Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '09

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Domuz aşışı olalım mı, olmayalım mı?

Domuz aşışı olalım mı, olmayalım mı?
 

"Hadi çocuklar aşıya."


Başımızda domuz gribi denilen salgın bir hastalık dolaşıp duruyor.

Birilerimize teğet geçiyor, olmadı ölümcül olabiliyor kimilerimizi de öldürüyor.

Önlem almamız lazım, mesela el yıkama, hasta olan bir kişinin yanında bulunmama, karşılaştığımız kişilerle tokalaşma gibi hatta sarılma öpüşme gibi alışkanlıklardan belli bir süre için bırakmamız gerekmektedir.

Ama bu yeterli midir?

Bence ağır. Mesela elimizi yıkıyoruz .Neden? Çünkü, elimizde ki mikroplar gitsin diye ama suyun akmasını sağlayan lavabonun üzerinde ki çeşmeyi açmak için ellemekteyiz. Elimizde ki mikroplar da buraya bulaşmakta ve biz elimizi ne kadarda yıkasak da o çeşmeyiz elleyerek kapatıyoruz. Hatta banyodan çıkarken de ışığı kapatmak için de demin mikroplu elimizle açtığımız elektrikli düğmesini yıkadığımız ellerimizle kapatıyoruz. Ve sonra elimizi yıkadık diyoruz.

Ne yapsak ne etsek bu mikroplardan kurtulamayız. O zaman bu virüslerle birlikte yaşamalıyız.

Ya virüsler ölümcül olursa.

Şimdi soruyorum. Neden aşı olunuyor? Ölümcül olan virüslere karşı vücudun dirençli olması için. Öyle değil mi?

Öylese.

Başımız da ölümcül bir salgın bir hastalık var. Domuz gribi. Üstelikte kış mevsimini yaşamaktayız. Soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklar başucumuzda. Ona göre giyinmeliyiz vs. vs.

Şimdi gelelim konumuza. Avrupa Birliği Sağlık Örgütünün Onayladığı ve bütün dünyanın olduğu aşı Türkiye’ye gelmiş bulunmakta ve başta sağlık personeli olmak üzere herkese sırası geldiğince yapılmalı.

Çocuklarımızda aşı olmalı.

Bütün doktorlarımızın büyük bir çoğunluğu da aşı olunmalı diyor. Araştırmalarım bu yönde. Araştırmam da ayrıca yumurtaya karşı allerjisi olanlar, önceki grip aşılarına allerji gösterenler, çevresel sinir sistemi bozukluğundan kaynaklanan gbs sendromu geçirmiş kişiler ile kauçuğun hammaddesi olan latex'e allerjisi olanları ile 38 derece ve üstü ateşi olanların da aşı tehlikesi olduğu yönünde.

Ama bizim Türk Milleti “sakın aşı olmayın, bu aşının birkaç sene sonra etkileri var” diyen azınlıkta ki doktorlara inanmakta ve aşıdan kaçmaktadır.

Birde olayı şu şekilde irdeleyelim. Yan etkisi olsa bile mesela 15 yıl sonra sakat kalma veya felç olma ihtimali gibi düşünüp de ve ben bu vebalin altından kalkamam deyip aşı yaptırmayanlar daha risk altında olacaklar. Düşünün ki o virüs vücudunuza girdi. Eğer vücudunuz o virüse karşı direnç gösteremezse (siz virüsün vücuda girmeden dirençli oluğunu bilemezsiniz) vücudunuz ölümle burun buruna kalacak.

Aynı şekilde çocuğunuz da geçerli ve bu hastalığa karşı da büyükler kadar dirençli değillerdir.

Şimdi iki seçenek oluşuyor.

Birincisi ilerde yan etkisi olsa bile çocuğuma aşı yaptıracağım diyenlerdenseniz virüs nereden gelirse gelsin vücut direncini gösterecektir. Kısaca o virüsten korunacaktır.

İkincisi aşının güvencesine inanmıyorum ve ilerde çocuğumun sakat kalmasından korkuyorum çocuğum aşı olmasın diyenlerdenseniz o zaman virüste bulaşmasın diyemezsiniz. Çünkü virüsün nereden geleceğini bilemezsiniz.

O vakit geldiğinde aşının yan etkilerinin çaresini insanoğlu bulur. İlim o kadar çabuk gelişiyor ki. Ama çocuğunuzu bu domuz gribi yüzünden kaybederseniz geriye getiremezsiniz.

O zaman ne pahasına olursa olsun “hadi çocuklar aşıya” diyebilir miyiz?

Yine karar sizin.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..