Donkişot yeldeğirmenlerine karşı...

Bugün yazacak o kadar çok konu var ki. Hangisini yazayım diye düşünürken Sayın ,Mehmet Ali Birant'in vefat haberini aldım. Kendisine Allahtan rahmet, ailesine sabir ve başsağlığı diliyorum.

Bugün yazacak çok konu var dedim. Günlerdir basını meşgul eden, Kürtaj, konusunu mu yazayım. Yoksa dün gece Kanuni tarafından boğdurulan, Pargalı'nın hazin sonunu mu. Yoksa daha derin konulara mı dalayım. Veya bugün bir gazete de rastladığım kadınların bitmez tükenmez derdi, Kaynana, sorununa mı değineyim. Konu bu kadar çok olunca insan ne yazacağını şaşırıyor.

İyisi mi ben gene günün tarihinden hareketle yazımın konusunu seçeyim. Bu arada aşağı katta televizyonu o kadar çok açmişlar ki konuşulan her kelime yukardan çok net duyuluyor. Sanırım aşağı katta işitme engelli bir aile oturuyor.

Bugün 17 Ocak. Bundan takriben 500 yıl önce  olan ve bizim kahramanlarını çok küçük yaşımızdan bu yana tanıdığımız bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum bu yazımda.

17 Ocak 1605 yılında, Miguel de Cervantes Saavedra'nın, Donkişot, adlı eseri ilk defa olarak yayınlanmış. İspanyol edebiyatının en önemli eserlerinden olan Donkişot yayınlandığı tarihten bu yana en çok okunan, en çok sevilen, en çok yorumlanan Modern Batı edebiyatının en kayda değer kurgu romanlarındandır.

Bizler ilk okul yıllarında okuduğumuz La Mancha'li şövalye Donkişot'u, Uşağı, Sancho Panza'yı, Atı, Rosinante'yı, sevgilisi, Dulcinee'yı çok iyi tanıyoruz. Yaşamımızın daha sonraki yıllarında Donkişot karşımıza dürüstlüğün, korkusuzluğun, yenilmezliğin sembolu  olarak çıktı. Elinde kılıcı ile Yeldeğirmenlerine karşı verdiği savaş gençlik yıllarımızda bize örnek oldu.

Donkişot'un serüvenleri 18. yüzyılda aklın ve gerçekçiliğin övgüsü olarak baştacı edildi.19.yüzyıl romantikleri bu yorumu ters yüz edip Donkişot'un kişiliğinde  yenilmez idealizmi, dışlanmış yaratıcılığı buldular. 20 yüzyıl varoluşcuları için ise o, abes yaşamın benlik arayışından ödün vermeyen vakur kahramanıydı.

Romanın ilk örneği kabul edilen Donkişot için söylenmiş en güzel söz  belki de şudur.'İnsan Donkişot'u hayatında üç kez okumalıdır. Kahkahanın kolayca dudaklara fırlayıp duyguları hayata geçireceği gençlikte, mantığın hakim olmaya başladığı orta yaşta, herşeye felsefe açısından bakıldığı ihtiyarlikta.

Donkişot her yaşta ve çağda insan için inandığı değerler uğruna savaşan ve hayallerinin gerçekleşmesinin hayal olmadığını bilenlerin romanıdır.

Bizler de hangi yaşta olursak olalım, hayallarımızı gerçekleştirmek için Donkişot kadar korkusuz ve cesur olalım. Yaşamımızın her döneminde karşımıza Yeldeğirmenleri çıkacak ve biz savaşmak için bir kılıca bile sahip olmayabileceğiz. Gene de Donkişot gibi sonuna kadar yenilmemeye çalışalım.

Bu arada bir açıklama geldi. Mehmet Ali Birant için verilen haber yanlışmış. Dua edin diyorlar. Bütün dualarımız seninle, Mehmet Ali Birant.