

Nitekim az ilgilenince konuyla, şıp diye anladım meselenin başka bahara kaldığını.

Deniyor ki, haftaya Anayasa Komisyonu çalışmaya başlar.

Komisyon çalışmaları sırasında araya geçici bir madde sıkıştırılır.

Ve sadece bu 506 dosyaya ilişkin dokunulmazlıklar kaldırılır.

Buraya özellikle dikkat:Bir kereliğine!

Sonra, aynı tas aynı hamam devam edilir, dokunulmazlık meselesine.

Kafa böyle çalışınca yapacak bir şey kalmıyor.

Dış ülkelerde hukukunu bilen bir hukukçu der ki ;

‘ABD Başkanı dünyayı idare eder ama bir Savcı Yardımcısı küçücük bir kağıda bir pusula yazsa ve ifade vermeye çağırsa, başkan kalkar tıpış tıpış savcı yardımcısının makamına gider…’

Siyasilerin hukuk karşısında boynunun kıldan ince olduğuna ilişkin bu hikaye, aslında ‘hukukun üstünlüğü’ hikayesi özetle.

Hukuk üstün değilse, dokunulmazlık kalksa ne olur, kalkmasa ne, başka deyişle.